Irkçılık, ayrımcılık, toplumları daima birbirine kırdırtmış, telafisi zor olan sonuçlarla karşı karşıya bırakmıştır.
Günümüz dünyasında birçok toplumu kemiren bu sorun, kapanmayan yaralara neden olmuş, insanlar arasındaki ilişkilerde felaketlere yol açmıştır.
Hoşgörüyü, karşlıklı anlayışı, saygıyı ortadan kaldırmıştır. İster istemez nefret duygularının kabarmasına önayak olmuştur.
Kosova da ırkçılıktan muaf olmamıştır maalesef. Zaman zaman belirgin hale gelen ırkçılık, ülke halkları arasındaki ilişkileri zehirlemeyi başarmıştır.
Çoğunluktaki halkın, azınlıkta topluluklara önyargı ile yaklaşımlar şeklinde ortaya çıkan ırkçılığı, birlikteliğe, toplumsal uzlaşıya yara vermiştir.
Geçen gün azınlık topluluğu mensubu olan Kosova Yerel Yönetim Bakanı Elbert Krasniqi, ülkede ırkçılığa işaret eden, varlığını gün yüzüne çıkaran olayların yaşandığına üzelerek dikkat çekti.
Yakova’da azınlıktaki Mısırlı topluluğu mensuplarına bir kafede çalışan personel tarafından hizmet verilmemesi ve adeta kafeden kovulması, Prizren’de Roman bir ailenin başka bir mekanda güvenlikçiler tarafından tartaklanması, Kosova’da henüz sönmemiş ırkçılığın hala yaşadığını anımsattı.
Irkçılığın bazı ortamlarda azınlıklara farklı davranılarak vücut bulmasının belirtileri endişe verici.
Bakan’ın kendi ağızıyla olayları anlatmasına kulak vermeyen polisin bu tür olaylara müdahale etmemesinin, patlak veren ırkçılık olaylarının ciddiyetinin henüz kavranmadığı ya da kavranmak istenmediği hissini uyandırıyor. Hatırlayalım, ırkçlık kokan saldırılar Kosova’da Türk kurumlarına, Türk simgelerine, Türk azınlığına da zamanında yapıldı. Unutmadık, çünkü Priştine’de yakın geçmişte Türkçe eğitimin de yapıldığı bir okulda müdür yardımcılığına Türk personelinin atanması boykot edilerek, çoğunluk halkın öğrencileri tarafından Türk öğretmenlere ve öğrencilere saldırılması, Prizren’de Türk bayraklarının yakılması, Skenderay’da Kosova halkına yardımlarını esirgemeyen TİKA tabelalarına grafitler çizilmesi gibi menfur saldırılar yaşanmıştı.
Bu olaylardan sonra yakın ve uzak geçmişte yaşananlara bakıldığında Kosova’da gerçekten ırkçlık hortladı mı?, sorusu akla geliyor.
Aslında Kosova’da ırkçılık hortlamadı, hep vardı. Ancak bu tür olayların devlet kurumları tarafından örtbas edilmesi yada önemsenmemesi, daha şiddetli ya da daha hafif şekillerde seyretmesi ya da meydana gelmesi nedeniyle ırkçlık davranışlarının bireysel ve menfi saldırı olarak nitelendirilmesi olmuştur.
Son olaylarla ilgili olarak yetkili devlet makamları, Kosova Polisi, Devlet Savcısı, yargı organları ve Ombudsman Kurumu, hiçbir tedbir almadı, soruştuırma dahi yapılmadı.
Halbuki, ırkçılık, farklı ırk, din, kültür, dile sahip halkların bir arada, beraber yaşamasından nefret eden bir duygudur, amacı da ortak yaşama zarar vermektir.
Kendini bilmeyen insanların bu tür davranışları aslında utanç verici ve düşündürücüdür. Asla bu kişiler toplum içinde destek bulmamalıdır.
Yaşanmaması gereken bu olaylar aslında en fazla, bir arada yaşamının güzel örneklerinden biri olması gereken Kosova’yı lekelemektedir.
Irk, cinsiyet, din ve kültürel ayrımcılığa karşı çıkması gereken Kosova liderleri, ilgili devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları, meydana gelen bu kabul edilemez davranışlar karşısında çok daha güçlü tepki göstermeli. Sadece kınamak yetmez.
Zira, savaş sonrasında o kadar önemsenen azınlıkta olan toplulukların çoğunluk toplum ile bütünleşmesi, yani entegrasyonu süreci fiyaskoya uğramış olur.
Dolayısıyla bu çirkin davranışlardan son derece olumsuz etkilenen azınlıktaki topluluk mensuplarının hak ve özgürlüklerinin korunması adına somut adımlar atılmalı.
Kabul edilmesi mümkün olmayan bu eylemler, bir süredir, çoğunluk olmayan topluluklara karşı sistematik kurumsal ayrımcılıktan kaynaklandığı izlenemini yaratabilir. Bu topluluklar adaletin karar verici kurumlarında daha fazla temsil edilmesi gerekir, çünkü potansiyel olarak bu tür olumsuz fenomenlerle mücadele etmek daha etkili olur.
Azınlıktaki topluluk mensupları, ırkçılık eylemlerini mutlaka rapor etmeli, devlet organları ise, Kosova’da insan haklarının korunması ve özgürlüklerinin ilerletilmesi konusunda tüm azınlıktaki topluluklara odaklanarak daha da fazlasını yapması gerekir.
İlk sırada Kosova’da çoğunluğu teşkil eden Arnavutlar, ırkçı sıfatını almaması için ırkçılık ile etkin şekilde mücadele etmeli.
Çoğunluktaki halk, azınlık olarak gördüğü muameleyi ve zülumlere maruz kaldığı zalim Miloşeviç dönemini asla unutmamalı. Çünkü-“ Historia magistra vitae est”- Tarih hayatın öğretmenidir…
Ercan Kasap
25.11.2021
TARİHİ ZAFERDEN HEZİMETE…
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI