Ben Beni ……
( “NeDeN , yukarıya İnİyOrUz “ **** öyküler dizisinden )
Sabah güneşi hafif te olsa odama yayılırken gözlerimi açtım bir hafta sonu yaşamak niyetiyle. Perdeyi araladım penceremi açtım , aydınlık gözlerimi açtı , içime mutlu – umut dolu bir gün beklediğini muştularken. Sabah ilaçımı aldım çayı ocağa alıken mırlıdanmaya başladım bilmediğim bir şarkının nağmelerini. Çay demleyecek kahvaaltıyı hazırlayacak ailemle birlikte hiç doyamadığım sofrayı paylaşmak mutluluğunu yaşamak amacıyla. Ocaktan gelen gaz kokusu bile etkileyemedi gözlerimin parıldısı , mutluydum , mutluğumu da alıcak beni başka biryerlere götürmesine izin vermeyeceğim. Bu gün ben beni yaşayacaktım , yaşamaya da kararlıydım. Nasıl yapıcam ben bunu düşünürken bir anda kaşlarım çatı nedense , yoksa ben beni yaşamaya unutmuşmuydum Doğrudur ya unutmuş olabilirim , birilerini kırmayayım , aman birileri alınmasın diye , genel sosyal kuraları uygulayarak unutmuşmuyum ben beni yaşamaya. Hadi be sende sanki tek bir sen kurallar çerçevesinde yaşıyorsun derken kendi kendime boş ver yine mi suratını asarak güne başlıyacan .
Yok ya asmayacam suratımı , istediğim gibi bir gün bile yaşayabilim ben , kimse de buna engel olamaz. Televizionu açmıyacam , netten haberlere göz atmayacam , facebook ( Yüzkitabı -Yüzkarası ) da bakmayacam . Aileme , canlarımın yüzüne bakıcam güzlümseyerek onların da gülümsemelerine neden olacam . Bu sabah yeni bir gün başlayacak gülerek yaşayacağımız bir gün olacak kiraladığım evin terasında sabah çayımızı yudumlarken . Ya olacak ya olacak başka çaresi yok.Ama da kararlıymışım derken banyoda buldum kendimi . Musluktan akan soğuk su yanaklarımı okşarken boynumdan sızıyordu göğsüme doğru yüreğime su serperek . Ayak seslerini duydum canlanıyordu ev biraz sonra kahvaltı yapacaktık hisiyle gözlerim parladı aynada kendi kendime bakarak tıraş olurken .
Çay demlenmeişti hemde nasıl demlenmişti o güzelim çay kokusu sarmıştı evin her köşesini. Önüme o ince bel bardağıyla çay gelince koklarken yudumladım , oh be dünya varmış dedim kendi kendime .
Ardından kahvaltı , gel keyfim gel neler yok sofrada . Beyaz peynir , domates , zeytin , bu sofraya söylenecek laf yoktur. Yeyeceklirin lezetinden midemiz bayram yapıyor. Deyecek bir şey yok , Mutlu huzur dolu aile bu olması gerek bizde bunu yaşadığımız için allahımıza şükrediyor fakir fukaranın sofrasını doldursun duasıyla ayrılıyoruz sofra başından. Sigaramın dumanına bakarken bir fincan türk kahvesini görüyorum dumanın yaratığı şekilerde. Kahvem de geliyor , kahve kokusu bir başkadır hanımızın elinden yapılan . Kokusu bir başkadır , kırk yıllık sevgi saygı var sana sunulan o kahvede. Yudum yudum içecen her yudumunda da hisedecen kahveyi pişirenin güzeliğini sana olan ruhani bağımlılığını . Kolay mı ne demişler : bir acı kahvenın kırk yıllık hatırı var. Var be kardeş var hele hele benım canımın ,sevgimin ,eşimin ,hanımımın yaptığı kahve bir ömür boyu hatıra değer.
Gözlerim duvar saatine kayıyor sabah öğlen arası bir zaman dilimin gösteriyor üzerinde babamın fotografı olan saat.
Birden bire sanki bir şeyler eksik gibi hisediyorum kendimi. TVsiz NETsiz TELsiz bir sabah yaşıyorum. Allah allah ne güzel güneş ışınları ile uyanmışım , çayımı yudumlamış . çocuklarımla kahvaltı yapmışım yine de eksik mi olacak . Ailemle yaşadığım yaşayacağım bir gün eksik mi olur diyorum kendi kendime . Ben beni yaşamaya hazır değilmiyim , illa da TV mi ? Net mi ? TEL mi ? yaşatacak beni eksiksiz derken ayağa kalkıyor mutfakta hanıma yardımcı olayım diyorum. Mutfağa girer girmez mutfakta olan küçük ekranlı TV çalışıyor , tabi ya evdeki kimseye ben bugün ben beni yaşamaya kararımı açıklamaya unutmuşum o mutluluk anlarımda. Hemen TVyi kapatmaya giderken ister istemez haber ulaşıyor kulaklarıma “…… çatışmalar sonucu … şehit ….. …….. “ Elim uzanmıyor kapatma düğmesine , buz kesmiş gibi duruyorum TVnin karşısında , nefes alıp alamadığımın farkında değilken eşimin ağzından çıkan el-fatıha duyuyorum , bende aynısını okuyorum eşlik ederek hanımıma çocuklarımla beraber.
Bu şoku üzerimizden atmadan kızım gözleri dolmuş odaya giriyor , kendisini kucaklıyor sakinleştirmeye çalışıyorum , akşamdan gelen e-postayı uzatıyor okumama , haber gelmiş kızım üniversite gitme hakkını kazanmış , malesef onuncu tercihiyle. Ateşe benzin atmak buna mı derler bilemiyorum , kızımı gözyaşları içinde görünce bu hise kapıldım . Hayırlısı olsun diyor eşim .Katılamıyorum , katılımıyorum , kızımın hakı yenilmiş duygusu sarıvermiş yüreğimin her kasını , kanımın son damlasını , hayırlısı olsun diyemiyorum diyesim gelmiyor.
Temiz havaya ihtiyacım olduğunu hisediyor kendimi terasa atıyorum. Bol bol nefes alarak gözlerim yaşarıyor , sen kalk yetiş yetiştir milletine sahip çık ondan sonra sana …….
Ben beni yaşayamayadım , yaşamak için de “ sizlerden “ mı izin almam gerekecek.
Yok ya , hele bana hiç gerekmeyecek .Ben beni bir gün dahi yaşamayacağım , bir hafta , bir yıl , belki bir ömür yaşayamayacağım Ben yaşayamayacağım ama en azından yaşatacaklar bir gün olsa bu dünyadan göç etiğimde ölmüş TÜRK diyecek milletim bir dakikasına bile üzülerek , ya sizlere bizi biz olarak yaşamamıza izin vermeyenlere ne deyecekler merak etmiyorum bile , adım gibi biliyorum ne deyeceklerini.
Gününü sabahtan öğlene kadar yaşamaya beceremeyen biri olarak sizlerin siz gibi yaşamanız umutlarıyla , hoşça kalın – dostça kalın.
BAKAN YAĞCILAR MATEMATİK KONFERANSI KONUKLARINI KABUL ETTİ
DÜNYA ÇOCUKLARI ANKARA’DA
ARNAVUTLUK’TA 14. ULUSLARARASI CAZ FESTİVALİ BAŞLADI
SIRBİSTAN’DA YENİ HÜKÜMET KURULDU
YUNANİSTAN’IN BAŞKENTİ ATİNA’DA TAKSİCİLER 24 SAATLİK GREVE GİTTİ
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.