29 Ekim 2024 Salı
Kosova’da 1999’daki çatışmalar ve NATO müdahalesi nedeniyle Türkiye’ye sığınan sığınmacılar, o dönemde Türkiye’de bankalardaki faiz oranının yüzde 80 üzerinde olduğunu, akrabalarının uçağa binmeyi, yurt dışına çıkmayı, otobanda yeni araba sürmeyi, Izmir’den İstanbul’a 10 saat yerine 5 saate gitmeyi, çocuklarının eli altında bir üniversitede okumayı hayal ettiklerini, çok iyi hatırlıyorlar.
Türk Lirası’ndaki “sıfırlar” yüzünden hesaplamada vatandaşların çektikleri zorlukları da öyle.
Fakat, bir an olsun savaş öncesi, sonrası ve bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türk milletinin Kosova’ya candan sunduğu çok yönlü desteğini, unutmuyorlar.
Atatürk’ün silah ve iş arkadaşlarıyla birlikte, yaşadığı dönemde cihana karşı kazandığı İstiklal Savaşı zaferini, gençlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini attığını, geleceğin göklerde olduğuna dikkat ettiği de, çok iyi bilinir.
Bu arada Cumhuriyetin temelinin, tek partili – Cumhuriyet Halk Partili bir düzende atıldığını, başka partilerin bulunmadığını, bu partinin ne sağcı ne solcu olmadığını, tek hedefinin ise vatan ve milletin refahı olduğunu unutmamak gerekir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın liderliğindeki AKP’nin iktidarında Türkiye’nin çağ atladığı bir gerçektir.
Türkiye’nin bu şahlanışını hiç istemeyen dış güçler bile dolaylı veya dolaysız şekilde bunu kabul ediyorlar.
İHA, SİHA, KIZIL ELMA göklerde, TOGG, otomobilinin yollarda dans ettiğine inanamayanlar, hata “Bizleri kandırıyorlar, bunlar yurtdışından gizli getiriliyor…” naraları atarken, gerçekten öyle olsa, bunları davul zurnayla ilk duyuracak, bu gelişmeleri adım adım izleyen yabancı istihbaratçılar, Türkiye karşıtı yabancı kaynaklar ve medyalar olurdu.
Bu gelişmeler sayesinde, üstte dikkat çekilen, milletin 20. yüzyılın ikinci yarısındaki hayallerinin de, büyük ölçüde gerçekleştiği söyleyenebilir.
Örnek, Izmir’den Istanbul’a giden vatandaş, her şeyden önce döndüğünde zaman açısından 10 saat kârdadır. Araç da öyle.
Kara, deniz ve havada ulaşımında, makine, silah sanayisinde, elektronik alanda, eğitimde vatandaşın söz konusu hayallerini aşan ilerlemeler kaydedildi.
Geçmişte Türkiye’nin kendi kendine yetebilen bir ülke olmasını engelleyen, “Marshall Planı” ve benzeri anlaşmaları, imzalayacak kadar yetersiz yetkililer, ülkeyi yönetmiyor, artık.
Türkiye, bugün her alanda kendi kendine yetebilecek yolda ilerlemeler kaydetmeye devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “dünyanın beşten büyük” çıkışıyla, dünyada sömürülen ülkelerin idolu olmuştur.
Cumhurbaşkanına karşıtlık politikasını, “başörtüsüne” sürekli dayatanlar, örnek rahibelerin dünyada başörtülu hizmet verdiklerini, bilmelidir. Sadece bu değil, yakın geçmişte başörtülü olması nedeniyle üniversiteye giremeyen, memur, milletvekili olamayan bayanlara ne kadar büyük bir haksızlık yapıldığını, bu şekilde temel insan haklarının çiğnenediği de unutulmamalıdır.
Önümüzdeki pazar Balkanların da kaderini etkileyecebilecek kadar önemli, iki dost ülkede seçim var. Türkiye ve Arnavutluk’ta.
Seçim tarihinin bildiriminden sonra, sandıkta oy kullanma anına kadar, doğru seçim yapmak için zamanın yeterli olduğuna inanıyorum.
Dünya, çalışanların alın teri ve sömürgecilerin adaletsizliği arasında çekişmeli bir döneme girmiş durumda. Haklı taraf, patlamaya gün sayar gibi.
Buna izin vermemek için, “sil baştan” yerine, sadece Türkiye’nin değil, Balkanların ve bütün dünyanın istikrarlı günlere ihtiyacı, tahmin edilenden çoktur.
Oy verirken, Cumhur ittifakı mı, yoksa Millet İttifakı mı konusunda seçmen, inatçı değil, sakin ve doğru kararlı olmalı.
Seçim, her iki ülkeye de hayırlı olsun.
İbrahim Arslan/Kosova