Bir halkın benliğini tesis etmekte eğitim ve kültür kadar medyanın da rölü azımsanacak değildir. Türkçe medyanın Türklerin ulusal kimliğinin tesis edilmesi sürecindeki rolünü tartışmak gerekmez.
Hele haberleşme, haberdar etmek, bilgilendirme, bilinçlendirme gibi azınlık topluluklarda bir çok rolü aynı anda olan medyaya önemsiz bir unsur olarak yaklaşım gösteriliyorsa, sonucu bellidir. Kor olup, külleri savrulur ki, bu durumu savaş sonrasında binbir gayretle kurulan Türkçe medya kuruluşlarının yayın hayatlarına son vermeleriyle yaşadık.
Kosova’da 1999 yılına kadar kamu radyo ve televizyon ile Tan gazetesi ve dergileriyle halka hizmet veren okullar ve derneklerle birlikte Türkçe medya güçlü bir unsur iken, savaş sonrasında adeta kıyıma uğradı.
Tan gazetesinin kapanmasıyla, Türkçe yayın yapan kamu radyo televizyon yayınlarının yayın hacminin asgariye düşürülmesiyle Türkçe medyaya belini bükecek şekilde derin bir darbe vuruldu.
Kosova’nın özgürlüğüne kavuştuğu 1999 yılından sonra yeni bir dönemin başlaması, Türkçe medya için hiç te hayırlı olmadı.
Ülkede Türk halkının haber alma hakkı, geçmişe kıyasla daha ileriye taşınmasını beklerken, kendi kaderine terk edilerek,toplumda marijinal duruma düşürüldü.
Gerek devlet tarafından gerek ise Türk halkını temsil edenler tarafından gereken desteği göremeyince, Kosova’da Türkçe yazılı, işitsel ve görsel medya Türk halkının çok yönlü gelişmesine katkı sağlayan zincirin en zayıf halkası konumuna düşürüldü.
Halbuki, Kosova’da Türklerin halk olarak resmen tanındığı ve haklarının iade edildiği 1951 yılında, okullar ve derneklerle birlikte bugün medyanın temel taşı olarak sayılan kamu Türkçe radyosu olan Priştine Radyosu Türk redaksiyonunun kurulması, halka hizmet açısından önem arz eden kurumlar arasında yer alması sebepsiz değildir. O dönemlerde, Türk kimliğinin tesis edilmesinde en etkili unsurların eğitim, kültür ve medyanın olduğu düşüncesinden hareketle, 1951 yılında her üç unsurun o yılda faaliyete geçmesi bir tesadüf değildi.
Çünkü daha sonraki toplumsal siyasi süreçlerde, Türk kimliğini pekiştiren Türkçe’nin ülke genelinde resmi dil olması, Türklerin temsil hakkının tüm diğer halklarla birlikte adaletçe bölüşülmesi, istihdamın eşite yakın oranlarda sağlanması hedefine ulaşılmıştır.
Bir parantez açarak hatırlatılm ki, 1951 – 1999 döneminde iki kamaradan oluşan meclisin bir kamarasınn başında Türk vardı, Türk bakan vardı, Türkçe eğitim görülen okullarda Türk müdürler vardı, kamu mülkiyetindeki havaalanından başlayarak, büyük ticari ve hizmet sektöründeki önemli şirketlerin müdürleri Türk’tü. Türk savcı da, Türk hakim de, farklı alanlarda Türk müfetiş te vardı… Türklerin de yaşadığı belediyelerde personelin önemli sayısı Türk’tü…Liste epeyce uzun…
Tek partili komünist sisteminden çok partili demokratik düzene geçişin ve yeni toplumsal düzenin getirdiği sonuçlardır bunlar diye savunmalar yapılsa da, hakları çiğnenmiş günümüzdeki Türklerin hakklarının daha iyi bir durumda olması gerekmez miydi?
Gelgelelim, hak edilmeyen tartışılır bir yaklaşım sonucu Türkçe medyada savaş sonrası dönemde alınan kararlarla 100’e yakın Türk gazeteci işsiz kaldı, Türkler gazetesiz, dergisiz kaldı, dinleyci ve izleyeciler belli saatlerde kısa süreli yayınlara mahküm edildi. Bu arada Gilan yerel Türkçe radyosu kapandı, Prizren Türkçe radyosu da kapanmak üzere…
Buna rağmen, Türklerin bir nevi sesi olan medya alanında savaş sonrasında her çeşit çaresizliğe göğüs gererek, “Türkçem” Çocuk Dergisi, “Yeni Dönem” gazetesi, radyo ve televizyonu, ilerleyen yıllarda, “Kosova Haber” gazetesi, internet üzerinden yayın yapan “Kosova Haber” Haber Ajansı, “Kosovaport” Haber Portalı, Kent Fm Radyosu, “Tan Haber” gazetesi, “Kosova İmza” Dergisi , internet üzerinden yayın yapan “Paradigma” Dergisi çıktı.
Zaman içinde “Yeni Dönem” gazetesi ve radyo telveziyonu,” Kosova Haber” gazetesi, “Tan Haber” Gazetesi, “Kent FM” radyosu maddi darboğaz ve destek eksikliği sonucu yayın hayatlarına son verdiler.
Şu anda faal olan medyaları da biliyorsunuz zaten. Manzara bu…
Türk halkının sağlıklı olarak olup bitenler hakkında haberdar olması yeterli midir, hayır! Çünkü günümüzde bir çok sıkıntısı olan kamu medya kuruluşlarımız yanı sıra özel sektördeki medyalar da ayakta kalma mücadelesini veriyor.
Türkçe medya neden bu duruma düşürüldü? Su verilmeyen tarla ürün vermez de ondan!
Ercan Kasap
27.01.2024
ÖNCELİK….
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI