Türklerin Tiyatrosu olmalı dediydi .
Arkadaşlarıyla birlikle kolları sıvadı.
Güldürdü.
Düşündürdü .
Halkıyla birlik içinde yol aldı.
Adı tarihe takılı kaldı .
1917 yılını ( ayva baharı denen ) mevsiminde gözlerini açmış dünyaya.
Fakirliğe aldırmadan çoğalan , kalabalıklaşan , açlığa karşı gülüş yaratan bir aile adına AZİZ demiş . Hasan babası “ Bunun gözü göz değil “ derken annesi Bahriye “ Beli ki ağlamadığına göre hep gülüş yaratacak “ cevap veriyormuş Azizi kucaklarında okşarken.
Mahale çocukları zengin , obur , Aziz ise kalabalık ailenin çocuğu olarak oyunla , anlatıyla , selamla , deyiş ve deyimle , az şeyle mutlu olmayı başaran bir çocuktu.
Kurnaz değil ama kararlı , ver elini Üsküp dediğinde Kadriye hanıma ( Kadruş’una ) gönül vermiş almış getirmiş Prizrene BUŞ’lar ocağına.
Kitap sever , akıllı , uysal , dürüst , tek sözle tam kadın Kadruş çeyiz olarak 3 sandık dolusu kitapla gelmiş , geceleri kitap okur , Aziz de böyle bir hanımla beraber olmasından gurur duyar.
Akşamları Kadruşu ,vay demeden uf demeden iki dublo, küçük kestane çikolata , iki tane leblebi , kadehi içine ( mevsime göre ) üzüm yada kiraz tanesi koyarak getirir , taş plaklardan Safiye Ayla , Hamiyet Yüceses ve Zeki Mürenleri dinletir Azizine.
Herkes peçedeyken o taranmış , süslenmiş haliyle Azizinle ( düşmanları daha da çatlatmak , ocağına renk katmak ve veretmek amacıyla ) Prizrenin Şadrvanında başörtüsüz sebestçe gezer sağ elini kolundan çıkartmazdı Azizinden. Gülümser “ Asıl yaşamak Aziz’le yaşamakmış “der.
Süleyman bey , Abdullh Palyocu , “Doktor” İrfan , Kara Cafer ile dem sürerken Cemal Kılıç , Refet Kiser , Faik Emruş , Hüda leskovçalı’yla , sağlam temel sağlam yapıya dönüşür mantığıyla , Tiyatro temellerini diker Prizren’inde .
Yazar , oynar , derler , örf ve adetlerimize sahip çıkarken güldürür halkını. Halkı da Azize bizim Nasrettin Hoca der, Prizrenin Nasretini adını veriri bir daha geri almamak üzere.
Çok ödül aldı , çok röl canlandırdı , tiyatro oyunu yazdı , Halkın halkı oldu , güldürdü , Nasretin Hocamız “ dedirti kendisine , Doğru Yol’u kurdu , ter döktü , derneğin yaşaması için en son nefesine kadar çaba harcadı , “O bizim can direğimiz” derken , sanat düşkün ailesine hele hele küçük oğlu Raif’e aynılarını dedirti , onun sanatçı olacağına inanarak 1970 yılının karpuz mevsiminde son nefesini vererek.
Doksanlarda ana ocağı , başının tacı derneği , Dernek Tiyatro koluna AZİZ BUŞ TİYATROSU adını verir , nice Azizler yetişsin umuduyla Prizrenimizde.
“ Kısadan hisse kıskanmasın kimse” herkesi mutlu edecek yaşamayı bildi Aziz BUŞ.
İyi ki doğdun , iyi ki varsın , iyi ki bizimlesin Aziz BUŞ.
Nice Yıllara .
*Doğru Yol TKSD Aziz Buş Tiyatrosu oyuncuları*/R. Buş/
3 MAYIS 2012 PERŞEMBE GÜNDEMİ
KARADAĞ’IN HEDEFİ AB’YE TAM ÜYELİK
EDİRNE’DE RESSAMLAR BALKAN MİRASI “BOCUK” TEMALARINI KABAKLARA RESMETTİ
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİNE KARŞI PROTESTO DÜZENLENDİ
NATO GENEL SEKRETERİ RUTTE, TÜRKİYE ZİYARETİNİ GERÇEKLEŞTİRİYOR
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.