2011 Mehmet Akif Yılı dolayısı ile Türkçe’nin 9. Uluslararası Türkçe Şiir Şöleni Prizren’de yapılmıştı. Suzi Çelebi adına verilen Büyük ödülün sahibi olan Makedonyalı şair Fahri Kaya Balkanlarda Türkçe yazmanın önemine vurgu yapmıştı. Kaya, burada Anadolu Türkçesiyle şiirlerin yazıldığını, burada yazılan şiirin de Anadolu’nun sesi olduğunu, dolayısıyla Türk edebiyatının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtmişti…
Yıllar önce bir yazımda dediğim gibi: ”Biz, unutulacak, unutturulacak ulusun mensupları değiliz. Soluğu, içtenliği, insancıl ışığı sonsuz yarınlara hergün daha bir kutsal ışıldayan Mevlânâ, Yunus gibilerinin mirasçılarıyız. Bizler ki hoşgörü ve sevgiyi nice yüzyıllardır uçurum ve insafsız sellere karşı koruyup bu günlere getirenleriz. Bizler ki türküyü türkü, ağıtı ağıt bilen, güzellik ve iyilik uğruna ödün vermeden koşturup nöbete duranlarız.
Gene bir şiirimde dediğim gibi: Rumeli içimizde yangın oldu hep/ Yüzyıllık yalnızlığı sineye çektik ama/ Rumeli’ye elveda demedik/ Güneş bizi burada tanır diye diyerekten/ Ve her adımda Osmanlı izi var diyerekten/ Rumeli’ye elveda demedik/ …Yürekler dağlansa da ayrılıklardan/ Buruk olsa da sevincimiz, toyumuz/Uzak kalsa da canımız cananımız/Yumak olsa da tüm özlemlerimiz/Rumeli’ye elveda demedik biz…
Evet, bir avuçtuk ama, kimliğimize yürekçe bağlıydık. Anadilimize olan sevdamız dağ gibi büyüktü, koskoca bir sevdaydı o sevda!
Bazan şair, bazan yazar gazeteci, kimi öğretmen, kimi aydın, kimi sanatçı, kimi işçiydik..Ama hep anadilimizin tarlasında ırgattık…
İstanbul’dan üzücü haber geldi. Fahri Kaya’yı (23 Mart 2020 Pazartesi) kaybettik. Demek ki 90’lık çınarımız da devrildi! Balkanlardaki Türk Edebiyatı şemsiyesinden yoksun kaldı…
Öyle durumlar var ki, ne yapacağınızı, ne diyeceğinizi bilemezsiniz. Hele çok sevip saydığınız birinin ölümüyle karşı karşıya gelirseniz, durum daha da vahim oluyor. Fahri Abi’mizin vefat haberi ardından da öyle oldum. Çünkü o ikinci dünya savaşı sonrası bu topraklardaki Türk edebiyatının çok önemli klasiklerindendi. Bütün ailesi göç etmesine karşın, Rumeli’ye elveda demiyenlerdendi…
Balkanlardaki Türk Edebiyatı şemsiyesinden yoksun kaldı
Ömrünü bu halka, yarınlara güzellikler vermek için harcayan, onların çok yönlü dünyalarını rengârenk kılmak için çırpınan, bu gök kubbede hoş bir seda bırakmak için güne merhaba ve kendi deyimiyle ‘Bu topraklarda varlığımızı ıspat etmek için yazıyorum’ diyen Fahri Kaya da bu dünyadan göçtü.
Fahri Kaya, Makedonya, Kosova ve genelde Balkanlarda 70 yılı aşkın bir dönemdir Türklüğün, Türkçe’nin, Türk kültürü ve sanatının nöbetine durmuş, yürekli bir şekilde bu topraklarda kimliğimizin onurlu ve yüzü ak yaşatılması için öncelikle insancıl ve evrensel değerlere sadık kalarak büyük bir aydın olarak ayakta alkışlanacak çalışmalara imza attı.
13 Haziran 2010 tarihinde Prizren’de Türkçem Dergisi Yılın Ödülünü alan Fahri Kaya, diğerleri arasında şunların altını çizmişti: “Ben edebiyatçı kişiliğimi her şeyden daha çok sevdim…1912’den sonra hangi zamanda olursa olsun, kimler bu zemine geldiyse, hep biz Türkleri itmeye çalıştılar. Halbuki atalarımız buralara geldiğinde uygarlık ve medeniyeti getirdiler. Hiç kimsenin dinine, milli kimliğine, örf ve adetlerine, diline dokunmadı…Özel bir kimliğimiz var; Rumeli Türkleriyiz! Özel bir savaşım biçimlerimiz var; Yaşamak veya ölmek savaşımımız. Biz bu savaşı iyi yürütüyoruz. Ayaktayız, varız!”
70. yaş ve 50. sanat yılı nedeniyle 26 Aralık 2000 tarihli Üsküp’te yayınlanan “Birlik” gazetesi için gazeteci Melahat Ali’nin sorularını yanıtlayan Kaya, diğerleri arasında şöyle der: “…Ben, doğum yerlerinde ölemeyen insanların yazarıyım. ..Bizim kuşak yazarlar aydınlanma döneminin yazarlarıyız. Edebiyata sıfırdan başladık…Yazarlar özgeçmişlerini yazmadan kaçamaz…Balkanlarda Türkçe yazmak mücadele etmek demek…Siz bu topraklarda , kurttan kuştan, havadan sudan çok, insanlarınızın kaderiyle haşır neşir olmak zorundasınız. Halkınızın alınyazısından uzak kalamazsınız. Bundan uzak kalırsanız kendinize bile ihanet etmiş olursunuz…İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu topraklarda yaratılan Çağdaş Türk Edebiyatı’nın temellerini atanlardan biri olduğum için mutluyum…” Ayrıca, özdeş röportajda Kaya kendi kuşağının yaptıklarına da özetle şöyle bir açıklık getirmişti:
“…Bizim kuşak, yazı alanında birçok şeylerle uğraşmak zorundaydı. Zorundaydı diyorum, çünkü birçok şeyleri “işte görünelim” ya da zevkten yapmadık. Gazetecilikten yola çıktık. İlk edebi ürünleri yarattık. İlk çevirileri, ilk antolojileri, ilk okuma kitaplarını yaptık. Kültür topluluklarımızı, sanat ve edebiyat dergilerimizi kurduk, bunların etkinliklerini yürüttük, ya da etkin olmaları için uğraştık. Yazınımızı, kültürümüzü tanıtmaya çalıştık…Sadece birinde, örneğin kendimi gazetecilik ya da edebiyata bağlayabilseydim, kuşkusuz daha başarılı olabilirdim…”
Evet, İkinci Dünya Savaşı sonrası yeni edebiyatın dallanıp budaklaşmasında çok önemli rolü olan bu koca çınarın yeşeren dalları biz Kosovalı yazar şair, eğitim ve kültür adamlarımıza uzanmış, katkısı, hakkı hepimize çok büyük olduğu yadsınılmaz bir gerçektir.
22 yıldır ara vermeden yayın hayatını sürdüren Türkçem Dergisi’nin Kosova’da özellikle Türkçe eğitim gören öğrencilerin ve genelde her yaştaki okurların vazgeçilmez dergisi konumunda olduğu gerçeğiyle gururlanıyorsak ve bu bizlerin doğru yolda adımladığımızı kanıtlıyorsa, bu hizmeti bundan böyle de en iyi bir şekilde ve daha büyük bir sorumluluk duygusuyla devam etmemiz gerektiğinin bilincindeysek, bunun böyle olmasında Fahri Kaya ve kuşağının gölgesi kaçınılmazdır.
Şartlar zor olsa da, bizler Balkanlarda bu Türkçe sevdamızı yarınlara taşımakta kararlıyız. Bu yöndeki direnci, çabayı, bir sözle anadilimize olan düşkünlüğümüzü sonsuza dek sürdüreceğiz.
Biz bu bayrağı, cesareti Necati’lerden, Fahri’lerden ve daha nicelerinden aldık.
Yaşanan zaman dilimine sağır kalmayan halkının, insanlığın emrinde olan bir aydındı, bir yiğitti.
Türkçem Dergisi olarak Fahri Kaya’nın 80’ninci yaş günü nedeniyle Prizren “Doğru Yol” TKSD-nde düzenlenen törende kendisine Türkçem Dergisi Yılın Ödülü’nü takdim etmiştik.
Gene 20.11.2015 tarihinde Doğru Yol TKSD-nde Makedonya’da ve Balkanlar’da Türk varlığı ve Türkçe’nin yaşatılmasına 65 yıl hizmet eden 85 yaşındaki Fahri Kaya’ya Prizren’de Türkçem Dergisi tarafından “Fahri Kaya’ya Saygı Gecesi” etkinliğini düzenlenlemiştik. Kaya, Prizren’de böyle bir törenin yapılmasının rastlantı olmadığını dile getirmiş, tüm bu yıllar süresince sadece Makedonya değil Kosova ve Balkanlar için de yazdığına vurgu yaparak, sınırlar araya girse de birbirimizden kopmamamızın en iyi örneğini düzenlenen bu gecenin de ispatladığını belirtmişti. Balkanlarda Türk kültürü ve edebiyatının öncüsü Makedonya ve Kosova Türkleri olduğuna işaret eden Fahri Kaya, Türkiye’nin buralara desteğinin büyük olduğunu ifade edip “her şeyi Türkiye’den beklememeliyiz, aramızda daha iyi örgütlenmemiz lazım” şeklinde ifadeler kullanmıştı…
Türkçem Dergisi Yılın Ödülü’nü Fahri Kaya’ya takdim eden Türkiye Cumhuriyeti Priştine Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, “65 yıl bir hizmet dile kolay. Türk diline, Türk toplumuna, ülkenin kalkınmasına, gençlerin aydınlanmasına verdiğiniz hizmetler için ne kadar şükranlarımızı sunsak azdır. Nice güzel yıllara…” şeklinde ifadelerde bulunmuştu.
Öte yandan Türkçem Dergisi Teşekkür Belgesi’ni takdim eden Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar, Osmanlının çekilişinden bu yana buralarda Türkçe’nin ve Türk kimliğinin yaşatılmasında mücadele verenlerin daima olduğunu belirtirken, Fahri Kaya’nın da bu mücadelenin başını çekenlerden biri olduğunun altını çizmişti.
Geceye katılan ve Yeni Balkan Yayınları çerçevesinde yayınlanan “Fahri Kaya- Hayatı Sanatı ve Eserleri” kitabın yazarı Doç. Dr. Zeki Gürel, Fahri Kayan’ın edebiyatçı, yayıncı, sivil toplum çalışanı ve devlet adamı olarak Türkçe mücadelesi yanı sıra tercümeleriyle Türkçe edebiyatın bura topraklarda tanıtılmasına da katkı sunduğunu belirtmişti. Fahri Kaya’nın bu coğrafyanın hafızası olduğunun altını çizen Gürel, Fahri Kaya ve onun gibilerin sansürsüz anılarını yazarak gelecek nesillere miras bırakmaları gereğine işaret etmişti.
Prof.Dr. Mustafa İsen’e göre, Fahri Kaya, bölgede Türkçe’yi en güzel kullanan yazarlardan biriydi…
Dostum Rıdvan Canım da Fahri Kaya’yla ilgili bir fırsatta şu görüşlerini paylaşmıştı:
“Biz Anadolu’da, Türkiye’de yaşayan Türkler onu bir Rumeli çocuğu olarak tanıdık ve bildik hep.. Türk’ün ses bayrağını serhad boylarında göndere çeken, nöbetini tutan bir gönül eri bildik onu.. Öğretmen oğlu öğretmen bildik.. Bir insan öğretmen doğar, sonradan öğretmen olmazmış onu anladık Fahri Kaya ile.. Makedonya dağlarında bir yürek savaşçısı olarak tanıdık onu.. Bir insan bir kez öğretmen olmayagörsün, O artık bir ömür boyu öğretmendir onu anladık.. Fahri Kaya, öğretmen miydi? Gazeteci miydi? Dergi yazarı ve yönetmeni miydi? Bir idealist şair ve yazar mıydı? Siyaset adamı mıydı? Hepsiydi ve daha fazlasıydı, onu öylece bildik.. Bu bereketli ömre bunca güzellikleri nasıl sığdırmıştı onu hiç anlamadık, anlayamadık.. “
Sözlerime şimdilik son verirken, diyorum ki, iyi ki edebiyata esin kapmamda katkınız oldu Fahri Abi. İyi ki Balkanlarda, Rumeli’de Türkçe düşünmenin, Türkçe yazmanın, Türkçe’ye gönül vermenin aynı zaman dilimini paylaşmışız seninle.
Senin ve kuşağının bu topraklarda Türk kültürüne vermiş olduğunuz katkılarınızı hiçbir zaman unutmayacağız.
Nur içinde yat. Ruhun şad olsun Fahri Abi!
Prizren, 25 Mart 2020
Zeynel Beksaç
KOSOVA’DA TENCERE KAPAKLI PROTESTO…
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI
HIRVATİSTAN SAĞLIK BAKANI BEROS YOLSUZLUK ŞÜPHESİYLE GÖREVDEN ALINDI