a
b
b

BUGÜN PRİŞTİNE RADYOSU TÜRKÇE PROGRAMININ 70. YILDÖNÜMÜ

Yarım asırdan fazladır halkın hizmetinde çalışanlar unutulmasın…

Yıllar su gibi akıp geçiyor. İster doğa, isterse de günlük hayatımızdaki dinamikler bizi

geçmişimizdeki çoğu olayı unutmaya mahkûm ediyor. Ancak geçmişte gerçekleşen

ve biz Kosovalı Türkler için hayati anlam taşıyan bazı olaylar asla unutulmamalıdır,

unutturulmamalıdır. Kosovalı Türkler, iletişim ve yayıncılık uğruna hayatlarını feda

edenleri, Türklük uğruna tüm zorluklara göğüs gerenleri unutmamalıdır. Geçmişine saygı

duymayanlarun zaten geleceği de fakir ve anlamsız olacaktır.

Hatırlatmak olsun diye 1951 yılının Mart günlerine dönelim. Kosova’da Türklerin de varlığı

büyük gecikme ile tanınmış ve ana dilimiz Türkçe ilk önce Piştine Radyosunda duyulmaya

başlanmıştı. Tarih böyle diyor.

Konuyu buraya getirmişken Priştine Radyosunda Türkçemizin serüvenini benimle paylaşan

üstatlarımı, arkadaşlarımı, meslektaşlarımı tekrar hatırlatmak isterim.

25 Haziran 1951 yılında Türkçe programını kuranlar ve yönetenler, Selahattin Kelmendi,

Süreyya Yusuf, Ali Ömer Aksoy, Hürşüd Şilek, Şerafettin Süleyman ile Haşim Mustafa,

teknik bölümde çalışan Radyomuzda yaratılan programı dinleyicilere ulaştırmak konusunda

teknik destek sunan Muharrem Jılta.

Bu serüvene sonradan katılan Enver Baki, Cevahir Haydar (Halaç),Şakir Maksut, bendeniz

Muhammed Ustaibo, Emin Mecihan, Aliye Kazaz Kasap, daha sonraları da Ercan Kasap,

Nercivan Şufto, Murtaza Büşra, Ethem Baymak, Nuhi Mazrek, Zeynel Beksaç, Perihan

Maksut Bayram, Niyazi İsmail, Kemal Dindar, Sadullah Poçinka Sipahioğlu, Ekrem Safçı,

Erol Şilek, Zümrüt Süleyman, Güner Şaban, Raif Kırkul, Luliyeta Hapçı,  Nurhan Kahraman,

Ceylan Aslan, Hatice Bayram ve Priştine Radyosunun diğer bölümlerinde çalışan daha

onlarca Türk asıllı işçi. Bu kalem erleri ve program yapımcılarının esas amacı, halkımızın

öz benliğini, gelenek ve göreneklerini unutkanlık pençesinden kurtarmak ve aynı zamanda

halkımızı yurt dışında tanıtmaktı. Bu ilkeleri yerine getirmek amiyane tabirle öyle her baba

yiğidin yiyebileceği lokmalardan değildi. Yürüdüğümüz yollar azımsanmayacak kadar dikenliydi.

Varlığımızı koruyabilmek için hiç durmadan savaşmamız gerekiyordu.

Priştine Radyosu çalışanları, o zamanki ülkemizin her tarafından binlerce canlı yayın yapmış,

hatta bu canlı yayınlarından birinde (ilkinde) zamanın Cumhurbaşkanı Yosip Broz Tito ile de

canlı yayın yapılmıştı. Toplumdaki olaylara, gelişmelere, değişikliklere, doğrulara – yanlışlara

şahit olmuş, çeşitli sorunlara cesaretle işaret etmekle birlikte kendi düşünce ve tutumlarını

dile getirmişlerdir. Amacımız, Kosova’da yaşayan Türklerin kültür ve sanat yaşamını, ulusal

ve evrensel düzeyde zenginleştirmek, sanatseverleri, çağdaş, nitelikli, farklı sanat olaylarıyla

buluşturmak, kültür ve sanat dünyasını daha yaygın bir çevreye taşımak ve kültür mirasını

gelecek kuşaklara aktarabilmekti. Unutmamak gerekir ki bu arkadaşlar gerektiğinde çok iyi

siyaset yapmıştır…

 

1951 yılında yaptığımız programlar 5–10 dakikayı geçmezken 1999 yılında programlar

saatlerle ölçülüyordu. Bilinmesi gereken bir doğru varsa o da Priştine Radyosu Türkçe

programı diğer Türk enstitüleriyle (Üniversite, ilk ve ortaokul, Türk Kültür Güzel Sanatlar

Dernekleri ve tabi ki değerli öğretmenlerimizle) birlikte halkımızın yaşamsal fonksiyonunu

sürdürmek görevini yüklenmişti

1951 yılından itibaren her dönem kendine göre önem arz etmiştir.

1956 yılı, programımızın gelişmesinde en önemli dönem olarak görünmektedir.

Halkımızın Türkiye’ye göçü hızlı bir şekilde gerçekleştirilirken, Kosova’da yaşayan Sırp

ve Arnavut asıllı çocuklar gibi, bizim de yavrucuklarımız kendi ana dilinde ÇOCUK

YAYININA sahip olmuştur. Çocuklarımızın Türk dilinde ve kendi sesleriyle düz yazı, şiir

okumaları, ilk çocuk radyo oyunlarını dinlemekten daha güzel bir şey olabilir miydi? Süreyya

Yusuf’un hazırladığı Çocuk oyunları, Üsküp Azınlıklar Tiyatrosundan sunulan Çocuk

Dramları, Prizren, Priştine. Mitroviça, Gilan, Mamuşa, Vuçıtırn İlkokullarından hazırlanan

röportajlar ve daha neler neler… Bu arada toplumumuzun sorunlarını inceleyen zengin

içerikli “Radyo Üniversite” yayını, politik alanına hasredilen “AKTÜELİTE” programı,

büyük ilgi uyandıranlar arasındaydı.

1972 yılı, Toplumumuzda eğitim-öğretim süreci yükseklere doğru tırmanırken, Türk

talebelerinin Üniversitedeki eğitimine kabarık sayıda devam etmelerinin sonucu (Priştine

Fakültelerinde bu dönemde 300 den fazla öğrenci eğitim görüyordu), onların karşılaştıkları

sorun, kaydettikleri başarılarını dile getirebilecek bir yayın gerekiyordu. Büyük güçlükler

sonucu Priştine Radyosu program şemasına GENÇLİK YAYINI yerleştirildi. Sohbetli –

müzikli canlı yayın. Bu program Gençlerin müziğe daha fazla önem vermeleri konusunda

önemli rol oynamıştır. Soz konusu program gençlerimizin Yugoslav Gençlik festivallerine

katılmalarında önemli rol oynamıştır.

1974 yılı, Radyoculuk alanında yeni tür yayınların hazırlanması ihtiyacını gidermek

amacıyla Radyo Şemasına İkinci kanal çerçevesinde Türkçe yayınların hazırlanmasına

geçildi. Dinleyicilerin çoğunluğu gençlerdi. Sohbetli, mizahlı, müzikli yayınlar. Nitekim

politik, kültür, eğitim yayınları da mevcuttu. Bu yayınlar interaktif olarak dinleyicilerle canlı

gerçekleşiyordu. Dinleyicilere servis enformasyonları sunmakla beraber, kısa haberleri açık

stüdyo, diskoteğimizden, istekler-selamlar gibi yayınların hazırlanmasıyla dinleyicilerimizle

iç içe olmaya başarmış ve Türkçe Radyoculuk alanında yeni tür yayınlara geçilmiştir.

Dinleyici sayısı oldukça kabarıktı.

1980–1990 yılları Türkçe programının gelişmesinde en önemli yıllar olarak tarihe

geçmiştir. Bu zaman diliminde, yıllar yılı savaştığımız, zamanın yöneticileri tarafından

anlayış gösterilmeyen, Türkçe blok programlarina geçildi. Dinleyicilerimiz, artık bir

müzik isteğini dinleyebilmesi için 60 dakikalık bir zamanın geçmesini beklemiyorlardı.

