Dünyayı şimdi kasıp kavurmakta olan bu salgın ilkin Çin’de görüldüğünde insanımız, oralar bize uzak, bizi etkilemez, dedi. Sonra bu hastalık ilk görülmeye başlanan yerden kısa zamanda ve hızlı bir şekilde yayılmaya başlayınca insanımız, kim bilir ne deneyler yapıyorlar ama bizi ilgilendirmez, diye söylendi. Salgının Çin sınırlarını aşıp komşu ülkelere yayıldığı haberleri gelmeye başladığında insanımız bu sefer, adamların deneyleri istedikleri gibi oldu, şimdi artık sonlandırırlar, gibi iddialarda bulundu.
Çok geçmeden bu salgın önce Çin’i, sonra komşularını, ardından da kıtayı aşıp bütün dünyaya yayıldı. Eh, haliyle bizim kapımıza da dayandı. Uzaktan yola çıkan sinek, gelene kadar nasıl inek oluyorsa işte bu salgın da bizim illere varana kadar her yönüyle değişti ve en sonunda ihale hekimlere kalmış oldu.
Mahallelerimize gelene kadar basit bir deney ürünü olan bu masum mikrop, doktorların eline düşünce aniden bir canavara dönüştü(!) ve önüne geleni yakmaya, yıkmaya başladı.
Çünki bu hastalığı doktorların uydurduğunu, hâlbuki böyle bir hastalığın olmadığını, olsa da bunun basit bir grip olduğunu,
yerel yöneticilerse böyle bir virus olsa da hizmet ettikleri kenti en ücra köşesine varana kadar temizlediklerini, fakat doktorların bu salgını abarttıklarını,
ülkenin önde gelenlerinin bu virusun yayılmaması için ne gerekiyorsa yapıldığını fakat doktorların bu olayı gereksiz yere büyüttüklerini,
her şeyi bilirkişilerin(!) doktorların bu salgına başka şeylerin de sebep olduğunu bildiklerini ve bunu halka anlatmaları gerektiğini,
her mikrofon uzatılanın halen bilinmeyenlerle dolu bu virus ile bilgileri halkla paylaşmaları için doktorlara çağrı yaptığını,
salgının yayılmasını önlemek için toplanmaların tavsiye edilmediği hatta yasaklanmasına rağmen ısrarla kalabalıklar hâlinde bir araya gelenlerin, böyle bir hastalığın olmadığını, ancak hasta başına para almak için bu hastalığı doktorların uydurduğu muhabbetini ettiklerini,
her CoViD-19 teşhisi için verilen paradan(!) nemalanmak için hasta yakınlarıyla anlaşma yapan, hatta paranın bir kısmını hasta yakınlarına da teklif eden doktorların olduğunu,
hasta olanları belirlemek için yapmaları gereken testleri hastalar için kullanmayıp kendisi ve yakınları için saklayan doktorların bilindiğini,
aşılama deyip aslında damardan çip takmak için fırsat kollayan doktorların bulunduğunu,
karantina zamanlarında insanlar çalışamadığından emeklerinin karşılığını alamazken çok yüksek maaş ve ikramiyeler almalarına rağmen doktorların hastalara bakmadığını,
salgından muzdarip hastalara bir sürü ilaç yazıp lâkin bir iki ilaç vererek geçiştiren doktorların varlığını,
başka hastalıktan ölmüş hastaları bu salgın nedeniyle ölmüş gibi gösteren doktorların duyulduğunu,
her hastaya bilerek ve isteyerek CoViD’liymiş gibi muamele eden doktorların herkesçe tanındığını
ve en sonunda bunları iddia edenlerin hastalandığında, o inanmadığı ve güvenmediği doktorlara tedavi olmak için gittiğini duyduk, dinledik, gördük, yani her yönüyle şahit olduk.
Oysa sağlık çalışanlarını asıl yaralayan ise Kosova’da salgınla mücadeleye girişilen andan bu yazının yazıldığı ana kadar;
en az 500 doktor ve 750 hemşirenin bu hastalığa yakalandığına,
en az 7 doktorun bu hastalıktan hayatını kaybettiğine,
en az 5 yardımcı sağlık çalışanının bu hastalıktan vefat ettiğine inanmayanları duymak, görmek, bilmek…
Dr. Atakan KORO
COVİD-19 İÇİN ALINAN ÖNLEMLER VE İNSAN HAKLARI
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI