a
b
b

KOSOVA TOPLUMU  İLE İLGİLİ SAPTAMALAR…

Son dönemlerde yazılı ve görsel medyalarda yayınlanan analitik yazılar ve tartışma programlarında, toplumun büyük bir bölümünün, günümüzde siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmeler hakkında neler düşündüğünü ya da söylenemeyenlerin neler olduğunu, halihazırda  toplumdaki  genel tablonun görünmeyen yüzüne ışık tuttuğunu gözlemleyebilirsiniz.

Analitik yazılar ve tartışma programlarında saptayabildiğimiz maddeler, belki de üzerinde fazla durmadığımız, yeterince eğilmediğimiz, dikkatlerimizden kaçmış ancak hiçte yabancı olmayan meseleler olduğunu anlarız.

Toplumun büyük bir bölümü, arka plandaki gerçekler hakkında fazla kafa yormaktan ya da beyin fırtınası yapmaktan kaçındığı için, madalyonun ön tarafını görmekte, arka tarafını ise pek fazla önemsememekte.

Dolayısıyla Kosova insanlarının kime inandığı, kime inanmadığı, kime güvendiği, kime güvenmediği konusundaki ipuçlarına bakmak gereksinimini doğuruyor.

Söz gelimi, Kosova’da  toplumun büyük çoğunluğu, cesaretten bahsedenlere inanmıyor. Mutlak çoğunluk Sırp şiddetini, ağır aşağılamayı, savunmasız kalmayı deneyimlediği için, cesaretten konuşulmasından pek fazla haz etmiyor. İnsanlar yaşadıklarını açık söylemeseler bile pekala hatırlıyorlar.

Savaşta onca cesaret ve fedakarlık eyleminin  gerçekleşmesine rağmen, Kosova insanlarının çoğu kişisel deneyimlerinden, ilk sırada da gizlenen travmalardan dolayı, birisi cesaretten bahsettiğinde reaksiyon olarak hoşnutsuz olduğunu ifade ediyor gibi  görünürler. Oysa gizli travma  kin, nefret ve inkara neden olur.

Gözlemlenen diğer bir madde, Kosovalıların çoğunun  aydınlar ve gazetecilere güvenmemesi…

Aydın ve gazetecileri ikiyüzlülükle suçlamakta, başkanlarının emrinde olan şahıslar olarak görüyorlar.

Ancak, aydınlar ve gazetecilerin  düşünce, fikir ve eleştirilerine kulak verilmeyen bu ülkede aydınlar ve gazeteciler siyasi ve ekonomik baskı altında marjinalleştirildiğini insanlarımız  görmezden geliyor.

Yazarların ve gazetecilerin hatası yok mu? Var tabi…Onların hatası  kendilerini koruyabilecek ve çalışmalarının daha doğru değerlendirilmesini sağlayacak daha güçlü mesleki örgütlere sahip olamamalarıdır.

Aydınlar toplumda daha etkin bir rol almadıkça, gazetecilere saygı ekslikliği devam ettikçe, cehaletin ve siyasi kibrin zafer kazanması kaçınılmazdır. Bir insanın, diğer bir insana güvenmemesine yol açan bu yaklaşım, vatanseverliğin da yavaş yavaş çürümesine neden olmaktadır.

Bu durumda, açıkça söylenmese de Kosova toplumunun büyük bir bölümünün  yabancılara imrenme eğiliminde oldukları biliniyor.  Gerçekte, güçlü devletlerin diyalog elçileri, büyükelçiler Kosova’nın siyasi gündemini dikte etmektedir. Hele Kosova’nın devlet olarak henüz bütünlenmediğini hesaba katıyorsak eğer…

Kosova insanı yabancı ülkelerde çalışan gurbetçilere inanıyormuş gibi davranmakta. Kosovalıların gurbetçilerin parasına olan bağımlılıklarından dolayı gurbetçilere  güveniyormuş gibi davranış sergilemkte,  bu da  özgüvenlerini zayıflatan bir etmen haline dönüşmekte. Bu nedenle iletişim konusundaki bilgisizliklerine, düğünlerde, trafikte saldırganlıklarına katlanmaktalar.

Kosova toplumunun çoğunluğu  popülist siyasilere  güveniyor gibi görünüyor çünkü bu siyasetçilerin  demagojilerinde kendi başarısızlıklarının bir kısmının gerçekleştiğini görüyorlar.

Kosova küçük, fakir ve henüz devletleşme süreci  tamamlanmamış,  etrafı düşmanlarla çevrili bir ülke,   dolayısıyla popülistlerin at koşuşturması zor olmazsa gerek.

Akamisyenler güvensizliğin sonucunun, toplu halde Kosova dışına kaçma eğilimi, iletişimde aşırı gerginlik, geleceğe dair umut eksikliği, kendine kapanma, komplocu anlatılara eğilim, bilginin reddedilmesi , sözlü ve görsel iletişimin hakimiyetinde kendini gösterevileceği uyarısında bulunmaktalar.

Ercan Kasap

06.10.2024

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

TÜRK ÖĞRENCİLERİNE KİTAP ŞOKU!

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
casibomcasibomjojobet girişHOLİGANBETjojobetCasibomcasibomCasibomholiganbet girişcasibom girişCasibomjojobetcasibomcasibomcasibom girişCASİBOMholiganbet girişjojobet girişCasibom Girişcasibomcasibom güncel girişcasibom güncelcasibom