29 Ekim 2024 Salı
Kendi kurduğu haber portalında özenerek icra ettiği mesleğini devam ettirmese, tıpkı o zamanın Priştine Radyo ve Televizyonu Türk Sanat ve Halk Müziği Orkestrası gibi unutulacak olan gazetecimiz Ercan Kasap, güzide orkestramızın nasıl yitip gittiğini anlayana sadece saz, anlamayana orkestra az, düsturuyla anlatmaya çalışmış. E tabii, millî benlikleri olanların bu yok edilişi unutmadığını oysa millî benlikleri tam oturmayanların ise aa, öyle bir orkestra mı vardı/varmış, diye şaşıracaklarını bildiği için, bu vahim durumu arada sırada sorular sorarak hatırlatmaya uğraşmış.
Rakamla yazılışı ele kolay, söylenişi dile kolay, tam 48 yıldır hizmet veren, sadece Kosova Türklüğü’nün değil, zamanının Yugoslavya Türklüğü’nün temsilcisi, varlık kanıtı olan Türk Sanat ve Halk Müziği Orkestrası’nın oldu bittiyle kapatılmasının verdiği afallamayı henüz üzerinden atamamasına rağmen, kimliğimizin bu değerli parçasına nasıl sahip çıkılacağına, neler yapılacağına dair kendince çözümler üretmek için didinmiş.
Ercan abi biraz daha uzun yazmakla okuyucuyu sıkma endişesini taşımasa, daha bir sürü millî unsurumuzun gömülmesini anlatırdı anlatmasına ama ya başka bir zamana ya da başka birine bırakmış galiba. Eğer başka birine bıraktıysa konuyla ilgili bir iki şey de biz sayalım, soralım.
Mesela; zamanında Priştine Radyosu bünyesinde kurulup hizmet veren Türk Sanat ve Halk Müziği Orkestrası’nın yok sayılmasından sonra, aynı radyoda Türkçe yayınları kaç saate indirildi?
Vaktiyle kamuya bağlıyken günün neredeyse yarısında Türkçe programlar yapan Prizren Radyosu’nun, kamu desteğinden çıkarılmasından sonra günde ancak üç saatlik Türkçe yayın yaptığını kaç soydaşımız biliyor?
Ya sahip çıkılmadığı için kapanan Yeni Dönem Radyosu?
Sürekli dinlenen, üstüne üstlük kapatılacağı duyulduğunda itiraz edilen, hatta protesto düzenlenen Mehmetçik FM’in yayınını kesmesine ne demeli?
Sen şimdi sadece Türk Sanat ve Halk Müziği Orkestrası’nı soruyorsun, değil mi abi? Haklısın, herkes soru sorarak, bir yerden başlamalı ama soru sormak için önce bir şeyleri bilmek veya hatırlamak gerekir.
Yazısının sonunda bu orkestrayı tekrar canlandırmak için başta partimiz ve halkımızın bu konudaki erbaplarına çağrıda bulunmuş Ercan abimiz.
Bu senenin başlarında Türk kültür, sanat, meslek vs. dernek başkanlarıyla bir araya gelen parti genel başkanımızın yaptığı konuşmada, Kosova Türkleri’nin haklarını kazanmalarının 70. yılı olmasına rağmen, soydaşlarımızın neden sessiz kaldığını, üzerindeki ölü toprağını neden atamadığına anlam veremediğini ve bu durumun kendisini çok üzdüğüne dair sözlerini duymuş muydun Ercan abi?
Ama aynı başkan ve maiyetinin ve de bazı sivil toplum örgüt üyelerinin Kosova Türkleri’nin Millî Günü’nü, 70 yıl önce haklarımızı kazandığımız 20 Mart’ta değil de, 23 Nisan’da kutladığını, Kosova Radyosu Türk Sanat ve Halk Müziği Orkestrası’nın çalmasının anlamlı ve isabetli olabileceği oyun havalarıyla Kosova Türk halk oyunları yerine Anadolu’nun halk oyunları gösterisi eşliğinde tebrikleri kabûl ettiğini de eminim duymuşsundur. Daha doğrusu biliyorsundur, sonuçta herkes biliyor.
Atakan KORO
04.06.2021