29 Ekim 2024 Salı
DEMOKRASİ’NİN ZAFERİ:15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ
UMUDUMUZ İVANOV....
TRUMP ENDİŞESİ...
Kimliğe Yeniden Sarılmak: Priştine Türk Gençlerinin Gelecek Mücadelesi
MECLİS 2025 YILI BÜTÇE YASA TASLAĞININ İKİNCİ OYLAMASI İÇİN TOPLANDI
Yarım asırdan fazladır halkın hizmetinde çalışanlar unutulmasın…
Yıllar su gibi akıp geçiyor. İster doğa, isterse de günlük hayatımızdaki dinamikler bizi
geçmişimizdeki çoğu olayı unutmaya mahkûm ediyor. Ancak geçmişte gerçekleşen
ve biz Kosovalı Türkler için hayati anlam taşıyan bazı olaylar asla unutulmamalıdır,
unutturulmamalıdır. Kosovalı Türkler, iletişim ve yayıncılık uğruna hayatlarını feda
edenleri, Türklük uğruna tüm zorluklara göğüs gerenleri unutmamalıdır. Geçmişine saygı
duymayanlarin zaten geleceği de fakir ve anlamsız olacaktır.
Sözüme bir sitem ile başlamak istiyorum;
Allah aşkına 1969 yılında basım yayın hayatına başlayan TAN Gazetesini ve çalışanlarını, bu
sene 60 yıldönümü kutlanması gerekip de ihmal edilip hala yıldönümü kutlaması yapılmayan
halbuki her firsatta Türklüğe ve Türk dilini hayatta tutmaya çalışan en değerli kurumlarımdan
biri olan Priştine Radyosunu unutmak bu kadar mı kolay?!!!
Şaşırmamak elde degil, yetiştirmek için elimizden geleni yaptıklarımız, yemeyip
yedirdiklerimizin gücü daha fazlasına yetmiyor demek ki!…
Aslında konuya bu kadar alınganlıkla yaklaşmamın nedeni: geçenlerde Turkiye`de
düzenlenen ve `Balkanlarda Türkçe ve Türklük` konulu bir toplantı sırasında Kosovalı
Türk yetkililerinden birinin Priştine Radyosunun 60. yıldönümune ilişkin herhangi bir bilgi
vermemesinden kaynaklaniyor biraz da. Olayın nedenini de Pristine Radyosunda yüzlerce
program hazırlayanlardan biri olarak gerçekten anlayamadım!…
Söz konusu yetkili kişiye konu ile ilgili daha doğrusu bu ilgisizliğin nedenini sorduğumda;
aslında özel nedenin olmadığını, hatta o döneme büyük saygı gösterdiğini söyledikten sonra,
günümüzde Türkçe iletişim konusunda sorun yaşanması yüzünden bu konudan söz etmediğini
ifade etti!!! Yorumları size bırakıyorum…
Hatırlatmak olsun diye 1951 yılının Mart günlerine dönelim. Kosova’da Türklerin de varlığı
büyük gecikme ile tanınmış ve ana dilimiz Türkçe ilk önce Piştine Radyosunda duyulmaya
başlanmışti. Tarih böyle diyor.
Konuyu buraya getirmişken Priştine Radyosunda Türkçemizin serüvenini benimle paylaşan
üstatlarımı, arkadaşlarımı, meslektaşlarımı tekrar hatırlatmak isterim.
25 Haziran 1951 yılında Turkçe programını kuranlar ve yönetenler, Selahattin Kelmendi,
Süreyya Yusuf, Ali Ömer Aksoy, Hürşüd Şilek, Şerafettin Süleyman ile Haşim Mustafa,
teknik bölümde çalışan Radyomuzda yaratılan programı dinleyicilere ulaştırmak konusunda
teknik destek sunan… Jılta.
Bu serüvene sonradan katılan Enver Baki, Cevahir Haydar (Halaç),Şakir Maksut, bendeniz
Muhammed Ustaibo, Emin Mecihan, Aliye Kazaz Kasap, daha sonraları da Ercan Kasap,
Nercivan Şufto, Murtaza Büşra, Ethem Baymak, Nuhi Mazrek, Zeynel Beksaç, Perihan
Maksut Bayram, Niyazi İsmail, Kemal Dindar, Sadullah Poçinka Sipahioğlu, Ekrem Safçı,
Erol Şilek, Zümrüt Süleyman, Güner Şaban, Raif Kırkul, Luliyeta Hapçı. Nurhan Kahraman,v
Ceylan Aslan, Hatice Bayram ve Priştine Radyosunun diğer bölümlerde çalışan daha
onlarca Türk asıllı işçi. Bu kalem erleri ve program yapımcılarının esas amacı, halkımızın
öz benligini, gelenek ve göreneklerini unutkanlık pençesinden kurtarmak ve ayni zamanda
halkimizi yurt disinda tanitmakti. Bu ilkeleri yerine getirmek amiyane tabirle öyle her baba
yiğidin yiyebileceği lokmalardan değildi. Yürüdüğümüz yollar azımsanmayacak kadar
dikenliydi. Varlığımızı koruyabilmek için hiç durmadan savaşmamiz gerekiyordu.
Priştine Radyosu çalışanları, o zamanki ülkemizin her tarafından binlerce canlı yayın yapmış,
hatta bu canlı yayınlarından birinde (ilkinde) zamanin Cumhurbaşkanı Yosip Broz Tito ile de
canlı yayın yapılmıştı. Toplumdaki olaylara, gelişmelere, değişikliklere, doğrulara – yanlışlara
şahit olmuş, çeşitli sorunlara cesaretle işaret etmekle birlikte kendi düşünce ve tutumlarını
dile getirmişlerdir. Amacımız, Kosova’da yaşayan Türklerin kültür ve sanat yaşamını, ulusal
ve evrensel düzeyde zenginleştirmek, sanatseverleri, çağdaş, nitelikli, farklı sanat olaylarıyla
buluşturmak, kültür ve sanatın dünyasını daha yaygın bir çevreye taşımak ve kültür mirasını
gelecek kuşaklara aktarabilmekti. Unutmamak gerekir ki bu arkadaslar gerektiğinde çok iyi
siyaset yapmıştır…
1951 yılında yaptığımız programlar 5–10 dakikayı geçmezken 1999 yılında programlar
saatlerle olculuyordu. Bilinmesi gereken bir doğru varsa o da Priştine Radyosu Türkçe
programı diğer Türk enstitüleriyle (Üniversite, ilk ve ortaokul, Türk Kültür Güzel Sanatlar
Dernekleri ve tabi ki değerli öğretmenlerimizle) birlikte halkımızın yaşamsal fonksiyonunu
sürdürmek görevini yüklenmişti
1951 yılından itibaren her dönem kendine göre önem arz etmiştir.
1956 yılı, programımızın gelişmesinde en önemli dönem olarak görünmektedir.
Halkımızın Türkiye’ye göçü hızlı bir şekilde gerçekleştirilirken, Kosova’da yaşayan Sırp
ve Arnavut asıllı çocuklar gibi, bizim de yavrucuklarımız kendi ana dilinde ÇOCUK
YAYININA sahip olmuştur. Çocuklarımızın Türk dilinde ve kendi sesleriyle düz yazı, şiir
okumaları, ilk çocuk radyo oyunlarını dinlemekten daha güzel bir şey olabilir miydi? Süreyya
Yusuf’un hazırladığı Çocuk oyunları, Üsküp Azınlıklar Tiyatrosundan sunulan Çocuk
Dramları, Prizren, Priştine. Mitroviça, Gilan, Mamuşa, Vuçıtırn İlkokullarından hazırlanan
röportajlar ve daha neler neler… Bu arada toplumumuzun sorunlarıni inceleyen zengin
içerikli “Radyo Üniversite” yayını, politik alanına hasredilen “AKTÜELİTE” programı,
büyük ilgi uyandıranlar arasındaydı.
1972 yılı, Toplumumuzda eğitim-öğretim süreci yükseklere doğru tırmanırken, Türk
talebelerinin Üniversitedeki eğitimine kabarık sayıda devam etmelerinin sonucu (Priştine
Fakültelerinde bu dönemde 300 den fazla öğrenci eğitim görüyordu), onların karşılaştıkları
sorun, kaydettikleri başarılarını dile getirebilecek bir yayın gerekiyordu. Büyük güçlükler
sonucu Priştine Radyosu program şemasına GENÇLİK YAYINI yerleştirildi. Sohbetli –
müzikli canlı yayın. Bu program Gençlerin müzige daha fazla önem vermeleri konusunda
önemli rol oynamıştır. Soz konusu program gençlerimizin Yugoslav Gençlik festivallerine
katılmalarında onemli rol oynamistir.
