Kimin aklına gelirdi, çok kültürlü, çok dilli, çok dinli Prizren’de , Türk Başkonsolosluğun molotoflu saldırıya maruz kalacağı. Kim tahmin edebilirdi ki, Kosova’nın en hoşgörülü şehrinde çirkin bir saldırya tanık olacağımızı. Kim bilebilirdi ki, farklı din, dil ve kültürlerden olan insanlar arasında ilişkilerin en güzel örneklerinin yaşandığı Prizren’de, her yönüyle aşağılıklı bir eylem ile karşı karşı kalacağımızı…
Akıl almaz, korkakça, bir o kadar tehlikeli saldırı, Kosova’ya dost ve kardeş bir ülkenin diplomatik misyonuna karşı gerçekleştirildi, şehrin merkezinde asılan Türk bayraklarından biri çirkin şekilde indirildi.
Kültürüyle, hoşgörüsüyle, misafirperverliğyle her zaman örnek olmuş tarihi Prizren’ e büyük bir leke atıldı böylece. Güzel Prizren’e gölge düşürüldü dolayisiyle. Kosova ile Türkiye arasındaki ilişkilerin mükemmeliğine de soru işaretleri yağdı maalesef.
Üzücü, düşündürücü, acı verici bir eylem. Tüm düzeylerden gelen sert kınamalar bile olayı hafifletemedi. Olayın yankıları hala devam ediyor çünkü. Gerekçesi ne olursa olsun hiç bir şekilde kabul edilebilir yanı olmayan molotoflu saldırı, Türkiye’yi dost ve kardeş ülke sayan herkesi derinden sarstı.
28 Kasım gününde zavallıca ve hoş olmayan bir durum yaşandı. Prizren’de ahlak yoksunu şahıslar Türk bayrağını da indirdi. Aynı gün iki saldırı . Biri başkonslosluk binasına, diğer Türk bayrağına yapıldı.
Türkiye’ye ve Türklere duyulan nefretin , Türk Başkonsolosluğu ve Türk bayrağı üzerinden tatmin edilmesi, hazin bir ortamı yansıtmaktadır. Amaçlara ulaşmak uğruna çirkin saldırlara başvurmanın, faillerin zavallı bir duruma düştüğünü, ya da faillerin kınamaya layik bu eylemleri gerçekleştirmeye zemin oluşturanların zavallı bir durum içinde olduklarını gösteriyor. Sürekli destekleriyle Kosova’nın devlet davasında en büyük rol oynayan devletlerin başında bulunan Türkiye’ye karşı böyle bir saldırı yapılıyorsa, durum vahim demektir. Durumun da mutlaka sorgulanması gerekir.
Bazı siyasiler, sivil toplum kuruluşlar, medyalar sürekli olarak Türkiye karşıtı söylemlerle Türk nefreti yayıyorsa, genç zihinlerin zehirlenmemesi mümkün değil. Ancak, bu kalıplarla zihinleri esir edilmiş kişilerin yaptığı aşağılık saldırılar, sadece dar çevrelerin amaçlarına hizmet eder durumda mıdır bilinmez.
Yakalanan faillerin nasıl bir psikolojik durum içinde oldukları, hangi sebeplerle saldırıyı gerçekleştirdikleri, sipariş olarak mı yapıldığı, provakasyon amaçlı mı gerçekleştirildiği bilinmez, ancak, nefretin kabarmasından olduğu malum. 5 kişilik bir grubun şişelere molotof karışımı doldurarak başkonsolosluk binasını yakmayı istemeleri, bazılarının göstermeye çalıştığı masum bir olay asla söz konusu olamaz. Kosovalıların bir bölümü , bir millete karşı, bir ülkeye zarar verebilecek kadar mı nefret içinde olabilir?
Bu saldırıları gerçekleştirenler belli ki Türkiye’yi dost ülke, Türkleri de kardeş halk saymıyor. Tam aksi yönde kanaat oluşabilir. Bu durumda Kosovalıların ülkedeki yabancılardan sadece Türkiye ve Türklere karşı ksenofobi geliştirdiğini düşünmek bile korkutucu. Yapılan saldırlar unutulmamalı ki Kosovalı Türklere de yapılmış sayılır.
Nasıl sonuçlar doğuracağına bakmadan yapılan hadsiz saldırılarla ne kadar da dost ülkeleri kendimize düşman yapmayı seviyoruz ? Daha çok sayıda dost ülkeye sahip olmak için çare aramak yerine bazıları, daha fazla düşman ülke yaratmak için sebep arıyor. Bu duruma da kimse çare aramıyor. Olmamalıydı!
Ercan Kasap
29.11.2016
OSMANGAZİ BELEDİYESİ’NE ÇAĞRI!
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI