Birçoğumuz “boşver” kelimesini çok severiz. Bu kelimeyi de sık sık kullanmaktan ziyade, bolca hatta çokça telaffüz ederiz desem yeridir.
Boşvermişlik kavramı da kişiye ve durumlara göre değişir. Boşvermişliklerin önemi kişiye göre değişir. Sonuçta boşvermek bir düşünce tarzıdır. Ve bu tarz , yaşam tarzıyla çoğu zaman çelişir.
Zaman zaman bellli durumlarda, “aman boşver. Ne olacaksa olsun” demeye getiriyor insan. Bu bazen kaçınılmaz oluyor.
Burada bu sözün pozitif etkisi olabilir. İnsanın üzerindeki baskıyı, ağır yükü hafifletir, aşırı duyguların getirdiği sarsıntıyı atmaya yardımcı olur, başka bir deyişle belirli bir rahatlamanın en kısa yoludur.
Duygularla, zorluklarla boğuşmaktan kaçmanın en az acı verici yöntemidir boşvermişlikler… Tüm yanılgılar işte tamda bu sözün içeriğinde yer alır.
Bazılarımız, bu nedenle de boşvermenin güzel bir düşünce tarzı olduğunu düşünür.
Bazılırımız ise, boşvermenin görmezden gelmek, bazı insanlar yokmuş gibi, bazı olaylar hiç yaşanmamış gibi davranmak olduğunu savunur, bazılarımız ise kendimizi kandırdığımızı düşünürüz…
Dikkate almamak, üzerinde durmamak, üzülmemek, sıkılmamak, aldırmamak gibi anlamları ifade eden uyarma sözüdür halbuki “boşvermek” sözü…
Önemsiz görünse de bu düşünce tarzı, bazı durumlarda çok tehlikeli olabilecek bir düşünce biçimidir.
Sorumluluk almak, yükümlükler üstlenmek konusunda boşver dersek, işte burada büyük bir hata yapmış oluruz.
Oysa nüfus sayımı gibi bir husus varsa, boşver gitsin, sen rahatına bak diyebilir miyiz? Kesinlikle hayır.
Yaklaşan nüfus sayımı ile ilgili “boşver gitsin” moduna asla girmemeliyiz. Kosova’da Türk halkı için o kadar önemli bir konudur ki, boşvermişlik boşluğuna düşmemize katiyen gelmez.
Nüfus sayımı bu kısa vadede dönüm noktası olabilir. Ama dikkat, boşvermişlikler de dönüm noktamız olabilir.
Nüfus sayımına sıradan bir gelişme imiş gibi bakmak, tek sözle sorumluluktan kaçmaktır. Milli bir yükümlüğü üstlenmeye sırt çevirmektir. Görmezden gelmeyi tercih etmektir. Yapılması gerekeni önemsememektir.
Nüfus sayımı imiş falan boşvermişliğe sarılmak, hayati bir konuya sıradanlık kazandırmış olmak demektir. Bu da büyük bir hata olur.
Bu nedenle kimliğimiz ile ilgili ulusal bilinç ve duygularımızı köretmeyi istemiyorsak, 25 gün sonra başlayacak nüfus sayımında kim olduğumzu ifade etmek için kararlı olmalıyız, bize yakışır davranış sergilemeliyiz. Sonradan yaşanacak keşkelerden duyacağımız pişmanlığın hiçbir faydası olmayacaktır.
Ercan Kasap
10.03.2024
BEN KİMİM?
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI