a
b
b

PAZAR GÜNÜ…

Sabır içinde beklediğimiz Pazar, ışınları parıldayan sonbaharın güneşli bir gününe raslıyorsa, huzur verici kısa süreli bir tatile sıkıca sarılmanız gerektiği anlamına gelir.

Sararan yaprakların dansı, serin esintiler ve renk cümbüşü içinde güneşli bir sonbaharın Pazar gününü evinizde aile efradı içinde geçirmeye karar verdiyseniz, haftanın bu son gününü sevmenizin önemli bir sebebini ortaya koymuş olursunuz.

Günümüz şartlarında aileniz ile birlikte bu anı yakalamış olursanız çok şanslı sayılmış olursunuz. Mesele, haftanın tatil gününde aileyi bir arada tutmak…

Tutamıyorsanız eğer çay yudumlarken geçmişe yolculuk  yapmanız kaçınılmaz olur. Arkasından gelen soruya da geçmişe kaçarak cevap aramış olursunuz. Geçmişte ailecek yapılan piknikler, akraba ziyaretleri olurdu…Şimdi bu örnekler çok az kaldı…

Gemişte kalan yaşantılarımızda küçük küçük mutluklarımız, belki de günümüzde bazılarımızın Pazarı  sevdiren duygulara dönüşüyor….

Maziye dönüş isteğini frenlemek de bazan zor oluyor elbete… Geçmiş, biraz insanın evi gibidir.

Ev, hep çocuklukla özdeşleşir. Çocukluğumuza kadar götüren mazideki her şey biraz olsun güzel günleri, güzel anıları ve insanları hatırlatıyor bizlere… Şarkıları, eşyaları, insanları, bir arada olduğumuzy, kahkalarımızı…

Her ne kadar aynı geçmişi paylaşıyor olmasak da, hepimiz geçmişe yönelik karşı konulmaz bir nostalji hissederiz ister istemez…

Peki ne oluyor da geçmişte kalan yıllar, üstünden zaman geçtikçe bize olduğundan daha sevimliymiş gibi geliyor?

Geçmişten bugüne değişen şartlar, yükselen standartlar, teknolik gelişmeler, farklı hayat tarzlarını beraberinde getirmiş oldu. Bundandir ki, artık ailenin yetişmiş fertlerinin Pazar gününü farklı şekilllerde değerlendirme eğilimleri çoktandır ağır basmaya başladı.

Bu yüzden geçmişte Pazar günlerine duyduğumuz özlem depreşiyor içimizde…

Daha huzurlu, az stresli, daha rahatlatıcı, daha neşeli, en sevdiklerinizle bol sohbetli  Pazar günlerimiz olurdu…

En azından telefonda saatlerce vakit geçirmekten, tv ekranından saatlerce ayrılamamaktan iyi idi.

Bilmiyorum haklı mıyım, ama geçmişin Pazar günlerini özlüyorum…

Ercan Kasap

13.10.2024

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

KOSOVA TOPLUMU  İLE İLGİLİ SAPTAMALAR…

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
jojobetCasibom GirişJojobet Giriş YapcasibomMeritking Girişholiganbet girişbaywincasibom güncelcasibom girişdeneme bonusuCASİBOM GÜNCEL