1974 yılı, Radyoculuk alanında yeni tür yayınların hazırlanması ihtiyacını gidermek
amacıyla Radyo Şemasına İkinci kanal çerçevesinde Türkçe yayınların hazırlanmasına
geçildi. Dinleyicilerin çoğunluğu gençlerdi. Sohbetli, mizahlı, müzikli yayınlar. Nitekim
politik, kültür, eğitim yayınlari da mevcuttu. Bu yayınlar interaktif olarak dinleyicilerle canlı
gerçekleşiyordu. Dinleyicilere servis enformasyonları sunmakla beraber, kısa haberleri açık
stüdyo, diskoteğimizden, istekler-selamlar gibi yayınların hazırlanmasıyla dinleyicilerimizle
iç içe olmaya başarmis ve Türkçe Radyoculuk alanında yeni tür yayınlara geçilmistir.
Dinleyici sayısı oldukça kabarıktı.
1980–1990 yılları Türkçe programının gelişmesinde en önemli yıllar olarak tarihe
geçmistir. Bu zaman diliminde, yıllar yılı savaştığımız, zamanın yöneticileri tarafından
anlayış gösterilmeyen, Türkçe blok programlarina geçildi. Dinleyicilerimiz, artık bir
müzik isteğini dinleyebilmesi için 60 dakikalık bir zamanın geçmesini beklemiyorlardı.
İlkin, iki, sonraları üç, daha geç, beş, altı ve yedi saat programa sahip olduk.Yedi saatlik
program 1999 yılının Mart günlerine kadar sürdü. 80’li yıllarda Üsküp Radyosu ile Priştine
radyosu arasında program köprüsü kuruldu. Kosova’da ve Üsküp’te meydana gelen olaylar
konusunda canlı program gerçekleşiyordu. Bu dönemde Prizren’li tiyatrocular sayesinde
Tiyatroculuğun her dalından uzun dram programları, yılbaşı yayınları, mizah dolusu yayınlar
hazırlanmıştır. Nafiz Gürcuali, Ethem Kazaz, Agim Rıfat, Raif Buş, Bekir Hocalar, Mehmet
Bütüç ve onları başarıyle temsil eden genç arkadaşları gerçekten çok başarılı tiyatro oyunları
gerçekleştirdiler.Yazarlarımız Nüsret Dişo, Hasan Mercan, İskender Muzbeg, Zeynel Beksaç,
Secaettin Koka, Ethem ve Osman Baymak, Altay Suroy, Makedonya’dan Avni ve Suat
Engüllü kardeşler Üsküp’te çıkan Birlik gazetesi baş yazarı Drita Karahasan ve her şeyden
önce Tan gazetemizde çalışan arkadaşlarımız, meslektaşlarımız Bedri Selim, Süleyman
Brina Nevzat Hüdaverdi, İbrahim Aslan, Bayram İbrahim Rugovalı, Reşit Haneden, Alahettin
M.İsmail, Saffet Prekiç, Müberra Tuna ve..ve. Priştine TV sinde çalışan arkadaşlarımız
özellikle Şakir Maksut, İlhami Kamil, Hayrettin Gaş, Elma Aksoy, Turan Kasap… Gilandan
Celal Mustafa, Mitroviçadan Zümrüt Pantina Mamuşadan Suphi Mazrek ve sayamadigim
daha nice değerli arkadaş.
Bizler sadece ve sadece halkımız için çalışıyor ve dinleyicilerimiz de programlarımıza
yazılı ve telefon ile katılarak gerekli desteklerini gösteriyorlardi. Bu da zaten yayınlarımızın
içeriğini zenginleştirmiştir. Yaşadığımız toplumun, özellikle Türklerin başarı ve karşılaştıkları
sorunlar yayınlarımızın ana konusu olmuştur. Anlaşılan hiçbir şeye, hiçbir konuya seyirci
kalınmamıştır. Türk varlığı dile getirilmekle birlikte halkımızın düşüncelerini hiç çekinmeden
özgürce ifade etmiştir. Calismalarimiz 26 Mart 1999 gunu merhum Cevahir Haydar mikrofon
karşısına çıkana ve Değerli dinleyenlerimiz yayınlarımıza kısa bir ara vermek zorundayız
diyene kadar devam etmistir. Bu aranın kısa süreceği umutlarıyla yeniden görüşmek
umutlarıyla şeklindeki cümle ile Priştine Radyosundaki Türkçe program sona ermistir.
Yenisine bir aradan sonra bu kere Kosova Radyosunda eski – yeni arkadaşlar devam ettiler…
Yukarıda bahsedilen tarihlerde Radyomuz, Televizyonumuzla birlikte Türkiye Radyo
Televizyon Kurumu arasındaki ilişki ve işbirliği konusuna özel önem vermiştir. İlk ilişkiler
daha 1976 yılında gerçekleşmiştir. Yugoslavya ve Türkiye Radyo TV Kurumları söz konusu
yılda başta, iki genel müdür İsmail Bayra ile Karataş ilk işbirliği protokolünü imzalamıştır. Bu
değerli evrakın imzalanması şahitleri tabii ki Yugoslavya Radyo TV si adına Şakir Maksut ve
Muhammed Ustaibo idi. Bu yıldan sonra Türkiye’den kabarık sayıda program alınmıştır. Bu
sayede arşivlerimizi inanılmaz derecede zenginleşmiştir. Bundan sonra, heyetler arasındaki
ziyaret ilişkileri zenginlesmistir. Türkiye Radyo Televizyonu yetkilileri özellikle radyo ve
televizyon haftalarına konuk olup, bizlere desteklerini sunmuşlardır.
Sözlü yayınlarımız yanı sıra Priştine Radyosu programlarının daha değerli başarılara ulaşması
konusunda Orkestramıza da özel, çok önemli bir paragraf ayırmak zorundayım. 1951 yılında
kurulan ilk orkestra, Merhum udi Rasim Tsuri Salih başta olmak üzere, keza merhumlar
Bayram Kırveş ile Âdem Masuladan üç kişilik bir orkestradan ibaretti. Kısa süre içinde
orkestraya klarnet Şükrü Bey ile Mümin Durmuş katılıyorlar. Bu değerli şahsiyetler yeni
kurulan “Yeni Hayat” Türk Kültür Güzel Sanatlar derneğinde de çalışmalarını sürdürmekle
yeni müzisyen arkadaşların yetişmesini sağladılar. Artık Türkçe de saz ve sözle Radyo
aracılığıyla dile getirilmeye başlanmıştı. Üstadımız Rasim Salih’in yönetmenliğinde
orkestramıza yeni profesyoneller dâhil edilmiştir. Klarnet Süleyman Suşitza, kanuni
Ramadan İlyaz ve ritım Emin Mecihan (degerli dostum spiker olarak o muhtesem sesiyle
programlarımıza özel katkılarını sunmuştur). 1979-1986 yıllarında orkestra yeni üyeleriyle
iyice zenginleşmistir. Gostivar’dan Ziyadin Bekir, Ohri’den Zekai Sadık, Priştine’den İlir
Bırvenik, Mitroviça’dan Sunay Sarac, Priştine’den Agim Godantsa, Adnan Mecihan ve
İlhami Vehap orkestra üyeleri olmakla her çeşit müzik türüne önem verililmistir. Artık.Rasim
Salih, Aluş Nuş (radyoda yüzlerce türkü – şarkı kaydetmistir) Şemsi Mecihan, Hüseyin Kazaz
(Yugoslavya Gençler Müzik Festivalinde bestesi ve şarkısıyla üçüncülüğe sahip olmuştur)
Reşit İsmet, Emin Mecihan, Meseret Morina Yakupoviç, İlir Bırvenik onlarca beste ve
müzik yaratıcılığıyla burada yaşayan Türk Kültürüne özel payını sunmaya başarmışlardır.
Bu kişiler Gerçek Kültür Güzel Sanatlar ve Dogru Yol derneklerinde de müziğin popüler
olmasını sağlamışlardir. Vuçıtırn’dan Faruk Sungur, Bahtiyar Abdurrahman Ahmet
Müezzin, Priştine’den Gani Sadık, Selahettin Cümşit, Hüdaverdi kardeşler, Arif Bozacı,
Prizren’den İzzet Kiser, Nazim Bleta, Abdülhadi Şkodra, Başkim Çabrat, Nevzat Şundo.
Eşref Ceylan, Jılta kardeşler, Raif Vırmiça ve sayısı çok kabarık olan büyük bir liste (adlarını
anımsayamadiklarim kusuruma bakmasin) 50 den fazla kişi Radyomuzda şarkı söylemekle
kültürümüzün, müziğimizin ne kadar zengin olduğunu göstermislerdir.
Değerli arkadaşlar, Priştine Radyosunun geçen dönemdeki faaliyetlerinden bilgi vermeye
başardıysam (amacım oydu – yorum yapılması gerekirse başka çeşit de yapılabilir) ne mutlu
bana, bizlere.
Ne demişler YİĞDİ ÖLDÜR AMA HAKKINI YEME…
Saygılarımla,
Muhammed Ustaibo