Düşünmek, planlamak ve hedef belirlemek insanların gerçekleştirdiği eylemler olduğu kadar, toplumlarında bu tür eylemleri gerçekleştirmesi çok doğal ve gereklidir. Çünkü toplumların da hayatta kalma, hayata tutunma ve var olma ihtiyaçları vardır. İnsan, nasıl kendisini geliştirmeye yönelik mücadele veriyorsa, toplumlar da aynı mücadeleyi verme gereksinimi duymaktadırlar.
* * *
Toplumlarda insanlar gibi sürekli kendisini değiştiren ve geliştiren kişiliğe sahiptir. Zamanın ve hayatın koşullarını iyi okuyabilen toplumlar (bireyler) daima güçlü, istikrarlı ve iktidar sahibidir. Düşünen ve düşüncesini gerçekleştirmeye yönelik kendisine hedef koyan ve bu hedefe ulaşmak için belirli bir plan yapan bireyler veya toplumlar, daima istikrar sahibidir ve güçlüdür. Hatta bağımsızdır! Kendi iradesine sahiptir! Bundan dolayı da toplumsal (toplumlar arasındaki) ilişkilerde çok daha etkili ve başarılıdırlar.
* * *
İnsanın düşünmesi çok doğal iken, toplumun düşünmesi mümkün müdür? Veya toplumlar düşünebilir mi?
Bir bireyin hedef belirlemesi ve kendisine bir vizyon çizmesi çok normal iken, toplumların hedef belirlemesi veya vizyon çizmesi mümkün müdür?
İnsanın kendi hayatı ve yaşamı ile ilgili planlar kurması çok doğal iken, toplumların bu tür planlar kurması mümkün müdür?
İnsan bir birey olarak tek başına hareket etme özgürlüğüne sahip iken, toplum nasıl ve kimlerle birlikte hareket etme özgürlüğüne sahiptir? Bu hareketlenme nasıl sağlanır?
* * *
Her toplumun kendi içinde farklı düşüncelere ve fikirlere sahip, nitelikli ve çeşitli zümrelere mensup bireyleri ve yöneticileri bulunmaktadır. Bu durum, bazen çok olumlu sonuçları doğurabileceği gibi, bazen de olumsuz ve istenmeyen sonuçlara da gebe olabilir. Lakin, çeşitli fikirlere ve görüşlere sahip, nitelikli bireylerin bir arada olması büyük bir zenginliktir, hatta paylaşılamaz bir değerdir. Toplumlar, hayatta kalma ve kendini geliştirme mücadelesini verirken, bu değerlere sahip çıkması kaçınılmazdır.
* * *
Düşünen ve fikir sahibi bireyler, genelde toplumun idaresinde ve yönetiminde yer alan, belirli bir siyasi iradeye veya ideolojiye sahip kişilerdir. Bu kişiler sürekli toplumsal ve sosyal olaylar ile siyasi faaliyetlerde rol üstlenen ve sorumluluk alan toplumun gönüllü temsilcileri statüsündedir. Farklı dönemlerde çeşitli sıfat ve makamlarda görev alarak ve temsil ederek, toplumun ihtiyaçlarının ve taleplerinin karşılanması, haklarının aranması ve kuralların uygulanmasını sağlanmak, özellikle de toplumun gelişmesi konusunda gerekli çalışmaları yürütmekle sorumludurlar. İlgili kurum ve makamlarla ilişkiler kurarak, toplumun var olan sorun ve problemlerinin çözüme kavuşturulması, toplumsal birlikteliğin sağlanması ve bireylerin refah içerisinde yaşaması için gerekli faaliyetleri yürütürler. İster sivil toplum içerisinde, ister siyasi çerçevede bu çalışmaları yürütmekle sorumludurlar.
* * *
Toplum, kendi içerisinden yetiştirdiği ve seçtiği temsilciler ile düşünmeye başlar. Temsilcilerin gerçekleştirdiği eylemler ve faaliyetler ise, toplumun nereye gitmeyi hedeflediğini ve neyi planladığını göstermektedir. Temsilcilerin istikrarlı çalışmaları ve faaliyetleri düzenli bir şekilde gerçekleştiği takdirde, hedefe ulaşılması çok daha kolay olacaktır. Aksi halde, hedefe ulaşma konusunda bir duraksama veya yanlış yol alma yada gerileme gibi sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bazen yada bazı dönemlerde, temsilcilerin kendi kişisel düşünceleri, toplumun çıkarları (hedefleri) ve menfaatleri ile örtüşmeyebilir yada ters gelebilir. Bu tür durumlarda olması gereken, toplum olarak, derhal bir öz değerlendirmeye gidilmesi, geniş bir taban ile istişare edilmesi, toplumsal birlikteliğin vazgeçilmez olgusunun hatırlanması ve en önemlisi bu yolda bir mola verip ‘düşünmek’ ve tekrar harekete geçmektir. Çünkü önemli olan, toplumun amaçlarına ve hedefe ulaşmasıdır.
* * *
Hedefe ulaşmak için de kaliteli ve nitelikli insan kaynağına ihtiyaç vardır. Bu kaynak, halkın refah ve huzuru başta olmak üzere, sosyo-ekonomik gelişmeler, toplumsal dayanışma olgusu, temsiliyet, yardımlaşma ve sosyalleşme ilişkileri açısından çok önemlidir. Çünkü, sivil toplum hareketleri, toplumun aydın ve önder kesimi, medya ve siyasi kuruluş temsilcileri ve diğer kesimler, birbirleri ile sürekli hareket içinde olmalıdır. Toplumu doğrudan ilgilendiren önemli süreçlerde özellikle siyasi seçimler, nüfus sayımları, ülkedeki gelişmeler veya krizler yada devlet adına alınacak önemli ve ciddi kararlarda, toplumun hedefine ulaşması için insan kaynağının büyük etkisi vardır.
Aksi bir durumda; toplum kendi iradesini kaybedebilir, başka toplumların etkisi altına girebilir ve kendi menfaatlerini koruyamayacak hale gelebilir!
Bu yüzden de, artık toplumumuzun bir hedefi olmalıdır! Bu hedef doğrultusunda oturup düşünmemiz, hedef doğrultusunda da harekete geçmemiz gerekmektedir. Bu kudret ve beceri, bizim toplumumuzun insan kaynağında mevcuttur!
“Herkes bir kere düşünürken; biz, bin kere düşünmemiz lazım”.
Sultan II. Abdülhamid Han’ın çok anlamlı bir yorumu ile yazımı tamamlamayı uygun gördüm…
Ertan Simitçi
HEDEF ERTAN MI, YOKSA GÖZDAĞI VERMEK Mİ?
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI