28 Kasım 2024 Perşembe
İnsanların, araçların bağlantı noktasıdır köprüler…
Köprüler, insan doğasına dair bir anlam taşırlar. Hem günlük yaşam ve yaşantılarımızda, hem de metaforik betimlemede farklı anlamlar içermekle birlikte esasen bir semboldür köprüler…
Köprüler birleştirendir, kavuşturandır aslında…
Bu kavramlar, Kosova’nın kuzeyindeki Mitroviça şehrinde İbre Köprüsü için uzun yıllar geçerli idi.
Ancak, NATO güçlerinin intikaliyle Kosova’nın özgürlüğe kavuştuğu 1999 yılının 12 Haziran tarihinden sadece birkaç gün sonra şehrin ortasından geçen ve çok etnikli şehrin iki yakasını birleştiren İbre nehri üzerindeki ana köprü, birleştirici sembol olmaktan çıkarak, ayırıcı bir unsura dönüşmüş oldu.
Köprü, uluslararası güçler tarafından ulaşıma kapatıldı. Eski Yugoslavya’nın maden şehri olarak bilinen Mitroviça, kuzey ve güney olmak üzere ikiye bölündü. Köprünün güney yakasındaki Sırplar, şehrin kuzeyine, Kuzeydeki Arnavutlar güneye geçti.
İkinci dünya savaşından sonra, Arnavutlar, Sırplar, Türkler ve Boşnakların birlikte yaşadığı şehir etnik kökenlere göre bölündü.
Günümüzde kuzeyde sadece Boşnak mahallesinde, Arnavutlar, Türkler ve Boşnaklar az sayıda yaşamakta.
Köprü üzerinde araç trafiği 25 yıldır yapılmıyor, köprüden yaya geçişleri de yok denecek kadardı. Çünkü güneyden kuzeye geçmek isteyen vatandaşlar, Sırp sivillerin kurduğı “Köprü koruyucuları” tarafından dövülüp geri gönderiliyordu.
Mitroviça’da 3 gün görev yaptığım sırada köprünün hem yaya, hem de araç trafiğinin kapatıldığı 16 Haziran 1999 tarihinde şahit olmuştum.
Yaşlı Sırpların şehrin güney bölümü ile şehrin çevre köylerinden Kosova Kurtuluş Ordusu’nun (UÇK) saldırı düzenleyeceği söylentilerinin yayılması üzerine kuzey bölüme geçmeye başlamasıyla, KFOR’un Fransız askerleri köprüyü kapatıp sadece Sırpların geçişine izin vermekteydi.
Köprünün birleştirci rölünün ortadan kaldırıldığı anı orada yaşadım. Köprünün, ardından da bölünen Mitroviça’nın kaderi mühürlenmişti o gün…
İbre Köprüsü, şehrin iki yakasını ayırır oldu. İki yaka da birbirine düşman oldu…
Yıllar içerisinde çalıştığım haber ajansının kameramanı ile köprüden yaya geçerek kuzeye girmem hep Sırplar tarafından engellenmişti.
Ve yıllar sonra…yıllar sonra tıpkı bir mucize gibi Sırp çoğunluklu Mitroviça’nın kuzeyine rahatça geçebildim, ana caddesinde kahve içebildim.
Albin Kurti Hükümeti’nin son 3 yıldır, kuzeye Kosova meşhruiyeti kazandırılması amaçlı Sırbistan’ın yasa dışı kurumlarıyla kurduğu hakimiyetine büyük ölçüde son vermesi, eski, bölünmemiş Mitroviça’yı hatırlattı bana…
Sadece yayalara açık olan caddede Arnavutların, Sırpların kafeleriyle yan yana Kosova’nın ünlü gıda markalarının kocaman şubelerini açması ve burada Sırp ile Arnavutların ayrı ayrı masalarda olsa bile kahve yudumlaması, yemek yemesi, 25 seneden sonra karşımıza bambaşka bir tablo çıkarttı.
1389’da Kosova Meydan Muharabesi’nde hayatını kaybeden “Çar Lazar” heykelinin dikili olduğu caddenin sonuna kadar yürüdüm. Bir Kasım günü, rahatça, serbestçe…25 yıl öncesinde gibi…
Caddede Kosova postası ve bankalarının da faalieyete geçtiğine tanık oldum, cadde üzerinde asılı eskimiş ve yırtılmış Sırp bayraklarına rağmen…
Köprünün hemen güney yakasındaki alış veriş merkezinde gezen Sırpları da gördüm…
Bir umut ışığı doğdu içime…Acaba Güney ile Kuzey Mitroviça belediyelerinde yaşayanlar köprüden geçerek heriki tarafta rahatça gezebilecek mi, rahatça konuşabilecek mi, düşmani duygular yumuşayacak mı? diye kendime sordum…Mümkündür ama hesaba yanılma payını katmak gerekir.
Umut edelim ki İbre Köprüsü tekrar birleştirici sembol haline gelsin. Ama bu da bellli değil…
Çünkü bu topraklarda belli olan tek şey, hiçbir şeyin belli olmamasıdır.
Ercan Kasap
25.11.2024