Ülkelerin bağımsızlık mücadelesinde, sağlı sollu bağımlı politikalar yerine, gerçekçi politikaların daha kârlı olduğunu, dünyada bu anlamdaki uygulamalar göstermiştir.
Bu yüzden, Kosova’nın da bağımsız bir devlet olarak “bağımsız duruşunda” dik duruşunu belirleyecek, uzun vadeli bir dış politikası olmalıdır. Gelen giden hükümetlerin politikaları, devlet çıkarlarının önünde olmamalı.
Geçmişte bazı yaşananlar, bunu doğrular gibidir.
“Papadan daha büyük katolik olmak” yaklaşımları, ne Miloşeviç zamanında siyaset amaçlı inşa edilen Pristine Ünivesitesi avlusundaki dev Ortodoks Klisesi Sirbistan’a, ne de üniversite karşısında okulun temelleri üzerinde İbrahim Rugova’nın temelini attığı, günde iki defa 125’er sefer çanı çalan dev Katedral, birşey kazandırmadı. Temelinden 16 yıl geçti, Vatikan’dan tanıma haberi, hala gelmedi.
İktidar partisi LDK’nın (Kosova Demokratik Birliği) ilk lideri Rugova’nın heykeli geçen gün Katedralin önüne dikildi. Bunun, 14 Şubat’ta yapılacak seçimde oy kazanmak niyetiyle, LDK’ca yaptırılan bir eylem, izleniminde.
Dün, Kosova ve İsrail dışişleri bakanlarının zoom’lu iki ülke arasında ilişkilerin (anlayabildiğim kadarıyla ekonomik işbirliği) kurulması anlaşmasını da, düşen LDK hükümetinin, seçime malzeme niyetli yaptığı belli.
Trump’ın ikinci kez aday olduğu 2020 ABD başkanlık seçimlerinde oy kapmak niyetiyle, 5 Eylül 2020’de Beyaz Saray’da, öğrencileri gibi Sırbistan Başbakanı Vuçiç ve Kosova Başbakanı Hoti’yi karşısına alıp, Kososva ve Sırbistan arasında diyaloğun sürmesi, Sırbistan’ın Israil’deki Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması, İsrail’in Kosova’nın bağımsızlığını tanıması yönünde ayrı ayrı anlaşma imzaladığı gün, hatıralarda kalacaktır.
Ne Trump ABD Başkanı seçilebildi, ne o günkü anlaşma adına adı değiştirilen Gazivoda barajının “Trump” adı tutmadı. Sırbistan büyükelçiliği de Kudüs’e taşınmadı.
Şimdi sıra, 2 yılda 4 defa seçime giden Israil’de Mart 2021’de yapılacak parlamento seçimlerinde. Acaba, Netanyahu’nun üstteki pazarlıklardan alabileceği oy planı, tutacak mı?
Uluslararası boyuttaki dengeleri iyi tanımak, çok yönlü ölçmek gerekir. Ancak sonra adım atabilmek, özellikle hızla değişen dünyada, “Evdeki pazarlık, çarşıda uymaz” deyimi bugün çok daha geçerli.
ABD, İsrail’deki Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımakla, 20 Ağustos 1980’de kendilerinin de imzasını koydukları BM Güvenlik Konseyi’nin 476 Sayılı Kararı’nı çiğnemiştir.
Bütün BM ülkelerini bağlayan bu kararın 5. Maddesinde, Kudüs’te diplomatik misyonu olan bütün ülkelerin, Kutsal şehirden bu kurumlarını kaldırmaları hükmedilmiştir.
Canla başla BMÖ üyesi olamaya çalışan Kosova Cumhuriyeti’nin günübirlik politikaları, ilerideki uluslararası ilişkilerinde ters tepebilir.
Özellikle, bağımsızlık mücadelesi vermiş olan ülkeler her zaman, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi ” Dünyanın Beş’ten büyük olduğunu unutmamaları gerekir.
Eski ABD Başkanı Trump’ın seçim politikasına alet olan görevdeki Başbakan Hoti, daha fazla ekonomik özellikte iki ülke dışişleri başkanlarınca imzalanmış, “14 Şubat” seçimlerinden oy kapmak amaçlı bir anlaşma olarak, görüyorum.
Fakat, İsrail’in Kosova Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıması, ulsulararası ilişkilerin çok hasas, prensiplerinin allak-bullak olduğu bir durumda, zor gibidir.
İbrahim Arslan/KS
02.02.2021
KOSOVA 2021 SEÇİMLERİNE GÜNLER KALA ADAYLIK VE ADALET
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI