a
b
b

SÜREYYA YUSUF’U ANARKEN

Lise ve üniversitede öğretmenim, gazetecilik hayatımda önemli etkisi olan ve her şeyden önce Kosova’da Türkçe’mizin kendi ayakları üzerinde durabilmesinde hayatını tehlikelere getirerek savaşan, gelenek ve göreneklerimizin korunması ve tanıtılmasında, Türk kültürü ve edebiyatımızın canlanmasında önemli rol oynayan Süreyya Yusuf’un ölüm haberini, Priştine Radyosu Türkçe programları çerçevesinde gerçekleştirilen “Ana Haberler” ii hazırlarken öğrendim. Üzücü haber, Türkiye’mizin Ören’inden geldi. Kendilerini yakinen tanıdığım için beni ve yanımda çalışan mesai arkadaşım Aliye Kazaz-Kasap’ı derinden sarstı. Bir an olsun dünya battı gibisine geldi. İlk yorumumuz o l a m a z. Bir kaç gün önce beraberdik. Haberin yanlış olmasını istiyorduk. Yalandır, her halde bir yanlış vardır derken görev itibarıyla onu nasıl sunacağım diye planını yapmaya başladım. Ne yazık ki o anda Tanyug haber ajansıyla eski Yugoslavya Sendikalar Birliği Başkanı ve önemli siyasetçilerden biri Duşan Petroviç –Şanenin ölüm haberi geldi. Planlarımı alt üst etti. Süreyya abimiz (ağa beyimiz) için hazırladığım plan bozuldu. Haberlerin dörtte birini vermeye düşünürken şimdi Sendikalar Birliği başkanına daha fazla yer vermeliydim. Nitekim Abimizin sadece Kosova’da değil, eski Yugoslavya’da Türklüğün korunup, canlandırılması için sunduğu pay nedeniyle ben planımdan caymadım. Kosova’da hazırlanan haberlerde o güne kadar kullanılmayan bir yönteme başvurdum. Gayet zengin olan arşivimize giderek rahmetli ile sadece birkaç gün önce yaptığımız röportajdan önemli bölümler seçerek kendi sesini dinleyicilerimize dinletmek için özel bir çalışma yaptım derken çalışmalarımı telefon sesi kesiverdi. Priştine TV’sinde çalışan arkadaşlardan biri konu üzerinde düşünce alış verişi yapmasını istedim. Radyoda ölüm haberinin hazırlandığı gibi Priştine TV sinde de hazırlanması önerisinde bulundum. Kabul buyurdular ve bu haber Radyomuzdakisinden daha etkili oldu. Çünkü ilginç bir şey oldu. Süreyya ağabeyimiz bir taraftan Priştine mezarlığında defnedilirken, öbür taraftan aynı zamanda Süreyya Yusuf konuşuyordu.(günümüzde bu basit bir örnek olurken, zamanında bu büyük bir yeniliği oluşturuyordu).Büyük beğeni kazandı bu tür çalışmamız. Bunu da dinleyici ile seyircilerimizin telefon aracılığıyla teşekkür etmeleriydi.

Rahmetli Süreyya Yusuf, birkaç kişiyle ,( Enver Baki, rahmetli Şakir Maksut, Kadri Kâhya, Şükrü Zeynullah, Emin Mecihan,ben deniz Muhammed Ustaibo  ,rahmetli Nevzat Hüdaverdi…..)bir çok konular üzerinde düşünce alış verişi yapmak amacıyla(pek de kabul etmezdi-ancak yine danışırdı-bildiğini yapardı) sık sık görüşürdü.

1961 yılında rahmetli babam görev itibarıyla Prizren’den Priştine’ye taşıdığı zaman, ben İlkokul mezunuydum. Ortaokul ‘daki eğitimime Priştine’de var olan Orta Tıp da devam etmek en büyük isteğimdi. Ancak… Okullara kayıt dönemi başlamadan önce barındığımız evin kapı önünde yakışıklı, ağır başlı, saçsız bir bey efendi Hacı Hafız İsmail Hakkı’nın evinin burada olup olmadığını soruverdi. Evet, cevabını verdikten sonra bana yavrum babana Süreyya Yusuf’un kendileriyle görüşmek istediğini söyler misin? Ben de evin avlusunda bulunan rahmetli babamın yanına koştum ve kendileriyle Süreyya Yusuf adında birinin görüşmek istediğini söyledim. Babam da yavrum hemen içeri al, Çünkü o çok değerli bir kişidir, eşi olmayan bir aydınımızdır dedi.

Hafız efendi bir çayını içmeye geldim, dolayısıyla bir konuyu da Sizlerle paylaşmak istemiştim dedikten sonra çay hazırlanıncaya kadar ben Size derdimi anlatayım. İşitmişinizdir her halde Priştine’de geçen seneden başlayarak Lisemizde Orta öğretime Türkçe de geçildi. Senin de lise için bir oğlunuz varmış. Dolayısıyla, Sizlerin Prizren’deki faaliyetlerinizi bilerek(çünkü babam Doğru Yol Kültür

2.-

Güzel Sanatlar Derneğinin kurucularından biriydi) oğlunuzun kaydını liseye yatıracağınıza inanıyorum. Zaten çocuklarınızın tümü i Türkçe eğitim-öğretim görüyorlar. Anlaşılan, bundan böyle de Priştine’de de bu konularda faaliyetlerinize devam edeceğinize inanmaktayım. Babam da Priştine Lisesinde eğitimin Türkçe var olduğunu bilmediğini, dolayısıyla büyük oğlumun orta eğitim öğretimine Tıp da devam etmek niyetinde olduğunu söyledi ve durumun böyle olması yüzünden beni Türkçe liseye kaydımı yaptıracağını söyledi. İkinci nesil lise birde 1961 yılında 30 dan çok öğrenci kaydını yaptırdı. Bu rahmetli ağabeyimizin önemli başarılarından biriydi. Dolayısıyla benim de hayat çizgimde önemli değişikliklerin olmasında büyük etkisi vardı Süreyya abimizin.

Hayatını Türklüğe sarf eden, Türklüğün bu yörelerde canlanması için “her gün-bir şeycikler ”düşünen Süreyya abimiz, hocamız, birkaç arkadaşla beraber şehir merkezine giderken durun ya arkanıza dakikalarca koşuyorum –sizlerle bir konu üzerinde danışmak istemiştim dedi. Ve hemen başladı. Bu işler böyle olmaz. Gençler başıboş geziyorsunuz. Nerde bizim Derneğimiz, Yeni Hayatımız. Faaliyete geçirmeliyiz. Bakınız ben Sizlere Yeni hayatla ilgili birkaç öneri sunacağım. Onlar arasında Deneğin adı da bulunuyor. Sizler düşünün ve bana hangisini beğendiğinizi, seçtiğinizi daha yarın söylersiniz. Ve böylece rahmetli Süreyya abimiz yoğun danışmalar yaptıktan sonra Yeni Hayatın “Gerçek ”adıyla devam edilmesi önerisiyle Gerçeğin kuruluş toplantısında kabul edilmesini sağlayanlardan biriydi.

Yine günün birinde “TAN” gazetemiz çerçevesinde yayımlanan “Çevren” dergisinin adı rahmetli Süreyya Yusuf ‘un önerisi üzerine koyulmuştur. Bu sefer de aydınların geniş çevresi danışılmıştır. Bu döneme ilişkin bir hatıram da kafamdan silinmeyecektir. Sene 1969.Rahmetli eşimle yeni tanışmıştık. Hukuk Fakültesinde eğitimine devam etmeye başlamıştı. Günün birinde heyecanla gelmişti bana. Yine ve yine rahmetli Süreyya Yusuf. Babamın (rahmetli Mahmut Kemal’in) yeni kurulacak olan “Tan” gazetesinin Müdürü olmasını önermiş. Ancak. Babam kabul etmemiş çünkü gazetecilikten anlamıyormuş. Dolayısıyla Tan’ın ilk Müdürünün Süleyman Brina’nın yapması kararı alınmış.

Gazetecilik hayatıma ilk adımlarımı atmaya başladığım zaman, Priştine Radyosuzundaki çalışmaların başarıyla akmasında yine Süreyya Yusuf’un payı çok büyük olduğunu öğrendim. Süreyya Yusuf özellikle Çocuk programının başarılı bir şekilde akmasında önemli payını sunanlardan biriydi. İlk Çocuk programı yapımcısıydı.

Gazetecilik hayatımda saygın bir kişiye sahip olmamda yine Süreyya Yusuf’un payı çok büyüktür. Hazırladığımız programları dikkatle takip eden ve her an kullandığımız dilin anlaşır, arı, dinleyiciyi inandırıcı olması için özen göstermemiz için çaba harcayan, gerektiği zaman eleştiri yağmuruna tutan hocamızdı. İşte günün birinde Müdürlerimizden biri olan Slobodan Dimiç’in ziyaretinde bulunmuş ve benim Priştine TV’sinde çalışmamın daha yararlı olacağı düşüncesinde olduğunu dile getirmiş. Nitekim böyle bir şeyin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını söylemiş Ben de sayesinde 30 sene Priştine Radyosunda görevde bulundum. Onun bu ziyareti Radyodaki pozisyonumu hem de nasıl güçlendirdi. Türkçe programlarının ilk genel sorumlusu oldum.

Rahmetli Süreyya Yusuf, Türk aydınlarının ana vatan Türkiye’mizde de tanıtılmasında önemli rol oynayan üst düzey aydınımızdı. Türkiye’den ziyaretimize gelen her aydın, her Yazar, bilim adamı, politikacıyla görüştürmekte çok büyük payı vardır. Bana ana dilim Türkçemin zenginleştirilmesinde özel etkisinin var olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ruhu şad olsun. Mekânı cennet olsun./Muhammed Ustaibo/

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ’NE REKOR SAYIDA BAŞVURU

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
jojobetCasibom GirişJojobet Giriş YapcasibomMeritking Girişholiganbet girişbaywincasibom güncelcasibom girişdeneme bonusuCASİBOM GÜNCELcasibom girişcasibom