İlkin, iki, sonraları üç, daha geç, beş, altı ve yedi saat programa sahip olduk.Yedi saatlik

program 1999 yılının Mart günlerine kadar sürdü. 80’li yıllarda Üsküp Radyosu ile Priştine

radyosu arasında program köprüsü kuruldu. Kosova’da ve Üsküp’te meydana gelen olaylar

konusunda canlı program gerçekleşiyordu. Bu dönemde Prizren’li tiyatrocular sayesinde

Tiyatroculuğun her dalından uzun dram programları, yılbaşı yayınları, mizah dolusu yayınlar

hazırlanmıştır. Nafiz Gürcuali, Ethem Kazaz, Agim Rıfat, Raif Buş, Bekir Hocalar, Mehmet

Bütüç ve onları başarıyle temsil eden genç arkadaşları gerçekten çok başarılı tiyatro oyunları

gerçekleştirdiler.Yazarlarımız Nüsret Dişo, Hasan Mercan, İskender Muzbeg, Zeynel Beksaç,

Secaettin Koka, Ethem ve Osman Baymak, Altay Suroy, Makedonya’dan Avni ve Suat

Engüllü kardeşler Üsküp’te çıkan Birlik gazetesi baş yazarı Drita Karahasan ve her şeyden

önce Tan gazetemizde çalışan arkadaşlarımız, meslektaşlarımız Bedri Selim, Süleyman

Brina, Nevzat Hüdaverdi, İbrahim Arslan, Bayram İbrahim Rugovalı, Reşit Haneden, Alahettin

M.İsmail, Saffet Prekiç, Müberra Tuna ve..ve. Priştine TV sinde çalışan arkadaşlarımız

özellikle Şakir Maksut, İlhami Kamil, Hayrettin Gaş, Elma Aksoy, Turan Kasap… Gilandan

Celal Mustafa, Mitroviça’dan Zümrüt Pantina, Mamuşa’dan Suphi Mazrek ve sayamadığım

daha nice değerli arkadaş.

Bizler sadece ve sadece halkımız için çalışıyor ve dinleyicilerimiz de programlarımıza

yazılı ve telefon ile katılarak gerekli desteklerini gösteriyorlardı. Bu da zaten yayınlarımızın

içeriğini zenginleştirmiştir. Yaşadığımız toplumun, özellikle Türklerin başarı ve karşılaştıkları

sorunlar yayınlarımızın ana konusu olmuştur. Anlaşılan hiçbir şeye, hiçbir konuya seyirci

kalınmamıştır. Türk varlığı dile getirilmekle birlikte halkımızın düşüncelerini hiç çekinmeden

özgürce ifade etmiştir. Çalismalarımız 26 Mart 1999 günü merhum Cevahir Haydar mikrofon

karşısına çıkana ve “Değerli dinleyenlerimiz yayınlarımıza kısa bir ara vermek zorundayız”

diyene kadar devam etmiştir. Bu aranın kısa süreceği umutlarıyla yeniden görüşmek

umutlarıyla şeklindeki cümle ile Priştine Radyosundaki Türkçe program sona ermiştir.

Yenisine bir aradan sonra bu kere Kosova Radyosunda eski – yeni arkadaşlar devam ettiler…

 

Yukarıda bahsedilen tarihlerde Radyomuz, Televizyonumuzla birlikte Türkiye Radyo

Televizyon Kurumu arasındaki ilişki ve işbirliği konusuna özel önem vermiştir. İlk ilişkiler

daha 1976 yılında gerçekleşmiştir. Yugoslavya ve Türkiye Radyo TV Kurumları söz konusu

yılda başta, iki genel müdür İsmail Bayra ile Karataş ilk işbirliği protokolünü imzalamıştır. Bu

değerli evrakın imzalanması şahitleri tabii ki Yugoslavya Radyo TV’ si adına Şakir Maksut ve

Muhammed Ustaibo idi. Bu yıldan sonra Türkiye’den kabarık sayıda program alınmıştır. Bu

sayede arşivlerimiz inanılmaz derecede zenginleşmiştir. Bundan sonra, heyetler arasındaki

ziyaret ilişkileri zenginleşmiştir. Türkiye Radyo Televizyonu yetkilileri özellikle radyo ve

televizyon haftalarına konuk olup, bizlere desteklerini sunmuşlardır.

