17 Aralık 2011 Cumartesi günü Bayrampaşa Kültür Merkezi güzel bir panele ev sahipliği yaptı. Medeniyetimizin iki büyük şairi, Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından yapılan bir panelle anıldı.
Genel Başkan Sadullah Sipahioğlu yaptığı açılış konuşmasında: “Medeniyetimizin bu iki büyük şairinin hemşehrilerimiz olmasıyla gurur duyuyoruz. Mehmet Akif, Rumeli’ye hiç gidemedi, Yahya Kemal ise Üsküp’ün elimizden çıkmasından sonra memleketine bir kere gidebildi. Ancak her ikisi de Balkan acısını ve hasretini, eserlerine yansıttılar. Bu iki edebiyatçımız sadece şair değildi. Milletvekilleri olmaları hasebiyle aynı zamanda bir siyasetçiydi. Toplum önderiydi, felsefeciydi. İşte bu yüzden kalplerimizde unutulmaz yerlerini almışlardır. Her iki şairimiz de Aralık ayı içinde doğdukları gibi Mehmet Akif 20 Aralık’ta vefat etmiştir. Bizde bu sepele anma toplantımızı bu tarihe denk getirmeye çalıştık”.
Oturum başkanı H. Yıldırım Ağanoğlu, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Andı ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim görevlisi Dr. Mehmet Samsakçı’yı sahneye davet etti. Panel, M. Fatih Andı’nın “Çağının Tanığı olarak Akif ve Akif’in Şiirlerine Yansıyan Balkan Acısı” başlıklı konuşmasında:
“Mehmet Akif eserleri ve tutumlarıyla bu milleti millet yapan değerlerden biri olmuştur. Mehmet Akif’i binlerce şairimizden ayıran ve onun toplumsal bir değer haline gelmesi nasıl gerçekleşmiştir. Bu onun temsil gücünde saklıdır. Milleti temsil eden değerleri eserlerinde öyle bir aktarır ki, milletin hafızasında bu yüzden unutulmaz yerini alır.
Akif dışında hangi edebiyatçının adı bu kadar çok, aileler tarafından çocuklarına verilmiştir. O fildişi kulelerinde şiir yazan şairlerden olmamıştır. O ısrarla mağdurun, mazlumun ve yoksulların yanında yer almış ve bunları konu alan şiir yazmıştır. Nerede batı emperyalizminin mağduru olmuş bir Müslüman varsa şiirlerinde onu işlemiştir. Akif yoksulluğun içinden gelmiştir. Bizim edebiyatımızda hiç kimse yoktur ki, Akif kadar çağının tanığı olsun, çağının acılarını eserlerine yansıtsın. Trablusgarb, Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş savaşına girmiş ülkenin sorunlarını Akif kadar eserlerine yansıtabilmiş bir başka şairimiz yoktur.
Biliyorsunuz Balkan savaşı sonrasında büyük bir trajedi yaşanıyor. Milyonlara varan Türk varlığı katlediliyor. Kaç tane şairimiz var bu Balkan Acısını şiirlerine yansıtan. Oysa Akif, Hakkın Sesleri kitabını tamamen bu trajediye ayırır. Özüne inmeye çalışır bu acının. Temelinde tefrikayı bulur, ataleti bulur, tembelliği bulur. Akif’i anma çabalarınızı anlama çabalarınıza dönüştürürseniz Akif’in büyüklüğü bir kez daha iyi anlaşılacaktır.”
İkinci konuşmacı ise “Mavi Tunca’dan Gür Fırat’a Vatanın Engin Sesi Yahya Kemal” başlıklı tebliğiyle Dr. Mehmet Samsakçı idi. Samsakçı konuşmasında:
“Gerek Akif, gerekse Yahya Kemal ruhumuzdaki boşlukları dolduran, ruhumuza cevap veren iki büyük üstaddır. Şiir anlayışları, estetikleri farklı olsa da söyledikleri şey aynı noktalardır. Mavi Tunca’dan Gür Fırat’a bütün bir alem akmış sözü bizzat Yahya Kemal’in mısraıdır. Yahya Kemal vatana bir bütün olarak bakar. Vatan derken geçmişle beraber onu düşünür. Türkiye’nin nüfusu 15 milyon kadarken ona nüfusumuz sorulduğunda 50 milyon cevabını verir. Dinleyenler itiraz edince biz ölülerimizle birlikte yaşarız cevabını verir.. Yahya Kemal’de vatan duygusu nasıl teşekkül etmiştir. Annesi Yahya Kemal’e, oğlum bu dünyada iki kişiyi, Hz. Muhammed’i ve Sultan Murad’ı çok sev. Aslında annesi dinimizi ve devletimizi sev demek istemiştir. Bu figürlerden Hz. Muhammed dini, Sultan Murad ise devleti temsil eder. Onda vatan ve maneviyat duygusunun kökleşmesi Üsküp ile olmuştur. Paris yıllarında bile, kulaklarımda Üsküp’te duyduğum ezan sesleri aklımdan çıkmıyordu demekteydi.
Yahya Kemal evden kaçan değil eve dönen adamdır. Kültürümüze yabancılaşmadan vatan aşkıyla Türkiye’ye geri dönmüştü. Yahya Kemal’e göre, Türkçe’nin çekilmediği yerler vatandır. Vaktiyle Türk olan ve Türklerin yaşadığı topraklara Rumeli’ye vatanımız diye bakar. Yahya Kemal’de vatan herhangi bir toprak parçası değildir. Ölüme bile vatanından ayrılmak şekliyle bakar.” şeklinde konuştu. Daha sonra toplantı sona erdi./kosovaport/
ŞAİR ARİF BOZACI’YA KOSOVA TÜRK YAZARLAR DERNEĞİ’NDEN KUTLAMA
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.