Yunanistan’da “Türk” adı bulunan derneklerin kapatılmak istenmesi üzerine Türk azınlığın direnişi ve bunun iki yıl ardından Batı Trakya’da Türkleri hedef alan saldırılarla ilgili Gümülcine’de anma etkinliği düzenlendi.
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulunca (BTTADK) Gümülcine’de bir otelde düzenlenen etkinliğe, Türkiye’nin Gümülcine Konsolosu Neslihan Altay, BTTADK Başkanı ve Gümülcine seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, İskeçe seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete, Dostluk Eşitlik Barış Partisi (DEB) Başkanı Mustafa Aliçavuş, azınlığın çeşitli kesimlerinin temsilcileri ve soydaşlar katıldı.
Otuz yıl önce Yunan yargısının “Yunanistan’da Türk bulunmadığı” gerekçesiyle isimlerinde “Türk” kelimesi bulunan derneklerin kapatılmasına yönelik kararın ardından Batı Trakya Türk azınlığın gerçekleştirdiği toplu direniş etkinlikte anıldı.
Etkinlikte ayrıca, bu mücadelenin yanı sıra toplu direnişin ikinci yıl dönümü 29 Ocak 1990’da fanatik Yunan gruplarca Gümülcine ve İskeçe’de Türklere karşı yapılan toplu saldırılarla ilgili resim sergisi ve sinevizyon gösterisi düzenlendi.
BTTADK Başkanı Şerif, burada yaptığı konuşmada, “29 Ocak direnişinin, Türk azınlığın yasal hak arama mücadelesindeki kararlılığının güçlü bir ifadesi olduğunu ve Atina’ya güçlü bir mesaj oluşturduğunu” belirterek, direnişten sonraki dönemde azınlığa uygulanan politikalarda belirli bir yumuşama yaşandığını belirtti.
Batı Trakya’da 1988 öncesinde Atina hükümetlerince Türk azınlığa karşı ağır baskı ve ayrımlar uygulandığını anlatan Şerif, şunları söyledi:
“1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonraki dönemde Batı Trakya’da adeta bir getto dönemi başlatıldı. Bugün, gençlerimizin akıllarının almayacağı şekilde zor günler geçirdik. Azınlık mensuplarına inşaat izni verilmiyordu. Damdaki akan kiremitleri bile aktarmaya izin yoktu. Polis, Türk esnafa ve köylülerimize sudan bahanelerle keyfi ve haksız cezalar veriyordu.”
Şerif, Türk azınlığın bu baskılara karşı 29 Ocak 1988’de toplu bir direniş gösterdiğini anlatarak, direnişin Atina hükümetine güçlü bir mesaj oluşturduğunu kaydetti.
Bu mücadelenin ardından Atina’nın politikalarının değiştiğine dikkati çeken Şerif, “Vatandaşlık haklarını iade etmek mecburiyetinde kaldılar.” diye konuştu.
Öte yandan Şerif, Türk Azınlıkla ilgili vatandaşlık haklarında belirli bir iyileşme olmasına rağmen, anlaşmalarla belirlenmiş ancak yıllar öncesinde gasp edilen Azınlık Hakları’nın ise hala iade edilmediğini söyledi.
Batı Trakya’da çeşitli bahanelerle bazı azınlık okullarının kapatıldığını ve müftülerin yetkilerinin kısıtlanmak istendiğini vurgulayan Şerif, “Vatandaşlık haklarını verdiler ancak, bundan sonraki dönemde Lozan’da bizlere tanınan haklar sürekli elimizden alındı. Alınmaya da devam ediyor. Bu nedenle birlik ve beraberlik halinde mücadeleye devam etmek zorundayız.” çağrısında bulundu.
Türk kuruluşlarınca yayımlanan bildirilerde ise, Batı Trakya’da azınlık karşıtı politikaların halen sürdüğü, temel İnsan Hakları ihlal edildiği belirtildi.
Avrupa ülkelerinin ise buna karşı sessiz ve tepkisiz kaldığı belirtilen bildiride, bu durumun Batı Trakya Türk toplumunca insanlık ve barış adına endişe ile karşılandığı vurgulandı.
– Toplu direniş
Batı Trakya’da isimlerinde Türk kelimesi bulunan derneklerin Yunanistan’da Türk bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararıyla kapatılmak istenmesi üzerine Türk azınlık, Gümülcine’de 29 Ocak 1988’de toplu direniş olarak adlandırılan büyük bir yürüyüş gerçekleştirmişti.
Bu tepkilerin ikinci yıl dönümü olan 29 Ocak 1990’da ise fanatik Yunan gruplarca Gümülcine ve İskeçe’de Türklere karşı toplu saldırılar düzenlenmişti.
Yunan polisinin müsamahasıyla iki gün süren saldırılarda, Türklere ait 500’ün üzerinde dükkan ve iş yeri tahrip edilerek yağmalanmış, aralarında merhum İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga ile dönemin bağımsız milletvekili Ahmet Faikoğlu’nun da bulunduğu çok sayıda Türk darbedilmişti.
TIP MASKESİ SATIŞLARINDA PATLAMA
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI