29 Ekim 2024 Salı
DEMOKRASİ’NİN ZAFERİ:15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ
UMUDUMUZ İVANOV....
TRUMP ENDİŞESİ...
Kimliğe Yeniden Sarılmak: Priştine Türk Gençlerinin Gelecek Mücadelesi
MECLİS 2025 YILI BÜTÇE YASA TASLAĞININ İKİNCİ OYLAMASI İÇİN TOPLANDI
BİR İNSANIN ARDINDAN…
Yıllar önce yakın arkadaşımın muayenesi, Dr. Şefçet’i tanımama vesile olmuştu.
Özellikle gazeteci mesleğimize saygısı, tatlı muhabetin aradığı engelleri bir anda, ortadan kaldırmıştı.
Kırk yıllık dost gibi muhabete başladık.
Yaklaşık yirmi yıllık dostluğumuzda dünyaya bakışımız, gerçekler, olaylar, yapan ve yaptıranlar üzerine ince fikirde, frekans farkımız olmadı.
Aile, memleket, vatan, millet sevgisi, insanlık ve doğrular konusunda kendisiyle yarışmak, “Kim milyoner olmak ister” yarışmasında, rezil olmak gibi, bir şeydi.
Tarihi çok seviyordu, tarihçi kimliğimle olayları tartışırken, kızardığım anları unutmuyorum.
Hata bir fırsatta, Balkan Savaşlarını tartışıyoruz. Balkan savaşlarını bir gazeteci olarak resmen yaşamış ve yazmış Trocki’nin okuduğum Balkan Savaşları kitabının çok iyi, bu yüzden tercüme edilen Türkçesini de okumak istediğimi, söyledim.
“Bende var, isterseniz veririm” dedi, iki dakikada kitabi elime verdi. İçimden geçen “olamaz” şüphemi, öyle bir tokatladı ki…
Konu tercüme ya, 70 küsür dilde Kuran’ın tercümelerine sahip olduğunu söyledi. Şaşırdım, kendilerinde olmayan bir dilde, Kuran sürprizi yapmayı çok istedim. Olmadı.
Gilanli hemşehrimi çok daha önce tanıyamadığıma, acıyorum, doğrusu. Haklı haksız önsafta oturup, arka saftaki değerleri tanıtmayanların günahıdır, bu.
Tarih derken, Gilan hakkında bugüne kadar gelişi güzel yazılanları, çok araştırdığı bulgularıyla harmanlayarak, doğru yazmaya gayret etti. Gilan ve çevresindeki insanları – esnafını, aydınını hepsini, ne millet ne din ayrımı yapmadan dizi şeklinde, hakkıyla yazdı.
Yazan kalem, veren el gibidir. Daha değerlidir. Ne mutlu ona.
Bu Ramazanını kutlarken, dört yıl önceki Ramazan muhabetimizi hatırladım. Müzeye dönüştürülen bahçesinde İlahilerle, Prizren’den Hacı Başkim’in takımıyla bir Ramazan akşamını, eş dostla paylaşmayı çok istedi.
Bu işi üstlendim, ilk fırsatta Hacı Başkim’le görüştüm, seve seve, dedi.
Ne yazıktır ki araya giren “Covid”, iki yıl Ramazan geleneğimiz ziyaretlere, iftar sofralarında paylaşım bereketine, gölge düşürdü.
Bu Ramazan Allah kısmet eder umuduyla, Dr. Şefçet’in vefatından bir hafta önce, Hacı Başkim’in Ramazan’ını kutladım. Dönmedi, merak ettim.
Arada bir mesaj geldi: “Ben Bahri, Başkim’in kardeşiyim. Siz kimsiniz?”
Ben arkadaşı olduğumu “Merhaba” niyetiyle aradığımı söyledim. Türkiye’de sağlık kontrolünde olduğunu deyince, kendimle konuştum: “Doktorun müze evinde İlahilerle Ramazan Akşamı bu yılda kısmet değil, galiba”.
Evet bu fani dünyada kısmet olmadı, Allah ahirette cennette nasip eder inşallah.
Son şart Hac Ziyaretini de yerine getirmiş olarak, bir Ramazan günü, Nisan yağmuru bereketiyle gönül dostlarıyla toprağa verdiğimiz Hacı Dr. Şefçet Mehmet, insana yakışır özellikleriyle anılarımızda daima yaşayacaktır.
Andığım “Balkan kitabı” için şüphe etmiştim, fakat cenneti için asla.
Allah rahmet eylesin, eş dost ve sevdiklerine sabırlar versin.
İbrahim Arslan-KS