a

KARADJORDJEVO’DA ÜÇLÜ BALKAN ZİRVESİ

üçlü balkan zirvesi

Türkiye, Sırbistan ve Bosna Herseg liderlerinin katılımıyla Sirbistan’da Balkan Üçlü Zirvesi düzenlendi.Belgrad’ın 150 kilometre kuzey batısında Hırvatistan ile sınırında yer alan ve geçmişte  eski Yugoslavya lideri Tito’nun rezidanslarından biri olarak  kullanılan Karadjordjevo Cumhurbaşkanılığı Konutu’nda yapıldı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç’in evsahipliği’nde yapılan üçlü zirveye, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Bosna Herseg Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkan Nebojşa Radmanoviç, ile Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzetvegoviç ile Hırvat üyesi   Zeljko Komşiç katıldı.İlki geçen yıl Türkiye’nimn girişimiyle yapılan Üçlü Balkan Zirvesi’nin ikincisinde bölgede barış ve istikrarının pekiştirilmesi ve işbirliğinin daha ileriye taşınması konuları ele alındı.Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında,her üç ülkenin Balkanlar’da barış ve huzurun, halkların refahı için önemli bir husus olduğu vurgulanarak,bölgenin A bile bütünelşemesiş kararlılığı ifade edildi.

Basın toplantısında konuşan  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine ilişkin, “Nüfusu ve ekonomileri büyük olan ülkelerin AB’ye tam üyeliği, hep sıkıntılı olmuştur” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç ve Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Nebojşa Radmanoviç ile Sırbistan’da gerçekleştirdiği üçlü toplantının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu. İstanbul’da başlatılan üçlü toplantıların ikincisi için Sırbistan’da bulunduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Bizim bütün arzumuz şu. Balkanların üç ülkesi olarak aramızdaki işbirliğini, dayanışmayı güçlendirmek, sorunların çözümüne hep beraber yardımcı
olmak, her ülkenin egemenliğine saygı göstermek, toprak bütünlüğüne saygı göstermek, içişlerine herhangi bir şekilde karışmadan ama problemlerin aşılması konusunda da karşılıklı olarak yardımcı olmak. Bu çerçeve içerisinde çok önem verdiğimiz konu muhakkak ki istikrardır, refahtır. Bu yönde önemli reformlara bütün bölgenin ve hepimizin ihtiyacı vardır, bunları hep kolaylaştırmaktır. İnanıyoruz ki bunlar yapıldığı süre içerisinde AB çatısı altında, daha büyük bir şemsiye altında bütün bu bölge birleşecektir.
Önemli olan geçerli olan kuralları, prensipleri ülkelerimizde geçerli kılmaktır. Bunlar hep denenmiş ve neticede o ülkelerin halkları da bu ilkeler ve prensipler çerçevesinde mutlu olmuştur. Bu çerçeve içerisinde inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda daha süratli gelişmeler olacaktır. Zaten son yıllarda çok güzel gelişmeler var, gerek Bosna Hersek’in AB ile ilişkilerinde gerek Sırbistan’la ilişkilerinde. Bölgedeki en üst seviyedeki Balkan ülkelerinin devlet başkanlarının birbirlerini ziyaretleri bütün bunlar
hep güzel gelişmelerdir. Biz Balkanları Avrupa’nın bir kıyısı olarak görmüyoruz, büyük Avrupa’ya baktığınızda Balkanlar aslında Avrupa’nın ortasıdır, merkezidir. Belgrad bu anlamda çok kilit bir şehirdir ve Sırbistan çok kilit bir ülkedir. Geçen sene başlattığımız bu üçlü toplantıyı bugün devam ettirmekten ve çok detaylı olarak her şeyi büyük bir samimiyet ve karşılıklı anlayış içerisinde görüşmekten büyük bir memnuniyet duydum. Amacımız bir zamanlar husumetlerin hakim olduğu toprakları işbirliği alanı,
dayanışma alanı ve ortak istikametlerde ve her konuda işbirliği alanı haline çevirmektir” dedi.
Sırbistan ve Bosna Hersek’in AB üyeliğine Türkiye’nin nasıl katkısı olabileceği sorusuna cevap veren Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakeresi yapan bir ülke olduğunu biliyorsunuz. Bizim yaşadığımız problemlerin kaynağı esas olarak şudur. Nüfusu ve ekonomileri büyük olan ülkelerin AB’ye tam üyeliği hep sıkıntılı olmuştur. Baktığınızda İngiltere aynı şekilde, İspanya aynı şekilde. Onların girişleri de yıllar almıştır. İngiltere 2 kez veto edilmiştir, İspanya 11 yıl almıştır. Biz tam
üyelik müzakerelerine 2005 yılında başladık ve devam ediyor şu anda. Bazı sorunlar var, onları da karşılıklı açmak için çaba sarf ediyoruz. Türkiye’nin katkısı ne olabilir dediniz. Türkiye’nin birikmiş büyük bir tecrübesi var tabii. Bütün bu tecrübesini gerek Bosna Hersek için, gerek Sırbistan için paylaşabilir. Nedir bu tecrübe derseniz. Bir ülkenin AB’ye üye olması için kendi içerisinde önemli reformlar yapması gerekiyor. Siyasi, ekonomik, hukuk reformları yapması gerekiyor. Bu konularda Türkiye çok
köklü reformlar yaptı kendi içerisinde, biz onun için müzakerelere başladık. Biz 2005 yılında önce niçin başlayamadık, bizim de yapmamız gereken birçok konular vardı. Zaman zaman onları geciktirdik, zaman zaman siyasi atmosferimiz müsait olmadı. Nihayet köklü değişiklikleri yaptıktan sonra başladık. Bütün bu konularda inanıyorum ki Türkiye’nin verebileceği çok şey vardır. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa içerisinde bu iki ülkeyle yine güçlü lobi yapması, bunu arzu etmesi de başlı başına herhalde çok büyük bir
destektir. Çünkü Avrupa’nın 6. büyük ekonomisiyiz. Bütün Avrupa kurumlarının kurucularındanız biz. Avrupa Konseyi’nin 1948’te kurucusuyuz, diğer bütün Avrupa kurumlarının hep içerisindeyiz. Dolayısıyla hem Sırbistan, hem Bosna Hersek için eminim ki yapabileceğimiz çok şey vardır. Ekonomik açıdan şüphesiz ki yatırımlar, altyapı konularındaki yine desteklerimiz, bunlar da herhalde önemli olacaktır” diye konuştu.
Başka bir soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Gül, “Bizim Balkan vizyonumuz şu. Balkanları Avrupa’nın ortasında olarak düşünmek gerekir, kıyısında köşesinde bir yer değil, büyük Avrupa’ya baktığınızda. Balkanlarda istikrar ve işbirliği ne zaman oluştuysa Balkanlarda hep mutluluk ve refah olmuştur. Maalesef geçen dönem içerisinde bazı husumetler oldu ve bunların acıları da çekildi. Ama acılarla hiçbir yere varılmaz, bunları unutmamız ve tekrar işbirliğine dönmemiz gerekir. Türkiye olarak biz buna gayret sarf
ediyoruz, bütün arzumuz budur. AB içerisinde, Avrupa’nın diğer kurumları içerisinde, arzu edenlerin NATO içerisinde tabii ki yerlerini almasıdır açıkçası. Büyük şemsiyelerin altında Balkan ülkeleri yerini alırsa karşılaştıkları günlük problemler daha kolay çözülecektir. Türkiye olarak buna çok önem veriyoruz ve bu bölgeyi ne kadar istikrar unsuru haline çevirirsek o kadar çok işbirliği olacaktır” dedi.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç ise, konuşmasında, gelecekteki işbirliğinin gerçekleştirilebilmesi için önyargıların kökünden kazınmasının şart olduğunu söyledi. “Tarihin bıraktığı ağır önyargılara karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Bunu yapmasak eğer gelecekte çok daha büyük sorunlarla karşılamış olacağız” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Tadiç, bütün bölgenin AB ile bütünleşmesini arzuladıklarını belirtti. Üçlü zirvenin Bosna Hersek hakkında uluslararası bir konferans olmadığının altını çizen
Cumhurbaşkanı Tadiç, ortak geleceğin tesis edilmesi için barışmanın şart olduğuna vurgu yaptı.
Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Nebojşa Radmanoviç de, üçlü zirvenin, geçmişte yaşanan acıların ardından herkesin Balkanların 21. yüzyılda barış vahası olmasını arzuladığını gösterdiğini kaydetti. “Üç ülke AB’ye üye olmakta kararlı. Dolayısıyla bu konuda birbirimize yardımcı olmayı kararlaştırdık” diyen Radmanoviç, işbirliğin bölgeye refah getireceğini söyledi.

Üçlü Balkan Zirvesi’nin üçüncüsü gelecek yıl Bosna Herseg’te düzenlenecek./kosovaport/

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Sıradaki haber:

SIRBİSTAN PARLAMENTOSU KOSOVA’YI GÖRÜŞECEK

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
casibomJOJOBETbahsegel