09 Kasım 2024 Cumartesi
Uğurladığımız 2011 yılı Kosovalı Türkler açısından çok önemli bir yıl olarak anılacak. 2011’de Kosova’da Türk varlığı, resmiyet kazanmasının 60 yılını doldurdu.Tam 60 yıl önce Türk halkının bu topraklarda “yeniden doğuşu “ yaşandı. Uygarlığın temel öğelerinden biri olan anadilimizde yazma okuma hakkı resmileşti. Türkler ve dillerin en güzeli, en vazgeçilmezi anadilimiz Türkçe en nihayet tanındı.Haksız bir gecikmenin ardından resmileşen Türk varlığı yeniden hayat kazandı. Bu yüzden 1951 yılı, tarihi bir yıldır. 1951 yılı, Balkanlarda çok farklı etnik kitleleri bünyesinde bulunduran, bu bağlamda Kosova’da mevcut etnik unsurlara , Türk unsurunun da nihayet eklenmesini simgeler. Haksız ve adaletsiz bir inkar ve yadırgama ardından gelen hakları tanıma olayı, Türkler açısından ayrı bir önem taşır. Bu topraklarda Türklerin diğer halklar içinde eşitlilik payını almaya başladığı yıldır 1951 yılı. Türklerin resmiyet kazanmasıyla birlikte, halka hizmet yapmak gibi şeref verici görevleri yerine getirmek maksadıyla, halkın kimliğini pekiştirmek, korumak, halkın özbenliğini muhafaza etmek gibi kutsal misyonlarla üstlenen, Türkçe okullar, Türk dernekleri, Türkçe radyo ve Türk orkestrası gibi kurumlar harekete geçer. Kosovalı Türklerin geleceğini şekillendiren okullar, ilim kaleleri olarak sağlıklı ve bilinçli kuşaklar yetiştirmeye başlar. Priştine, Prizren, İpek, Mitroviça, Vıçıtırın, Gilan, Mamuşa, Dobırçan’da yüzlerce öğretmen kolları sıvayarak, binlerce Türk öğrencisini eğitme mücadelesini başlatır. Türklerin örf ve adetlerini yaşatmayı amaç eden, başta “ Gerçek “, “Doğru Yol” gibi Türk dernekleri, Türklerin kültür ve sanat hayatına yeni içerikler kazandırır. Priştine Radyosu Türkçe Programı da varlığı yüzyıllara dayanan Kosova Türklerinin yeni bir toplum içinde sağlıklı bilinçleşmesi ve çağdaşlaşması göreviyle birlikte, her alanda olup bitenler hakkında haberdar edilmesi görevini eksiksiz yerine getirmeye başlar.Priştine Radyosu Türk Sanat ve Halk Müziği Orkestrası da Türklerin zengin müzik geleneğini sürdürmek ve geliştirmekte önayak olur. Bu önemli kurumlara daha sonra, “Tan” gazetesi ve gazete bünyesindeki dergiler, Priştine Televizyonu Türkçe programı gibi kurumlar da eklenir. Türk toplumu içinde seçkin yeri olan tüm bu kurumlar 60 yıllık zaman diliminde,toplumdaki olaylar, gelişmeler, değişiklikler içinde ilerleme- gerileme, doğrular- yanlışlar ve diğer devinimlerin şahitleri olurlar. Farklı toplumsal düzenler içinde maruz kaldığı çeşitli baskılara ve zorluklara göğüs geren bu kurumlar, toplumu ayakta tutmayı başarabilmiştir. Bu başarı, her ne kadar günümüzde bir çok eksiklik ve olumsuzlukla gölgelense de, son bir ay içinde yapılan 60 yıllık kutlamalarla ayakta alkışlandı, 60 yılın haklı gururu yaşandı.
Gururla birlikte ancak, günümüzde Kosova’da Türklerin daha önce var olan bazı haklarının kısıtlanması, bazı haklardan mahrum kalması yüzünden hüzün de yaşandı. 1999 yılında Türkçe’nin resmiyetten kaldırılması, 30 yıllık Tan gazetesinin yayın hayatına son verilmesi, Türkçe radyo ile televizyonda sembolik olarak program hacmine izin verilmesi örneğinde adeta Türkçe medyada bir kıyım niteliğindeki gelişmeler, Türkçe eğitimde ders kitaplarının olmayışı gibi eksiklikler, 60 yılın gururu yanında hüzne neden olmaktadır. Bu eksiklerin de yakın zamanda ortadan kaldırılacağı mümkün görünmuyor. Dernekler faaliyetleri sürdürebilmekte bağış almak için adeta dilenci durumuna düşürülmüştür. En ufak bir faaliyet için maddi destek aramaktan başka çareleri yok. En can yakıcı olumsuzluk da , Türk toplumu içinde giderek derinleşen bölünmeler. Kosova Türklerinin siyasi sahnedeki en büyük partisi Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) içindeki çekişmeler, sorunlara , masaya oturarak çözüm aranması girişimlerin görünürlerde görünmemesi, hatta ve hatta parti içindeki anlaşmazlıkların giderilmesi için husumet içinde olan tarafların isteksiz davranması da düşündürücü. Dernekler arasında, aydınlar arasında da benzer durum hakim. Bir ve birlik olmadıkça, eğitim, kültür, medya, dil gibi alanlarda bahsi geçen sorunlar çözülebilir mi? 1951 yılında halk, kurumlar, aydınlar yekvücuttu. Bu, 1951 yılından başlayarak 1961, 1971, 1981 ve saire dönemlerde hep belirgindi. Halk, kurumlar, siyasiler, aydınlar bir araya gelir, çözüm yollarını tartışır, çözüm üretirlerdi. Birlikte hareket etmek adeta bir ilke, bir mecburiyetti. Birlik ve beraberlik içinde bütün sorunlar göğüslenirdi. 1951 yılı ve daha sonra kurulan Türk kurumları, halka hizmet için, Türklüğün ve Türkçe’nin yaşaması için hilesiz, karşılık beklemeden, yarınları düşünerek, onurla, şerefle, fedakarlıkla, çoşkuyla çalıştı, çaba sarfetti. Bugüne baktığımızda geçmişteki mücadelelerin özlemini çekiyoruz. Bu yüzden de 60 yıldan sonra hüzünlüyüz.
Ercan Kasap
31.12.2011