Büyük Şair Nusret Dişo Ülkü’yü kaybettik.
Yıllar önce(Tan Gazetesi, 1980) kendisiyle yapmış olduğum bir söyleşide başlık olarak “Kendi tezgahında şiirini dokuyan şair” demiştim. O büyük bir şairdi…
“Prizren’siz yaşayabilirim, ama Üsküp’süz yaşayamam” diyen Nusret Dişo Ülkü 1938 yılında Prizren’de doğdu. 1964 yılında, o dönem Sevinç ve Tomurcuk adlı çocuk dergilerinin başında bulunan Necati Zekeriya’nın girişimiyle Üsküb’e gider. 1969 yılında Necati Zekeriya’nın Birlik gazetesinin başına geçmesiyle, Nusret Dişo Ülkü Sevinç dergisinin sorumluluğunu üstlenir. Uzun yıllar bu dergiyi başarılı bir şekilde çıkarır. Yeni şairlere dergide fırsat verir, yüreklendirir. 1977 yılında Priştine’ye geçince Tan gazetesinin kültür ve sanat sayfalarını yönetir. 1979 yılında Tan çerçevesinde Kuş dergisinin çıkarılmasına büyük emeği geçer. 1981 yılında kendini yeniden Üsküp’te bulur. Birlik gazetesinde kültür sanat sayfalarını yönetmeye başlar, ardından yeniden Sevinç dergisini yönetir. Daha çocukluk yaşlarında edebiyata düşkün olan Dişo’nun çocuklara değin: Çocuklarla Ağaçlar (1963), Çocukların Elleri (1965) ve Dereden Tepeden (1981) şiir kitapları, 1981 yılında da Kara İsmet adlı öyküler kitabı günyüzü görür. Aynı kitap, İstanbul’da Koza Yayınları arasında da yayınlanır. Yazarın, Mustafa Ruhi Şirin’in yönettiği Çocuk Vakfı Yayınlarınca Üç Kedi adı altında öyküler kitabı yayınlanmıştır. Dişo’nun bundan başka, yetişkinler için: Diyeceklerim (1965), Deniz ve Ben, adlı kitapları vardır.Son yıllarda daha kimi şiir kitapları günyüzü gördü, toplu şiirleri de buna dahil.
Türkçeye âşık olan şairin dilimizle ilgili çok sayıda hafızalarda kalan şiirleri var. Çeviriyle de uğraşmış ve dilimize birkaç eser kazandırmıştır. Şiirleri, birçok yabancı dile çevrildi. 2000’li yılların başında Kardaş ve Arkadaş çocuk dergilerini çıkardı. Bu güçlü şairle ilgili, Mustafa İsen Balkanlarda Türk Şiiri Antolojisi’nde diğerleri arasında şu savlarda bulunur. “Yugoslavya’daki ve Türkiye’deki edebî ilişkileri iyi izleyen Ülkü, her iki ülke nazmının sanat özelliklerinden yararlanmış fakat bunları kendine özgü bir söyleyişe dönüştürerek okuyucusuna ulaştırmıştır… Mısralarına mizah ve söyleyiş güzelliği katan Ülkü, gereksiz didaktizmden kaçınmıştır.”
O büyük bir şairdi. Şiir aşığı, Türkçe aşığıydı. Hem de delicesine…
Şiir heyecanı, Türkçe heyecanı son nefesine kadar artarak devam etti.
Bir şiiri bitirdiğinde tarifsiz bir mutluluğa erişirdi. Adeta kendinden geçerdi.
Bu dünyadaki görevini fazlasıyla yerine getirdi. Bu topraklardaki Türkçe yolculuğunda unutulmayan izler bıraktı..Şiirler bıraktı..Güzellikler bıraktı..Onu çok özleyeceğiz. Çok arayacağız…
Nur içinde yat Büyük Şair!
Zeynel Beksaç, İstanbul, 17.01.2022
KDTP PRİZREN ŞUBESİ’NDE NELER OLUYOR?
TİKA’DAN BOSNA HERSEK’TEKİ SAĞLIK SİSTEMİNE DESTEK
TÜRKİYE DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN YUNANİSTAN’DA
SOFYA’DA ULUSLARARASI ETNOGRAFİK FİLM FESTİVALİ DÜZENLENECEK
BATI BALKAN ÜLKELERİ BU YIL TURİSTLERİN UĞRAK YERİ OLDU