Eğitim öğretim yılı başlayalı daha 1 ay olmamışken, kendi çocukluğum aklıma geldi. Henüz birinci sınıftayız, her şey yeni ve heyecanlı. O yaşlarda milliyet ve benlik kavramını henüz bilmiyorduk. Ta ki, azınlık olduğumuz için uğradığımız ilk akran zorbalığına kadar. Neden zorbalığa uğradığımızı anlamaya çalışırken yenileri gelirdi. Sokakta Türkçe konuşmanın garip bakışlara neden olduğu 2006 Priştine’sinde hala bir şey değişmedi. Peki ya biz?
Priştine’de eğitimini Türkçe tamamlayan herkes bilir ki, bu büyük bir mücadeledir. Olumsuz eğitim şartları, tüm gün anadilde konuştuktan sonra Arnavutça’da karşılaştığımız dil bariyeri, gelecek kaygıları… Lise bitti, kimimiz eğitimini Türkiye’de tamamladı, kimimiz burada eğitimine Arnavutça devam etti. Bilen bilir, her ikisinin de getirdiği zorluklar mevcuttur. Fakat burada anlatmak istediğim eğitim zorluğu değil, biz gençlerde oluşan milli kimliktir. Şüphesiz ki, yaşadığımız zorlukların milli kimliğimizin güçlenmesine katkısı büyüktür.
Bireyselde milli kimliğimiz çok güçlü, bunu biliyoruz. Peki ya bunun toplumumuza yansıyışı? Priştine’de Türklüğün yıkılmaz kalesini orta ve ileri yetişkinlik yaş grubuna mensup bireylerimizin temsil ettiği inkar edilemez bir gerçektir. Katıldığım her etkinlikte aynı kişileri görmek, istikrar ve inançlarını takdir etsem de, ait olduğum yaş grubu ve altı açısından üzüntü taşımaktadır. Peki ya biz gençler olarak neredeyiz? Neden bu yıkılmaz kalelerin bir parçası değiliz? Üzerine çokça düşündüğüm bir mesele bu.
Bunun temelde birçok nedeni bulunmakta. İlginizi çeker mi bilemem ama, biz gençler topluma küstük. Yıllarca emek verdiğimiz eğitimimizi tamamladıktan sonra koltuğunu bırakmayan, gençliğin getirdiği yeniliğe ve bilgilere açık olmayan bireylerden dolayı iş bulamadığımız için küstük. İş bulmanın, siyasi kollara yakınlıkla doğru orantılı olmasından dolayı küstük. Kosova’nın birçok önemli kurumunda yer alan temsilcilerimizin bizlere kulak vermemesinden dolayı küstük. Kosova’da milli kimliğimizin belkemiğini oluşturan bazı sivil toplum kuruluşlarının şahsi çıkarlar üzerine kurulmasına küstük. Bölündüğümüz ve asla bir araya gelemediğimiz için küstük.
Bizler çok fazla şeye küstük. Ama her küslüğün bir sonu vardır. Artık barışma zamanı… Bizler, geleceği şekillendirecek nesiliz. Ait olduğumuz kimliğe sahip çıkmalı, çağımızın getirdiği yeniliklere ayak uydurarak farkımızı ortaya koymalıyız. Bunun ilk adımını yakın zamanda atmak niyetindeyim. Dilerim ki, her yaş grubundan gençlerimiz bu adımları beraber atmama gönüllü olur, ve küstüğümüz bu değerlerimize farklı bir pencereden bakarız. Atamızın söylediği gibi ‘’ Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz’’.
İrem Kasap
29.10.2024
BİR ASRI AŞAN CUMHURİYET: 101 YILDIR SÜREN GURUR VE İNANÇ
CUMHURİYET’İN 101. YILI KUTLANIYOR
BİR ASRI AŞAN CUMHURİYET: 101 YILDIR SÜREN GURUR VE İNANÇ
BULGARİSTAN’DA ERKEN GENEL SEÇİM SONRASI 9 SİYASİ GÜÇ PARLAMENTOYA GİRDİ
TUSAŞ ANKARA KAHRAMANKAZAN YERLEŞKESİNE TERÖR SALDIRISI