Sözlü yayınlarımız yanı sıra Priştine Radyosu programlarının daha değerli başarılara ulaşması

konusunda Orkestramıza da özel, çok önemli bir paragraf ayırmak zorundayım. 1951 yılında

kurulan ilk orkestra, Merhum udi Rasim Tsuri Salih başta olmak üzere, keza merhumlar

Bayram Kırveş ile Âdem Masula’dan üç kişilik bir orkestradan ibaretti. Kısa süre içinde

orkestraya klarnet Şükrü Bey ile Mümin Durmuş katılıyorlar. Bu değerli şahsiyetler yeni

kurulan “Yeni Hayat” Türk Kültür Güzel Sanatlar derneğinde de çalışmalarını sürdürmekle

yeni müzisyen arkadaşların yetişmesini sağladılar. Artık Türkçe de saz ve sözle Radyo

aracılığıyla dile getirilmeye başlanmıştı. Üstadımız Rasim Salih’in yönetmenliğinde

orkestramıza yeni profesyoneller dâhil edilmiştir. Klarnet Süleyman Suşitza, kanuni

Ramadan İlyaz ve ritım Emin Mecihan (değerli dostum spiker olarak o muhteşem sesiyle

programlarımıza özel katkılarını sunmuştur). 1979-1986 yıllarında orkestra yeni üyeleriyle

iyice zenginleşmiştir. Gostivar’dan Ziyadin Bekir, Ohri’den Zekai Sadık, Priştine’den İlir

Bırvenik, Mitroviça’dan Sunay Saraç, Priştine’den Agim Godantsa, Adnan Mecihan ve

İlhami Vehap orkestra üyeleri olmakla her çeşit müzik türüne önem verililmiştir. Artık Rasim

Salih, Aluş Nuş (radyoda yüzlerce türkü – şarkı kaydetmistir) Şemsi Mecihan, Hüseyin Kazaz

(Yugoslavya Gençler Müzik Festivalinde bestesi ve şarkısıyla üçüncülüğe sahip olmuştur)

Reşit İsmet, Emin Mecihan, Meseret Morina Yakupoviç, İlir Bırvenik onlarca beste ve

müzik yaratıcılığıyla burada yaşayan Türk kültürüne özel payını sunmaya başarmışlardır.

Bu kişiler “Gerçek” Kültür Güzel Sanatlar ve “Doğru Yol “ derneklerinde de müziğin popüler

olmasını sağlamışlardır.

Vuçıtırn’dan Faruk Sungur, Bahtiyar Abdurrahman Ahmet Müezzin, Priştine’den Gani Sadık, Selahettin Cümşit, Hüdaverdi kardeşler, Arif Bozacı, Prizren’den İzzet Kiser, Nazim Bleta, Abdülhadi Şkodra, Başkim Çabrat, Nevzat Şundo, Eşref Ceylan, Jılta kardeşler, Raif Vırmiça ve sayısı çok kabarık olan büyük bir liste (adlarını anımsayamadıklarım kusuruma bakmasın) 50’ den fazla kişi Radyomuzda şarkı söylemekle kültürümüzün, müziğimizin ne kadar zengin olduğunu göstermişlerdir.

Değerli arkadaşlar, Priştine Radyosu’nun geçen dönemdeki faaliyetlerinden bilgi vermeye

başardıysam (amacım oydu – yorum yapılması gerekirse başka çeşit de yapılabilir) ne mutlu

bana, bizlere.

Ne demişler YİĞİDİ ÖLDÜR AMA HAKKINI YEME…

Muhammed Ustaibo

25.06.2021

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

VİZYON VARDI DA MI ÖNGÖREMEDİK?

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
jojobetCasibom GirişJojobet Giriş YapcasibomMeritking Girişholiganbet girişbaywincasibom güncelcasibom girişdeneme bonusuCASİBOM GÜNCELcasibom girişcasibom