a

SİBEL SUMUÇ: FOTOĞRAF ÇEKERKEN YAŞIYORUM

Gülüşleriyle dünyayı güzelleştiren çocuklar, en güzel heyecanı yaşayan anne adayları. Hayatlarının bu güzel dönemlerini ölümsüzleştirmek için Fotoğrafçı Sibel Sumuç’un objektifine poz veriyor. “Fotoğraf çekerken yaşıyorum” diyen Sibel Sumuç, anne –çocuk fotoğrafçılığı alanına nasıl yöneldiğini Kosovaport’a anlattı.

 

Kosovaport: Biraz kendinden bahseder misin foğrafçılığa nasıl başladın ?

Sibel Sumuç: Fotoğrafçılığa sekiz yıl önce başladım. Öyle bir merak sarmıştım. Küçük bir dijital makinam vardı. Onunla fotoğraflar çekiyordum. Sonra, hocamız fotoğrafçı Edis Potori’nin kurs açtığını gördüm. Onunla çalışmaya başladım. Okulda ise Yılmaz Gür isimli bir hocamız vardı. O da, fotoğrafçılar derneğini kurdu. Oraya da katıldım. Başlarda, analog fotoğraf makinasiyla çekim yapmaya başladım. Yavaş yavaş ilerledim bu işte. Beş yıldır da profesyonel olarak fotoğrafçılık yapıyorum.

Gerçekten hayranlık uyandıran fotoğraflar çekiyorsun ama anne-çocuk fotoğraçılığın en çok dikkatimi çekendi. Fotoğrafçılığın bu alanına yönelmen nasıl oldu ?

-Ben aslında, düğün fotoğrafçılığı ile başladım. Gelin ve damat dış çekimler oluyordu. Ama artık bu alan bana heyecan vermemeye başladı. Ondan sonra, halamın torunu Art dünyaya geldi. Onun fotoğraflarını çekmeye başladım. Ve bu bende inanılmaz bir heyecan yarattı. Açıkçası, anne-çocuk fotoğrafçılığına Art sayesinde başladım diyebilirim. Ondan sonra aile çekimleri balşadı. Anne adayları. Hatta doğuma bile girdim. Anne-çocuk fotoğrafçılığında ilerlemeyi düşünüyorum.

-Bugüne kadar kaç bebeği ve anneyi çektiniz?

-Bugüne kadar on beşe yakın anne adayının fotoğrafını çektim. Çocukların sayısını tam olarak hatırlamıyorum ama 60 ve üzeri olması gerekiyor.

-Çocukların belli bi yaş aralığı olmasını tercih ediyor musunuz  çekim yapmak için?

-Açıkçası tercih ediyorum. Yeni doğan fotoğrafçılığı da yaptım. Ancak biraz zor oluyor. Devamlı ağlıyorlar. Anneler çekim sırasında tedirgin olabiliyor. Belli bir yaşa gelmiş en azından oturabilecek yaşa gelmiş çocuklarla çalışmak daha güzel oluyor.

-Çocuklarla uğrşmak yorucu olabilir, kaç saat sürüyor çekim?

-Evet biraz yorucu olabiliyor. Sabır gerekli. Çekim yaklaşık 2-3 saat sürebiliyor.

Eskiden bebeklik ve çocukluk foğraflarımız annemiz babamız çekerdi. Ne değişti?

Zaman değişti. Benim mesela hiç çocukluk fotoğrafım yok. Bu konuda  biraz burukluğum var. Şimdi anneler babalar daha bilinçli. Çocuklarının her önemli ananını ölümsüzleştirmek istiyorlar. Ayrıca da, çocuklarına güzel bir hatıra bırakmak istiyorlar.

-Çekim mekanlarını ve temalarını kim belirliyor ?

-Genelde ben belirliyorum. Ama ailelerin özel bir isteği varsa o şekilde de çekim yapıyorum.

-Fotoğrafçılığın bu alanı için çocuklarla iyi iletişim gerekiyor mu ?

Gerekiyor elbette. Çok sabırlı, anlayışlı ve güler yüzlü olmanız gerekiyor. Bazen çocuk sizden korkabiliyor. Onun korkusunu yenmek için çekimi ertelendiği bile olabiliyor.

-Fotoğrafçılık senin için ne anlam ifade ediyor?

-Fotoğraf çekerken yaşıyorum, hissediyorum. Sevdiğim iş. İnsan sevdiği işi yaparken mutlu oluyor. Fotoğrafçılın benim için anlamı çok büyük./kosovaport/

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

YENİ HÜKÜMET NE ZAMAN KURULACAK?

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
casibomJOJOBETbahsegel