29 Ekim 2024 Salı
Kosovada yaşayan Türk toplumunun ne kadar suskun, terbiyeli, edepli, kültürlü, hoşgörülü, çaloşkan, sorun çıkarmayan, herzaman kültürüyle örnek alınan, dostunuda düşmanınıda güler yüzle kardeşim diyebilen Kosova Türkleriyiz. Bizler her zaman her olayı sessizce ve sakin haletmeye çalışan, gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı birilerine dile getirsekte olay çıkmadan çözmeye yönelen kişileriz. Ne mutlu bize. Dışarıdan bakıldığında Kosova Türklerinin hiçbir sorunu yoktur, her şey yolundadır denilmektedir. Her vatandaşımız başım ağırmasın, olaylara bulaşmayayım, kimse duymasın, mevkim elden gitmesin derken evimizde sessizce oturup ancak aile bireylerimizle yorum yapabilmekteyiz. Ne kadar ilginçtir ki, yaşadığımız olaylarda her ne kadar yaramız kanasada arkamızda koca devlet Türkiye Cumhuriyeti var, bizlere hiçbir şey olmaz diyerek, kanıyan yaramızı tedavi etmekteyiz.
Priştie “Elena Cika” ilkokulunda patlak veren olay ne kadar canımızı yaksada sessizce kapatılıp, okulda hiçbir şey yokmuş gibi ortaya bir tablo çıkmaktadır. Ne kadar suçluyuz farkında değiliz. Peki bu olayı yaratanlar nerede, neye dayanarak ve bu gücü nereden alarak böyle bir olay yaratmaya kalkıştılar, hiç sorduk mu kendimize . Asıl konu bizler hala mı susmak yolunda yürüyeceğiz, yoksa bu olay patlak vermişken bizi acıtan eğitim konularını dile getirip çocuklarımıza iyi bir eğitim sunmak için el ele verip dur mu diyeceğiz.
Eğitim dedim de, nerdeyiz. Bu güne kadar okulda çocuğu olan hangi ana baba o çocuğun kitaplarını kontrol etti. Çocuklarımız arnavut dili dersinde ne okuyor, okuduğu kitap plan proğrama uygun mu, bu kitap arnavut çocuğuna mı yazılmış yoksa türk çocuğuna uygun bir şekilde mi düzelenmistir. Araştırmasını yapıp arnavut dilinin ne şekilde çocuklarımıza öğretildiğini kontroş ettik mi. Biliyorum bakmadık, yapmadık ,umursamadık. Ama bir bakarsak ne dediğimi çok iyi anlayacaksınızdır.
Gelgelelim tarih dersimize.Öğretmenlerimiz, tarihçilerimiz, eğitim uzmanlarımız ve Türk Toplumundan sorumlu yetkililerimiz ve siz okurlarımız. Hepimiz suçluyuz. Okula gider dersimizi yaparız ve olay bitmiştir. Her ne kadar Kosovada yayınlanan tarih kitaplarımız varsa da olmıyanları Türkiye Cumhuriyetinden alıp tarih sorunumuzu çözmekteyiz. Düşünelim bu olmasaydı muhtemelen arnavut öğrencilerin okumuş oldukları kitaplardan öğretmenlerimiz çeviri yapıp derse hazırlanıp hemde o kitaplarda yazılanları görmüş olurdular. İşte , belki o zaman okullarımızda, eğitimimizde bu gibi sorunlarla karşı karşıya gelmezdik. Bugün çocuklarımızın geleceğini veya yüksek eğitimini başka bir ülkede bitirmesi için uğraş vermezdik. Çünkü bu kitaplarla eğitilen nesil bu ülkenin geleceğidir.
Suçumuz büyüktür kardeşlerim, tüm bunlar yaşanırken yine sessizce köşeye çekilip yolumuza devam etmekteyiz. Ne asil bir milletiz. Suçumuzu kabul edip biz KARDEŞİZ deyip, ellimizden gelen yardımı sunuyoruz. Çünkü biz asiliğimizle, dürüstlüğümüzle, kültürümüzle , müslümanlığımızla SEN BENİM KARDEŞİMSİN diyoruz.
(Tarih : 09.11.2010,Priştine)-Kosova Cumhuriyetinde parlamento seçimleri. Kosova telaş içinde herkes seçimin nasıl geçeceğini konuşup tartışıyor. Bir yandan da Türkiye Cumhuriyetinden çifte vatandaş olan hemşerilerimize ellimizden gelen misafirperverliğimizi göstermeye çalışıyoruz.Yanımda gazeteci, işadamı ve dernek başkanı bulunmaktadır. Priştineyi gezerken aralarından biri okumuş olduğu ilkokulunu ziyaret etmek istedi. Hep beraber gittik ve okul müdürü ile görüşmek için odasına girdik. Ellimizde kamera ve fotoğraf makinesi de bulunuyordu. Okul müdürü bizi gülümseyerek kabul edip çay ikram etti. Bizde bu okulda elli – altmış yıl önce nasıl bir eğitim gördüğümüzü anlatıyorduk. O gün de okulda sergi için hazırlıklar yapılıyordu.Okul müdürünün toplantı masasında öğrenciler tarafından hazırlanan afiş, resim ve el işi hazırlıkları bulunuyordu. Birkaç resim seçip fotoğrafı çekelim diye ben ve iş adamı masaya yaklaştık. Afişlerden birinde profesiyonelce çizilmiş bir resim gözümüze çarptı. Osmanlı tarihine dayalı Arnavut askeri Osmanlı askerini kalbinden kılıçla hançerliyor. Elimle işaretledim ve buna bak dedim.Uzunca baktı ve başını öne eğip sohbette devam etti. Bunun üzerine ne mi oldu. Çok ilginç, okul müdürü Türkiye Cumhuriyeti misafirlerinden plaket alıp okul , öğretmen ve öğrencilerine Türkiye ziyareti ve gereken yardım sözü ile ödülendirildi. Şaşkındım, ağlamamak için kendimi zor tutum ama sustum. Belki bu durumdan bana kızacaksınız ama bende sizin kadar suçluyum. Düşündüm , koskoca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları buna göz yumuyorsa ben kime konuşayım, Türkiye ve Kosovada bir arnavut düşmanı ilan edileyim mi. Kesin misafir ve Türkiye yüksek makamlarından Arnavut düşmanı plaketine sahip olurdum. Çünkü devamlı KARDEŞİZ sloganı veriliyordu bizlere. Belki de haklılar, bilmiyorum. O günden bugüne hep düşünüyorum hep bizim KARDEŞLERİMİZ oldular da , biz hiçbir zaman onların KARDEŞLERİ olamadık.
Sonsuz Saygılarımla,
Birsen ŞUFTO