Bugun onemli bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum. Ateşi çıkan kişiye ateş düşürücü ilaçlar verilerek “iyileştirilmesi” konusu.
Bu durum ne yazık ki tıp dünyası içinde bile bazen ezber bilgilerle yanlış değerlendiriliyor…
Öncelikle bazı ön bilgiler vermek istiyorum:
Normal vücut sıcaklığı yaklaşık 37 derecedir. Kanımızın sıcaklığı yaklaşık 38 derecedir.
Bu sıcaklık koltukaltı veya kasık gibi vücudun kıvrımlı yerlerinden ölçüldüğünde yaklaşık 37 derecede normal kabul edilir. Kulak, ağız içi, makat gibi iç bölgelerden ölçümde 1 dereceye kadar yüksek çıkabilir. Ayrıca kadınlarda adet dönemine göre artıp azalır. Kulaktan ölçümler dış kulak yolunun ve onun sonundaki kulak zarının mekan değişimlerinden kaynaklanan ısı transferleri sebebiyle hızla sıcaklıklarını değiştirmesi sonucu yanıltıcı olabilir. egzersiz yaptığımızda karbonhidrat içeriği zengin yemekler yediğimizde de genellikle vücut ısımız yükselir.
Vücudumuz dış sıcaklığa ve etraftaki ısı hareketine göre özellikle ciltteki kan damarlarının çaplarını dolayısı ile içlerinden geçen kan miktarını ayarlayarak, terleyerek, doğrudan ısı arttırıcı salgıları kana vererek homeostatik döngülerle termoregülasyonu sağlar. Hatta bazen ortam normal sıcaklıkta olmasına rağmen üşüme hissi yaratarak kendimizi örtmemizi ve vücut ısımızı arttırmamızı sağlar.
Ateşli hastalıklar genelde nasıl oluşur?
Öncelikle bu hastalığı yapacak hastalık etkeni bir mikrop, virus veya pirionun (sadece genetik program parçacığı) vücudumuza girmiş olması veya zaten bulunuyor (örn. dudak uçuğu herpes virusu) olması gerekir.
2. aşamada bu etkenin kendi programına uygun şekilde çoğalması ve vücudumuza bir şekilde zarar vermeye çalışması lazımdır.
2. aşamada savunma sistemimiz bu etkeni derhal yok edemez ise (ki bu savunma sistemindeki hafıza hücrelerinde o etkenin kaydının olmaması veya vücutta ilgili bir zaaf olması durumunda olabilir.) , hastalık etkeni inanılmaz bir hızla çoğalır ve bize ciddi zarar vermeye başlar. Vücudumuzun normal sıcaklığında insanlarda hastalık yapan birçok bakteri ve virus rahatça üreyemezler. Ancak soğuğa maruz kalma, vücut ısısını koruyamayacak kadar beslenme eksikliği gibi durumlarda vucut sıcaklığımız düşer ve daha önce savunma sistemince tanınmamış, beklemede olan bakteri ve viruslar hızla üremeye başlarlar.
3. aşamada savunma sistemimiz hastalık etkenini analiz edip gereken yanıtları üretir. Bunlardan bir kısmı spesifiktir ve o etkene doğrudan saldırır, diğer bir kısmı ise genel tedbirlerdir. Ancak hepsi birbiriyle karmaşık bir şekilde ilişkilidir.
4. Aşamada hastalık etkeni yenilir (iyileşme), özellikleri savunma sistemimize kayıtlı olarak kalır, bir daha girişinde hastalık yapamadan yok edilir. Varsa vücutta oluşan hasarların tedavisine başlanır (nekahat).
Ateş genel bir tedbirdir, adeta bir seferberlik halidir. Ona bağlı birçok savunma basamağı vardır. Ateşin yükselmesi mikropların (genel anlamda hastalık etkenlerinin tümünü kastederek kullanıyorum, aslında virüsler ve pirionlar tıbben mikrop sınıflamasına girmez.) üreme hızını düşürür. Genel ve bölgesel kan dolaşımını arttırır. Böylece savaş bölgelerine daha çok akyuvar, besin transfer edilebilir.
Üstüste çok soğuk içecekler içersek bademcik iltihabı olmamız, terliyken rüzgarda kalıp bronşit veya zatürre olmamız birer örnektir.
Mikrobik hastalık başladığında vücudumuz derhal sıcaklık ayarını normalin de üzerine çıkarır, kan dolaşımı vücut genelinde, özellikle de iltihabın olduğu bölgede artar. Böylece o bölgeye daha çok savunma faktörü ve onların kullaması için enerji kaynakları gelir. sıcaklığın 37 derecenin de üzerine çıkması ile mikropların üreme hızı azalır.
Bazen öyle hızla sıcaklık artışı gerekir ki, ateşimiz yükselirken üşür ve titreriz.
Üşüme üzerimizi örtmemizi ve ısı kaybını azaltmamızı sağlarken, titreme ile kaslarımız tarafından gereken ek ısı üretilir. Böyle bir durumda vücudumuzun ne demek istediğini anlayarak ona yardımcı olur ve kendimizi sıcak tutacak şekilde örtünürsek, genellikle 1-2 saat sonunda terleyip iyileşerek kalkabiliriz.
Başka bir örnek bademcik iltihabının henüz başlangıcında boğazımız henüz yeni gıdıklanıyorken, boğazımızı sarar böylece bölgenin sıcaklığını yükseltir ve dolaşımını arttırırsak hastalık etkenini olayın başında yenme şansımızın olmasıdır. İlerlemiş durumlarda da bu tedbir her zaman katkı sağlar.
İlginç bir şekilde tüm insanlar hasta bir kişi karşısında onu bilinçaltı bir dürtü ile sıcak tutmaya çalışırlar.
Sonuç olarak bebeklerde havale riskinin arttığı (> 39 C koltukaltı) ateşler haricinde ateşi düşürmek doğru değildir. Erişkinlerde ateş anormal artmadıkça >41 derece ciddi bir sorun yaratmaz, mümkün olduğunca rahatsızlığına katlanıp hemen ateş düşürücü ilaçlar alarak savunma sistemimizi çökertmememiz gerekir.
Deneyince göreceksiniz, ateş düşürülmediği taktirde çok daha çabuk iyileşeceksiniz. Ayrıca normal savunma yanıtlarının basamak basamak oluşmasına imkan verdiğinizden savunma sisteminiz gittikçe daha yenilmez hale gelecek. “Kültür mantarı” olmayacaksınız.
Bu yazidan edineceginiz bilgiler sizi veya yakınlarınızı muayene etmiş bir hekimin önerilerinin yerine geçmez, genel sağlık bilgileri niteliğindedir./ uzm. dr. Cem Bağdatlı, Amerikan Hastanesi, Priştine/
KAHVENİN MUCİZELERİ
TİKA’DAN BOSNA HERSEK’TEKİ SAĞLIK SİSTEMİNE DESTEK
TÜRKİYE DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN YUNANİSTAN’DA
SOFYA’DA ULUSLARARASI ETNOGRAFİK FİLM FESTİVALİ DÜZENLENECEK
BATI BALKAN ÜLKELERİ BU YIL TURİSTLERİN UĞRAK YERİ OLDU
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.