a
b
b

PROTESTO HAKKINI DAİMA “SAKLI” TUTANLAR

Kosova’nın Türk gazetecilerinden Ercan Kasap geçen hafta kaleme aldığı yazısında, Kosova Türkleri’nin haklarını korumakta yeterince direnmediğinden, bazı temel hakların korunması ve geliştirilmesi içinse hiç direnmediğinden bahsetmiş. Devamında, bu etkisizliğin sebebinin başta Türkler’in kendisinin olmasıyla beraber, seçtiği politik temsilci ve sivil toplum kuruluşlarından da kaynaklandığını dile getirmiş. Neler kaybettiğimizi, hangi haklardan mahrum kaldığımızı sıralamış. Kısacası, ne kadar etkisiz olduğumuzdan dert yanmış.

Meselâ; savaşın hemen sonrasında Türkçe’yi yok sayan Fransız politikacı Bernard Kouchner’in başında bulunduğu Birleşmiş Milletler Geçici İdaresi’nin kararlarına örgütlü karşı koyma mücadelesi verilmediğini, dolayısıyla Türkçe’nin merkezî düzeyde, 1974 Anayasası’nda olduğu gibi resmî dil olmasını sağlayamadığını yazmış!

Büyüklerimiz(!), gururumuz Türk Demokratik Birliği’ni birilerine yaranmak maksadıyla tasfiye etmekle, hatta tarihten tamamen silmekle uğraşırken, anadilimize yapılan haksızlıklara karşı örgütlenmek akla gelir miydi ki?

Yine; KDTP milletvekili Mahir Yağcılar’ın, 6 Ağustos 2002 tarihinde, dönemin Kosova başbakanı Agim Çeku ve meclis başkanı Kol Berisha ile masaya oturarak, Türkçe’nin sadece  Prizren’deki resmiyetiyle ilgili anlaşmayı imzalamakla yetindiğini, ardından bu başarısızlığın büyük bir başarı gibi lanse edilmeye çalışıldığını hatırlatmış!

Başbakanlık teklif edilse dahi yine muhtar kalmayı tercih edecek bir liderlik vasfına sahip(!) seçtiklerimizle bu yapılanların bir haksızlık olduğunu nasıl anlatabilirdik ki?

Misâl; eğitimde ders kitapları yokluğunun, Priştine devlet üniversitesinde Türkler’e ayrılan kontenjanlara yasadışı olarak Arnavutlar’ın yerleştirilmesinin, Türkçe’nin yasalara uygun şekilde resmî kurumlarda ve belgelerde uygulanmamasının, istihdamda yapılan ihlâllerin, Türk bayraklarının yakılmasının ve Türkler’in uğradığı diğer haksızlıkların karşısında toplanıp barışçıl yürüyüşlerle protesto edilmemesinden yakınmış!

Aramızdaki çok sayıda pısırığın “biz azınlığız, bize verilenlerle yetinmeliyiz, çoğunluğa uymalı, onlarla her konuda beraber hareket etmeliyiz” freniyle yola mı çıkılır, protesto mu edilir?

Gene; Kosova’da Türk halkının uğradığı haksızlıkları meydanlarda dile getirmek ve haklarını daha ileriye taşımak için sesini duyurmak amacıyla protesto eylemlerine önayak olması gereken Kosova Demokratik Türk Partisi ve sivil toplum kuruluşlarının yetersiz ve âciz kaldığını belirtmiş!

Türklük’ten çok kendine hizmet için sivil toplum örgütü kurduran, daha önce kurulmuş bazı sivil toplum örgütlerini güdümüne alan parti ve partiye biat eden kuruluşlarla meydanlara mı inilir? Daha doğrusu, o kuruluşlar bu haksızlıklar için sorumluluk alıp meydana inebilir mi?

Örnekleri uzatmadan, bırakın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, Kosova Anayasası’nın veya herhangi evrensel bir anlaşmanın maddelerini, barışçıl toplanma ve protesto etme gibi özgürlükler farz olsa bile, bu millet bu hakkı kullan(a)mayacak kadar sinmiş ve sindirilmiş bir hâle dönüştükten sonra, bu konuda hiç kimseden öğrenecek bir şeyi kalmamıştır. Artık böyle bir şeye de niyet olmadığı için, bu millet protesto etme hakkını bundan sonra daima “saklı” tutacaktır.

Atakan KORO

12.04.2023

0 1 0 0 0 1

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

STANO: KOSOVA VE SIRBİSTAN’IN ULUSLARARASI YÜKÜMLÜLÜKLERİ VAR

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
jojobetCasibom GirişJojobet Giriş YapcasibomMeritking Girişholiganbet girişbaywincasibom güncelcasibom girişdeneme bonusuCASİBOM GÜNCEL