“İmza” yayınevi Rakip Ertuğrul Eriz tarafından kaleme alınan “Bir Beyaz Düş” adlı kitabı çıkardı.
Yazar hakkında…
Rakip Ertuğrul ERİZ, 1976 yılında Tekirdağ’da doğdu. İlk ve orta okulu burada bitirdi. 1994 yılında İstanbul Polis Koleji’nden, 1998 yılında da Polis Akademisi’nden mezun oldu. 2010 yılında Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. 1998-2011 yılları arasında değişik rütbe ve birimlerde Bursa ilinde görev yaptı, 2011 yılı Temmuz ayında Diyarbakır iline atandı. 2011 yılı Kasım ayından itibaren Avrupa Birliği Kosova Misyonu’nda (EULEX) Türk Polisi olarak Türkiye’yi temsil etmektedir. 2004-2005 yılları arasında da bir yıl süreyle Birleşmiş Milletler Kosova Barışı Koruma Misyonu’nda (UNMIK) görev yaptı. Polis Koleji yıllarından itibaren şiir yazan Eriz’in şiirleri Akademik Bakış, Evlad-ı Fatihan, Kosova İmza, Türkçem gibi değişik dergilerde yayımlandı. Dedesi 1913 yılında Üsküp’ten Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan şair, Üsküp şehri ve Balkanlara olan sevgisi dolayısıyla şiirlerinde “Üsküplü” mahlasını da kullanmaktadır. 2002 yılında İlknur Eriz hanımla hayatını birleştiren şair, Leyla ve Bahar Rana adlarında iki kız çocuk babasıdır.
Bu onun ilk şiir kitabı oluyor.
Kitabın önsözünde İmza Yayınevi sahibi Agim Rifat
“YOLUN AÇIK OLSUN ÜSKÜP’LÜ” diyor ve devam ediyor…
Bir devletin, belli bir coğrafyanın toplamı sadece nehirleriyle, köy ve şehirleriyle, dağları düzleri, hayvanları, bitkileri ve insanlarıyla sınırlı değildir, yazarlarıdır, eli kalem tutanlarıdır da aynı zamanda, filozofları, bilim adamları, siyasetçileri, sporcuları, sanatçıları, eğitimcileri… tüm aydın kesimi.
Bir toplum ki bizim şu kadar sayıda aydınımız var der ve diyebilir o sayıya göre de onun dünyadaki yeri odur. Ve bir toplum, bir topluluk ki, bizim okuyucumuzun, sanatseverimizin, bilim sevdalımızın, spor meraklımızın, siyaseti takip edenlerimizin sayısı ortalamanın üstündedir der ve diyebilir o toplum medenidir. Medeni olduğu kadar da insanidir. Huzur diye bir şeyi önemsiyorlarsa, düzen, nizam, refah gibi değerler revaçtaysa, saygı sevgi ellerin üstünde tutuluyorsa, özlediğin, varmak istediğin yer orasıdır.
Ve dil sadece anadili dersinde öğrenilmez ve ona ait de değildir, matematik, coğrafya, biyoloji, kimya, fizik onsuz hiçbir işe yaramaz. Sanat, sadece sanatçılara, siyaset siyasetçilere, spor sporculara, bilim, bilim adamlarına kalmış bir toplumdan hayır gelmez. Bir branş, başka bir branşla ilgilenmez, kendi kabuğuna çekilip “bana ne” derse orası çürümeye mahkumdur. Tek sözle, bir toplumun gücünü olup bitenlere kayıtsız kalanlarla kayıtsız kalmayanlar belirler. Bugün bilime, teknolojiye, toplumsal olaylara, bireysel kaygılara göz yummayanlar, kayıtsız kalmayanlar, çevreyle, çevre düzeniyle, yaşamsal koşullarla, bir arada yaşamanın değer ölçütlerine, hukuka saygılı, onların sorunlarıyla ilgili toplumlar dünyaya da hakim uzaya da…
Gerisi…
Gerisi sıradan, kopuk, başı boş, hayattan dünyadan bir haber, geçmişsiz, geleceksiz bir sürü halinde ve giderayak. Oturmuş bir bankta boş boş bakıyor sağa sola, gün geçerken ayaklarının burnunun dibinden çömelmiş bir yerde horluyor, bir diğeri nerden gelip nereye gittiğinin farkında olmadan oradan oraya dolanıp duruyor kayıp, zarları eline almış atıyor bir o yana bir bu yana sabahtan akşama kadar… Gidip bir su verse bari bir çiçeğe, bir fidan dikse bir yerde, yardıma ihtiyacı olan bir insanla ilgilense, bir hayvana baksa, çok mu! Anlamlı bir söz bile her şeyi değiştirmeye yeter, güzel bir jest, bir hareket, bir selam…
Rakip Ertuğrul Eriz onlardan biri işte, mesleğiyle de kalemiyle de, aldığı ev terbiyesiyle de kayıtsız kalmak istemiyor olup bitenlere, şu kadar olsun bir payım geçerse, bir arpa boyu kadar da olsa bir katkıda bulunarak yol almaya yardımcı olursam çevreme ve çevremdekilere ne mutlu bana, diyor.
Ve ekliyor: “Ateş Beni de Yakar”
Ateş düştüğü yeri yakarmış derler,
Sevemedim bir türlü bu aymaz sözü.
Yanmıyorsa benim de içimde bir yerler,
Ne yapayım yaşarmayan böyle bir gözü.
Ateş düştüğü yeri değil sadece,
Seni, beni, hepimizi yakmalı.
Ruhumuz bedende kaldığı sürece,
Herkesin acısına ciğerimiz yanmalı.
Kitaba başlık düşürdüğü “Bir Beyaz Düş” de o istikamette:
Bir beyaz düşte aradın mutluluğu,
Taze bir güldün, en güzel çağında soldun.
Gizemlerle dolu bu hayat yolculuğunu,
Bir beyaz zehirle noktaladın.
“Zirve İçin Çalışmak”, “Baş Eğmeden”, “Küçük Kız” şiirleri keza.
Ama kitap sadece onlardan ibaret değil elbette ki, içinde hasret de var (“Güneşe Hasret”, “Huzura Hasret”, “Kar Yağar İstanbul’da”, “İstanbul’a Hasret”, “Ayrılış Hüznü”, İstanbul’a Veda”, “Üsküp” şiirlerinde olduğu gibi), aşk da ( “Seni Ararken”, “Senin Gibi”, “Aşk Gemimiz”, “Bilsen Seni ne Çok Özledim”, “Aşka Düştü”), sevgi (“İyi ki Doğdun”, “Leyla”, “Sevgiye Hasret”), vatan (“Cumhuriyet Coşkusu”), gurbet (“Huzur Diyarım”, “Gurbette Geceler”) ve özvatan özlemi (“Ben Geldim Dedem”) ve görev icabı bulunduğu Kosova (“Kışta Gelen Bahar”, “Kosova”)…
Rakip Ertuğrul Eriz’le tanışmamıza, ardından da dost olmamıza vesile olan, bir şeyler yapma, bir katkıda bulunma uğruna harcadığımız çabanın, verdiğimiz emeğin ta kendisi olsa gerek. Biz Kosova Türk Yazarlar Birliği olarak çocuklara, gençlere ve yetişkinlere kitap okumayı sevdirme peşinde şiir dinletileri, şiir buluşmaları düzenliyoruz ya köylerde kentlerde, o da gelmiş biryerlerde bizi izliyor. Bu çocuklar neler yapıyor, Avrupa’nın bu köşesinde bu Avrupalı Türklerin Türkçe’si bizlere neler anlatmak istiyor, coğrafyalarının bir parçası olduğu bu yazarlar bugünlere kadar nasıl gelmişler, kendi kimliklerini, kendi kültürlerini muhafaza ederek nasıl yaşatmışlar, nasıl yaşatıyorlar merak ediyor olmalı ki bizi tebrik etmeye geldi, başarılarımızın devamını dilemeye.
Baktık ki karşımızdakinin, Anadolu’ya Balkanlara özgü bir duruşu var. Sakin, sevecen, sıcak, her an yardıma koşmaya hazır bir insan ama icabında karşındakine haddini bildirmeye de, üstelik şiir de yazıyor. O şiir yazar da, sanatı insanı sever de biz yakasını bırakır mıyız!
O da bizimle beraber okumaya başladı ondan sonra Kosova’nın değişik yerlerinde düzenlediğimiz şiir dinletilerinde, şiir buluşmalarında. Ve baktık ki o bu işe daha dünden hazır. Baktık ve gördü ki o bu vuslata talep de müptela da.
Eh, ne derler, yolcu yolunda gerek…
Haydi yolun açık ola Üsküp’lü… /A. Rifat/
BORU FABRİKASI İŞÇİLERİ 3 AYDIR EYLEMDE
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI