29 Ekim 2024 Salı
Geçen gün, Facebook yazışmalarımda değerli gazeteci yazar Avni Abdullah”tan şöyle bir not aldım:
“İbrahim, sorunlarımızı dile getirmen çok önemli. Balkanlardaki Türklerin dertleri çoğalıyor gibi.Türkçe sınıflarda öğrenci sayısı azalıyor, yıllardır faaliyet gösteren yayın basın organlarında çalışan gazeteci sayısı mum gibi eriyor, yayınlarda çalışan gazetecilerin sayısı dramatik şekilde azalırken bizler sus pus duruyoruz…
Uyarıcı anlamda çok haklı bir nottu. Doğrusu muhabbetimizde hiç eksik olmayan bu konuyu geçen gün, dava ve dert ortağı arkadaşlarla aramızda tartıştık.
Çok ciddi bir konu. Milletvekili, bakan, başkanlar başkanı …gibi pozisyon kapmaktan, çok daha ciddi bir mesele.
Eğitim yoksa yoksunuz, kapılacak pozisyonlar da olmaz.
Bizler Türkçe eğitimin hiç olmadığı, Osmanlı hakimiyetine “küskünlük” gerekçesiyle Türklerin ve Türkçe’nin dolaylı şekilde yasaklandığı günlerde, son dünya savaşından yıllar sonrası başlayan birkaç Türkçe kitapla öğretimin yapıldığı o günlerde, okumayı, çocuklarımızı da okutmayı başardık.
Tepeden tırnağa, doğrusu Balkan ülkelerinin tepesinden (kurumsal) komşuya kadar Türkçe’ye her türlü baskının yapıldığı o günlerde, anadilimizi kimliğimizi korumayı başardık.
Bunu el ele vererek yaptık, yılmadık, yıkılmadık.
Bugün, ana okuldan en üst dereceye Türkçe okumanın imkanları (sadece Türkiye devletinin yarattığı yaklaşık 200 üniversitede okuma imkanı var) ve başka birçok ülkeye kıyasla bir o kadar öncelikleri varken, öğrenci sıkıntısından konuşmak üzücü.
Ne yazık ki durum, bu.
Çanlar çalıyor?
Bunu anlayacak, canlar da duyabilse?
Çözüm, kültürümüzün döşendiği önemli sanat taşları ebru sanatını, saz çalmayı öğrenmekle birlikte, anadilinde öğretimin öneminin vurgulanacağı, farklı etkinliklere de ihtiyaç büyük.
Notlarıma bakarken, otuz kırk yıl önce Türkçe eğitimin durumu hakkındaki yazılarımda not düştüklerim, harfi harfine bugün de geçerli.
Balkan ülkelerinde, Türkiye ile ilişkilerin – ekonomik, ticari, kültürel, sürekli gelişim içinde olması, Türkçe eğitime gereksinim açısından katdeğer sağlıyor.
Potansiyel var, olanaklar dünden kat kat çok. Bunu harekete koymaları gereken siyasi ve sivil kuvvetler de ortada – siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, dernekler. Belki de sayısal anlamda gerekenden çok.
Gündem de belli. Özellikle profesyonel, yetkili ve sorumluluğu olanların, geç olmadan eğitim konusuna önemle eğilmeleri gerekir.
Aksi takdirde yarın “kapacakları” pozisyonlar da kalmayacaktır.
Hatırlatmak niyetiyle, daha fazla “pozisyon kapmak” açısıdan Makdonya’da seçim zamanı, fakat yarınki pozisyonaların güvencesi eğitimde de çocukları okula yazdırma, zamanı.
Avni kardeşime de, bu önemli konuda birşeyler karalamış olmama vesile olduğun için, teşekkürler.
İbrahim Arslan
22.06.2020