09 Kasım 2024 Cumartesi
Skandala dönüşen hatalı Türkiye haritası ile ilgili hiç te hoş olmayan gelişme, açıkçası biraz da can sıkıcı oldu. Türkiye sınırlarını hatalı gösteren haritanın okullarda kullanılmış olması, hem üzdü , hem de düşündürdü. Son dönemlerde Kosova’da Türkiye ile ilgili ve Türkiye hakkında bazı çevreler ve medyanın olumsuz tutum içinde olmasına bu tatsız gelişmenin de eklenmesi hiç te iyi olmadı.
Zira, harita skandalının Prizren’de yaşanmış olması, Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir şehirde açığa çıkması, olaya farklı bir boyut kazandırdı. Hele Arnavutça ve Türkçe eğitim görüldüğü okulda skandalın patlak vermesi, durumu daha da vahim hale getirdi. Türkler, Arnavutlar ve Boşnaklar arasında hoşgörünün bütün güzelliğiyle yaşandığı ve yaşatıldığı Prizren gibi bir şehirde, uyumlu ve karşılıklı saygı ile anlayışın hüküm sürdüğü bir okulda beliren skandal, en az hayal kırıklığına yol açtı.
En fazla acı veren olgu ise, okulda Türk Müdür Yardımcısının, haritanın kullanıldığına dair haberi olmaması, okulda Arnavut öğretmenler ve öğrenciler tarafından belki de yıllarca kullanılan hatalı harita hakkında bilgisi olmaması idi. Arnavut öğrencilerde, Türkiye’nin yarısını Ermenistan ve Kürdistan toprakları olarak gösteren harita nedeniyle Türkiye’ye karşı nefret uyandırabilecek, Türk öğrencilerde ise öfkeye neden olabilecek, dolayisıyle okuldaki ilişkileri toptan zedeleyebilecek harita hakkında Türk öğretmenlerinin haberdar olmaması, şaşkınlık yarattı.Okul müdürü ile birlikte okul müdür yardımcısının bu kadar umursamaz olması ve “salla başını al maaşını” misali davranış göstermesi, sorumsuzluğun en somut örneğini teşkil ettiği olsa gerek. Bir okulda Türk okul müdürü yardımcısının haritadan bihaber olması , kolay kabul edilir bir konu, kolay yutulabilir bir lokma değildir.
Üstelik, haritanın, skandalın patlak vermesinin ardından okulda kullanımdan kaldırılmış olması nedeniyle, “ bir yetkili olarak yükümlülüğümü yerine getirdim” şeklinde kendini rehavete bırakan müdür yardımcısının uzun bir süre uykuda olduğu, etrafında olup bitenler hakkında hiç bir bilgisi olmadığı, gözü önünde çarpık haritaların dolaştığını fark etmemesi, görevini hangi şekilde ve nasıl yerine getirdiğini en iyi şekilde gözler önüne seriyor. Olayı, “ harita kırtasiyelerde satılıyor, okula değil gidin kırtasiyelerde araştırma yapın” savunması da, olayı saptırmanın ve sorumluluktan kaçışın su götürmez misalidir.
Kosova Demokratik Türk Partisi’nin (KDTP) desteğini alarak bu göreve gelen okul müdür yardımcısının “biz ne yapabiliriz, kırtasiyede satılıyor, okullarda da satın alıp kullanıyor” şeklinde tutarsız savunması, çirkin olayın adresini değiştirmek, basit bir deyişle konuyu saptırmaktan başka bir şey değildir. Hangi çevrelerce hazırlandığı bilinmeyen ancak hangi maksatla hazırlandığı bilinen Türkiye karşıtı bir haritanın kullanmasının olumsuz ve zarar verici sonuçlarını düşünmek bile zor. Her nasılsa masum bir olay söz konusu değil. Bu nedenle hassas görevlerde bulunanların, mutlaka hassas davranmaları gerekir.
Hassasiyet göstermesi gereken KDTP de olmalıydı. Toplanıp harita olayını görüşen KDTP yönetimi maalesef, skandal hakkında her hangi bir açıklama ya da bildiri ile kamuoyuna çıkmadı.KDTP, olayı örtbas etmek isteyenlerin, özrü kabahatinden büyük olanların etkisinde kalmış olacak ki, Türkiye aleyhtarı çizilen harita olayı hakkında net tavır koyamadı. Resmi olarak KDTP’nin olayı eleştirdiği, kınadığı, görüş beyan ettiğini göremedik.
KDTP, harita olayı konusunda ,”söylesem tesiri olur mu, sussam gönül razı olur mu” ikilemi içinde kalmamalıydı.
Ercan Kasap
24.09.2016