09 Kasım 2024 Cumartesi
İlginçtir, bunca yıl süren Sırp karşıtlığına rağmen Kosova’da Sırp bayrağını hiç kimse ateşe vermiyor. Diğer ülkelerin bayraklarını da, Türk bayrağı hariç. Acaba Sırp bayrağını yakmak fazla cesaret mi istiyor. Belki de Sırp bayrağını ateşe vermek için cesaret yok. Türk bayrağına gelince durum farklı. Birileri Türk bayrağını yakmaktan keyif alıyor. Anlaşılan birileri Türklerden nefret ediyor. Fakat Sırplardan hoşlanıyor olabilir mi?
Zira Kosova’da Türkiye’ye hakaret yağdırmak , Türkleri aşağılamak, Türk bayrağını yakmak adeta moda oldu. Türkiye’yi rencide etmek, Türkleri yerden yere vurmak gibi aşırıcılık akımına yeni bir nitelik kazandırıldı. Bu modayı takip edenler terfi ediyor. Tıpkı Kosova Dışişleri Bakan Yardımcısı Gjergj Dedaj olayındaki gibi.
Faşist tutumuyla Türkiye ve Kosova Türklerine hakaretlerde bulunan ayrıca Türk bayrağının yakılmasına sebebiyet veren Dedaj, ödülsüz kalmadı. Irkçı paylaşımları nedeniyle görevinden alınmadı, sert bir dille de devletin başında bulunanlar tarafından kınanmadı. Bu durum böyle devam ettikçe, Kosova’da Türk bayrağının ateşli hallerini daha çok göreceğiz.
Olanlar, Kosova’lı Türklere oldu. Öfke ve hayal kırıklığı…Türklerin haklarını savunması gereken halkın temsilcileri de olayın sonunda sessizliğe çekildi. Halbuki büyük laflar etmişlerdi. Önce Dedaj’ın görevden alınmasını sağladıklarını böbürlenerek duyurdular, sonra kandırıldıklarını anladılar. Ama halkı da kandırdılar. Koalisyon hükümetinden çekilecekleri tehdidinde bulundular. Blöf yaptıkları ortaya çıktı. Milletvekilleri hala da halktan özür dilemedi. Deday olayı, milletvekillerinin boyunu aştı. Dereyi görmeden paçalarını sıvadılar. Şimdi de halka söyleyecek sözü kalmadı. Deve hacca gidip gelmekle hacı olmuyor, mecliste de oturarak siyasetçi olunmuyor.
Ercan Kasap
08.08.2018