a

KAHRAMANMARAŞ DEPREM, SABIR VE UMUT (2)

Birey olarak depremzedelerin elini sıkabilmek, sarılarak geçmiş olsun diyebilmek heyecanı içinde Güneydoğu’da  deprem bölgelerine ziyaretimin en heyecanlı nokatsı Kahramanmaraş oldu.

Şanlıurfa’dan yola çıktık, yolumuz 198 km, yaklaşık 3 saat. Fakat, otobüs seferlerinin dakikası tam 2 saat 59 dakika, şaşmıyor. Yolun yarısı sayılabilecek Suruç’da asker kontrol noktasını geçtik.

Telefon çaldı, beni karşılayacak kişi: Abi buraları çok kötü, hala toparlanamadı dedi ve yemek için sıra bekleyen bir insan kuyruğu fotoğrafı gönderdi. Bir şekilde gelmemi istemedi. Teşekkür ettim. Bir iki saatliğine olsa da gideceğimi söyledim. Sık sık saate bakıyor, dakika dakika hesap yapıyor, Kahramanmaraş’a yaklaştıkça akşam karanlığı basıyor.

Yıllanmış gazetecilik mesleğimde çıktığım yoldan, işi bitirmeden geri döndüğüm hiç olmamıştı. Şimdi de olamazdı.  Fakat, bu konuşmanın ardından içim bir başka oldu.

Önkoltuktayım, bir sağa bir sola bakıyorum, depremde yarılan toparak izleri, oto yolda yer yer yarılmış onarılan asfalt yol izleri. Kahramanmaraş’a 50 km mesafedeki Diyarbakır’ın girişi ve çıkışında yer yer çadır yerleşimleri dikkatimi çekiyor. Arada da bana yardımcı olacak kişiyi cepten arayışım  sürüyor. “Arayan bulur” misali, beni Kahramanmaraş otogarında Aydın karşıladı. Yabanacılığı bir iki dakikada üzerimizden attık.  Önerim üzerine, gece olsa da önce depremin etkili olduğu yerleri turladık.

Merkeze doğru ilerledik, çok sevdiğim Kahramanmaraş Dondurması’nın ilk üretildiği yere, bugün lüks restaurantına geldik. Aydın söylemese, ağızda tadı bitmeyen dondurmanın tam yerinde olduğumu, fark etmemiştim. Önce, yorgunluk kahvesi ısmarladık. Ardından da dondurma.Tabakta, yanında kaşık ve bıçak var.  Ancak,  kesip de yiyebilirsin. Muhabet kırk yıllık dost gibi ilerledi. O anlatıyor, ben 6 Şubat’ta ekranda izlediklerimizle anlatılanları bağlıyorum. Allah’a şükrediyor, en yakın ailesinde ölüm yok, diyor. Fakat,  yaşadıklarından bir ayrıntıyı hiç unutmuyor:

“Enkazdan cesetlerini çıkardığımız eşimin halasını ve iki kızını, belirlenen yerde toprağa veriyoruz. Alaca karanlık. Az ileride, 9 cesetin önünde duran  bir delikanlıyı fark ettik. Yanaştık, “Yardıma ihtiyacın var mı?” sorunca, “Evet abi. Tek başıma cenazleri kaldıramıyorum” diye cevap verince, o an farklı bir deprem yaşadık….

Muhabet derin, zaman ilerlemiş, otel sordum. Yerimin hazır olduğunu, düz ayak eski evlerinde, orada kalan  bir öğretmenle birlikte kalabilecğimi söyledi. Kalktık.

Aydın’ın gibi, evinde tanıştığım Recep öğretmenin de yüzünde deprem acısı bellirtileri. Çok acı hikayeler dinledim. Sabah Recep Ölmez, öğretmenin müdür yardımcılığı yaptığı “Muhsin Yazıcıoğlu” Ortaokulu’nu zıyaret ettik.

Okulda farklı yerlerden gelen öğrenciler bir arada oynuyor. Öğretmenleri, kader ortakları öğrencilerinin deprem acısını unutmaları için, ellerinden geleni yapıyorlar. Öğretmenlerin yüzlerinde kaybettikleri öğrencilerin ve meslektaşlarının, öğrencilerde de öğretmen ve arkadaşlarının acısı ve özlemi belirgin. Çocuklarla konuştuk. Yanımdaki çocuk şiirleri kitabımı, Kosovalı çocukların selamıyla öğrencilere bağışladım. Bu günün anısına da fotoğraf çektik.

Kentin mahalelerini geziyoruz. Enkazın büyük ölçüde ortadan kaldırıldığı, dikkatimi çekti. Restoranlar çalışıyor, dükkanlar açık, yolda araçlar, insanlar, hareketlilik var, hayat normale dönmüş gibi.  Gördüklerim karşısındar içim biraz rahatladı. Fakat, yine de ağır yaralı  bir şehirdeyim, biliyorum. Depremde minaresi yarıdan yıkılan Dulkadiroğulları’ndan kalan 527 yıllık Ulu Cami’nin etrafındaki parkta sırada bekleyen bir kalabalık gözüme çarptı. Yemek için değil,  ATM’den para çekmek için sırada olduklarını anlayınca içim rahatladı.

Kenti gezerken, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Yunanistan ile mubadele anlaşması sonucu  Balkanlardan Türkiye’ye göç ettirilen 500 bin soydaşımdan bazılarının yerleştirildiği  ve konumu gerekçesiyle “Divan Mahalesi” adını alan yerleşimi de gezdim. Vatanlarından edildikleri zor günleri,  enkaza dönüşmüş mahallenin görüntüsüyle harmanlıyorum.

Kahramanmaraş 1. Dünya Savaşı’nda İngiliz ve Fransızlar tarafından işgal ediliyor. Yerli Ermenilerle birlikte Müslüman halka karşı büyük bir katliam yapıyorlar. Kentin merkezindenki “Boğazkesen” ve “Kanlıdere” caddeleri o karanlık günlere bugün hata şahitlik eder gibiler. 1920 yılında özgürlüğüne yeniden kavuşan Kahramanmaraş’ın kalesinde yer alan “Maraş bize mezar olmadan, düşmana gülzar olamaz” yazısı, o korkunç  günleri hatırlatıyor.

Kahramanmaraş merkezli “Altı Subat 2023″te  meydana gelen 6,7 şiddetindeki depremlerde Türkiye’nin yetkili kurumlarının açıklamasına göre 50 binden çok kişi hayatını kaybetti,125 bine yakın yaralı, o cehnemi  hatırlatırcasına bugüne kadar 40 bine yakın artçı deprem de yaşandı.

Kahramanmaraş’tan, insanında gördüğüm çığ  gibi sabır ve umut içinde, Aydın ve Recep gibi pırıl pırıl iki dost daha  kazanımıyla ayrıldım.

İbrahim Arslan

25.5.2023, Kahramanmaraş

2 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

TANSİYONUN DÜŞÜRÜLMESİ ÇABALARI SÜRÜYOR, LAJÇAK PRİŞTİNE VE BELGRAD’I ZİYARET EDECEK

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
casibom girişcasibomcasibom girişJOJOBETcasibom girişbahsegelcasibomcasibom girişcasibomcasibom giriş