Siyaset öyle bir şey ki, yanlışlar ile doğrular arasında mücadele ederek geçer. Siyasette alınan kararlar ve eylemler kimine göre yanlıştır, kimine göre doğrudur. Zaman açısından da bu böyledir. Kararların tesirlerinden belli bir süre sonra yanlışlar ile dorğular arasında bir mücadele başlar. Ancak mutlak bir neticeye ya da kanıya varmak genelde zordur.
Toplumlar, yöneticilerin ve siyasilerin karar ve eylemleriyle yönetilir. Yöneticiler ve temsilciler de toplumu yönetmek için halk tarafından seçilirler ya da atanırlar. İster savaş öncesi, ister savaş sonrası; isterse Cumhuriyetimizin ilanından bugünlere kadar, yaşanan tüm siyasi süreçlerle ilgili alınmış yanlış veya doğru kararlar muhakkak olmuştur! Bu kararlar hakkında insanların fikirleri farklıyken, zaman zaman fikirlerin değiştiğini görmek de mümkündür. Fakat, çoğu insan için önemli ve esas olan, ilkelerdir! Alınan kararların geleceğe yönelik olması, genel kamu yararını ve genel kamu çıkarlarını ve aynı zamanda temsil edilen toplumun veya ilgili kesimin menfaatlerini gözetmesi ve olumlu etki yaratması, çoğu insan için önemlidir.
Gelelim asıl meselemize:
Kosova’da savaştan sonra bugüne kadar sekiz defa parlamento seçimleri, yedi defa da belediye seçimleri gerçekleşmiştir. Kosova Cumhuriyeti Anayasa’sına göre (64. madde), meclisimiz 120 milletvekilinden oluşmaktadır ve Türk toplumu mecliste iki milletvekili ile temsil edilmektedir. Kısaca, Kosova Anayasası 64. maddedeki hükümle, Türk toplumunun iki milletvekili ile temsil edilme hakkını güvenceye bağlamıştır. Hatta “Dostlarımızın” yanlış bildiği bu doğruyu daha net anlamaları için: “Kosova parlamento seçimlerinde kaç Türk siyasi parti ya da kaç aday yarışırsa yarışsın, veya kaç oy alınırsa alınsın, Türk toplumu iki vekil ile temsil edilecektir. İşin aslı ve doğrusu budur”. (tabi anayasa değişmediği sürece).
Seçimlerden sonra iki milletvekili çıkardık söylemi ya da birden fazla Türk siyasi partisi seçimlere katılırsa Türk toplumunun iki milletvekili çıkarması tehlikeye girer ifadeleri, kasıtlı olarak yapılmakta olan yanlış ifadelerdir. Doğrusu, Kosova Cumhuriyeti Anayasası temsil yetkisini belirli bir siyasi partiye değil, Türk toplumuna sağlamıştır ve anayasal hükümle bunu güvenceye almıştır. Bu güvence Genel Seçimler Kanunu’nun 111. maddesinde yer alan mecliste milletvekili dağılımını düzenleyen formüle göre sağlanmaktadır. Fakat, bu formül her ne hikmetse yeni yürürlüğe giren Genel Seçimler Kanunuyla değiştirildi! Mecliste milletvekili dağılımını düzenleyen formülün niçin ve hangi gerekçelerden dolayı değiştirildiğini; hangi siyasi amaçla bunun yapıldığını; kimden teklif geldiği ve hatta neden gizlenmeye çalışıldığı tam olarak bilinmemektedir. Bize göre, bu yeni formül özellikle Türk toplumunun mecliste adil temsiliyet hakkını ihlal ettiği gibi, Türk toplumunun genel temsiliyet durumuna, seçimlerde ortaya çıkacak oy tablosuna ve Türk toplumunun siyasi ve kamusal alandaki temsiliyetine doğrudan etki edeceği bir gerçektir!
Bizler bu değişikliğin asıl sebebini öngörebildiğimiz için, siyasi pozisyonumuzu da buna göre yeniden şekillendirmeye ve dizayn etmeye çalışacağız. Bunu yaparken de, gelecekte daha güçlü bir temsiliyetin oluşması için var gücümüzle ve kararlı bir şekilde siyasi çalışmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz. En başta ifade ettiğimiz gibi, siyasette yanlışlar ile doğrular arasında daima bir mücadele vardır. Bize göre yanlış, fakat aslında doğru olan birçok konuyu halkımıza ve dostlarımıza anlatmaya başlıyoruz…
Ertan Simitçi
SZUNYOG: KUZEYDEKİ SEÇİMLER SIRPLARIN KATILIMIYLA BİRAN ÖNCE DÜZENLENMELİ
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI