Kosovalı ünlü Türk ressamEthem Baymak, İpek Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nin (YETKM) katkılarıyla İpek Belediyesi Sanat Galerisinde kişisel sergisini açtı.
İpek’in sanat ve kültür, özellikle resim başkenti olduğunu belirten Ethem Baymak “Burada sergi açmak hayalini her zaman kurdum. Çocukken İpek Odhise Paskali Lisesi’nde okumak istedim ancak mümkün olmadı. Bugün İpekli sanatseverlerle buluştum. İpek’te ilk sergim. Yağlıboya çalışmalarımdan büyük tablolarımı ilk defa bugün siz dostlarımla tanıştırdım. Balkanlar’da, Kosova’da, Arnavutluk’ta kaybolmaya yüz tutan, zamana direnemeyen mimariyi, dokuyu tablolaştırıyorum. Gelecek nesiller bu tablolara bakarak geçmişleriyle ilgili fikir sahibi olacaklardır”dedi.
İpek Belediye Başkanı Gazmend Muhaxheri, “Hiçbirimize uzak olmayan, bizi birbirimize bağlayan kültür mirasımızı bize hatırlatan Ethem Baymak’ın tabloları büyük bir hizmet görüyor. Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’ne bizi burada bir araya getirdiği için teşekkür ederim. Kosova, Ethem Baymak’ın konu edindiği zenginlikleri korumaya gayret ediyor. Bu sadece geçmişimiz değil gelecek nesilllere bırakacağımız bir emanettir aynı zamanda” dedi.
T. C. Priştine Büyükelçisi Songül Ozan yaptığı konuşmada Ethem Baymak’ın Kosova’da resim denince akla gelen ilk isimlerden olduğunu ifade etti. “Ethem Baymak, tarihi, kültürel mirasımızı korumak görevini onları resmederek yerine getirmiştir” diyen Songül Ozan, “Sanatçımız, sanatıyla geçmişimize sahip çıkıyor.” dedi. “Kosova’da sivil mimariye, tarihe, sanat eserlerine her adımda rastlamak mümkündür” diyen Ozan, “bunların korunması için sanatçılara destek olunmalıdır” dedi.
İpek Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü Mustafa Altuğ yaptığı konuşmada “Ethem Baymak çok yönlü bir sanatçıdır; şairdir, sanat tarihçisidir. Resimlerindeki her fırça darbesi bir çığlık, bir feryattır. Zamana direnemeyen kadim medeniyet onun tablolarında nefes alıyor. Her çalışması her tablosu içinde yaşamakta olduğumuz güzellikleri geleceğe taşıma gayretidir.” dedi.
Kosovalı sanatseverlerden büyük ilgi gören sergi bir hafta açık kalacak.
Ethem Baymak’ın sanatıyla ilgili görüşler:
Mostar Köprüsü şiir gibi bir yapıydı. Onun şiirsel görüntüsünü çevresi tamamlardı. Altında akan sulara yüzyıllarca sevecen renkler vermişti. Çevresine güzellik katmıştı. Şiirlere ilham kaynağı olmuştu.
Şimdi yok o köprü… Evet, Mostar Köprüsü yıkıldı. UNESCO’nun korumaya aldığı emsalsiz Osmanlı mimari eseri Mostar Köprüsü artık yok!
Ethem Çalışkan’a göre Mostar’ı konu alan resimler “canlı ve çok renkli’’ oluyordu. Bana göre ise tarih zenginliği vardı. Bir ağızdan; “Mostarı yapan el ölmez” diyorduk o an Ethem Baymak’ın eserlerini izlerken.
Dr. Tahir KUTSİ MAKAL
Eski Yugoslavya’nın Nobel ödüllü romancısı İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde Osmanlı’nın çekilmesinden sonra Balkanlar’da kalan Müslümanlardan söz ederken, “Ve onlar da sular çekildikten sonra karada kalan su birikintileri gibi aldatılmış, bırakılmış, kendi alın yazılarıyla baş başa kalmışlardı.” der.
“Karada kalmış su birikintileri” gibi orada, kendi kaderleriyle baş başa bırakmak zorunda bıraktığımız insanların çocuklarından biri de son günlerde, bizde resimlerini sergileyen Ethem BAYMAK’tır. Osmanlı’nın eski topraklarında azınlık olarak yaşamaya mahkum edilmiş, fakat beş yüz yıllık bir mirasa sahip olmanın şuurunu hala koruyan ve bu mirasın kendilerine büyük bir sorumluluk yüklediğini bilen aydınlardan biri. Almış eline fırçayı, Rumeli’ deki Osmanlı mimarisini tuvallerine aktararak gücünün yettiğince edebileştirmeye çalışıyor. Hem de son derece başarılı. Eserlerini izlerken garip bir “daüssıla” duygusuyla ürperdim.
Beşir AYVAZOĞLU
Prizen’den esen meltem
Bugünler her yaz olduğu gibi sanatseverler açısından sıkıcı günler. Sergi salonları genelde ya yeni sezona hazırlanıyor ya da geçen sezonda ilgi gören eserleri yeniden misafir ediyor. Fakat Kosova Prizen’den esen bir meltem bir nebze serinletiyor gönülllerimizi. Bazan serin bazen ılık, ama insanı tamamen bürüyen bir rüzgar bu.
Taksim Sanat Galerisin’de geçen cuma açılan bir resim sergisinden bahsediyoruz. Sanatçı Ethem Baymak’ın ‘Balkanlarda Türk İzleri’ adlı sergisinden…
Sanatçı diyorum, çünkü ressam demek onu sınırlamak, dar bir çerçeveye sıkıştırmak olur. Müzikten şiire, resimden oyun yazarlığına geniş bir tecessüs, doymak bilmeyen bir sanat aşkı Baymak’ınki.
Yazdığı radyo oyunlarını altı kitapta toplamış. Ressam olarak ise kırk sergisi var. Bunların otuz kadarını başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de açmış; memleketi Prizen’de ise sadece dört sefer eserlerini sergilemiş. Aslen bir pedagog olan sanatçı kırk beş yaşında ve artık olgunluk dönemi meyvelerini sunuyor sanatseverlere.
Resimlerinde Boğaziçi, Mostar köprüleri yan yana; yakın plan sokak içi çalışmalarında ise ayrıntılar bile mekanı ele vermiyor. Üsküp mü Üsküdar mı, Bolu mu yoksa Berat mı fark etmek pek mümkün değil. Amacı Osmanlı’nın Avrupa’daki mirasını tuvalde de olsa yaşatmak olan sanatçı, bunu “geçmişi ve geleceği” için kendine bir borç biliyor. Bu durumda sanatçının çalışma odası da Macaristan’dan Avusturya’ya, İtalya’dan Polonya’ya Osmanlı’nın eser bıraktığı tüm Avrupa toprakları oluyor.
Her biri birer belgesel niteliğindeki eserler hem düne hem bugüne şahitlik ediyor. Resimlerin ele aldığı konular kadar, konuların işlenişi de mesaj yüklü. Resimlerdeki köprülerin, evlerin her nesnenin yüzünde bir hüzün var. Drina ve Dubrovski köprüleri kardeşleri Mostar’a ağlar gibiler. Ve hüzünle birlikte nostalji. Bakıyoruz ressamın tuvalinde Mostar hâlâ ayakta, Boğaziçi ise henüz binalarla çevrilmemiş. Dikkatimizi çeken bir şey daha; hiç canlı figür yok. Sanatçı “İyi insanlar, iyi atlara binip gitmişler” der gibi.
Nereye mi? Onu Ethem beye sormalısınız.
SEYYİD N. ERKAL (Zaman 09.12.1997)
KOSOVA’YA YENİ SİYASİ PARTİ
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI