a
b
b

KURALSIZLIĞIN İNTİKAMI…

Geçen gün bir tanıdık ile görüştük. Hoşbeş ettik…Türkiye’deki deprem felaketinden konuştuk… Söz oradaki yapıların dayanıksızlığına bağlandı.

Geçen gün bir tanıdık ile görüştük. Hoşbeş ettik…Türkiye’deki deprem felaketinden konuştuk… Söz oradaki yapıların dayanıksızlığına bağlandı. Bina inşaatı zincirindeki müteahhitten, binanın kullanım ruhsatını veren yetkiliye kadar sorumsuzluğun, vicdansızlığın ayyuka çıktığı yaklaşımların görüldüğü, kurallara uymama alışkanlığının baş gösterdiği, illa da paranın sahibi olmak için insaniyetliğin kaybedildiği zihniyetin, “boş ver” mantalitesinin nasıl da on binlerce vatandaşın ölümüne sebebiyet vermesinin muhabbetini yaptık.

Deprem ülkesi olduğu bilindiği halde uzmanların uyarılarına kulak vermeyenlerin tedbirsizliği bir taraftan, diğer taraftan para uğrana bina inşa edilirken yapılan hileler olmasıydı, 6 Şubat’ta Türkiye’nin üzerine çöken karanlığın üzüntüsünü  yaşıyor, can kaybı ve yıkımların verdiği  acıyı  içimizde taşıyor olmayacaktık derken, tanıdığım, aynı zihniyetin Kosova’da da hakim olduğu uyarısında bulundu.

İnşaat işçisi olan dayısının kendisine, yapılan binaların sağlam olmadığını iddia etti. Bina yapılırken, gerekli miktarda kaliteli malzeme kullanılmadığını, denetim mekanizmasının da doğru dürüst çalışmadığına dikkat çektiğini söyledi.

Anlattıklarında doğruluk payı oldukça yüksek. Çünkü söz gelimi, Türkiye’deki depremzedeler için 10 bin Euro bile bağış desteği yapmayan başkent  Priştine’de yeni binaların yüzde 90’nı tapulu değil. Yani kaçak görünüyor. Çünkü bu binalardan hiçbiri uzman kurul tarafından yapı kullanma izin  belgesi almış değil. Müteahhitler, belediyeye yüklü miktarda para vermekten kaçmak için, biten binanın, mühendislerden oluşan  uzman kurul tarafından denetlenerek insanların rahatlıkla oturabileceğine dair belge almayı uygun bulmuyor. Bu çeşit binaların sayısı binlerce olarak ifade edilebilir.

Bu binalar depreme dayanıklı mı?, o apayrı bir konu.

Priştine’nin  fay hattında yer almadığı  için bu konu pek umursanmıyor. Ama etraf bölgeler, 45 kilometre uzaklıktaki Gilan şehri, 60 kilometre uzaklıktaki Sırbistan’ın Kopaonik bölgesi, Arnavutluk, Karadağ , Makedonya gibi komşu ülkelerde ciddi şiddette deprem üreten fayların olduğu biliniyor. Bu ülkelerde yaşanan az şiddetteki depremler bile Priştine’de hissediliyor. Üsküp’te 1963 yılında 6.1 büyüklüğünde meydana gelen ve şehrin yüzde 80’nin tamamen yıkılmasına neden olan deprem, Priştine’de bayağı hissedilmişti.

Bu sadece Priştine için geçerli değil. Kosova‘nın diğer şehirleri için de geçerli.

Bu nedenle depremin, nerede, ne zaman meydana geleceği bilinmediğine göre, binaların kuralına göre yapılması şart. Modern inşaat teknikleri, binaların 6 ve üstündeki şiddette  depremlere dayanabilmesini sağlıyor. Deprem yönetmeliğine uygun yapılması gereken binaların moloz yığınına dönüşmemesi için inşaat standartlarının kullanılması zaruridir.

İnşaat yönetmeliklerinin insanları felaketlere karşı nasıl koruyabildiğini gösteriyor. Ancak bu yönetmeliklerin uygulanmasında görülen şuursuzluk ve  umursamazlığın neye mal olabileceğini hep birlikte gördük.

İnşaat güvenliği kurallarını hafife almanın nelere mal olacağını düşünmeden, insan hayatını hiçe saymak şeklinde davranmanın neticeleri ölçülemez kadar ağır olabiliyor.

Umarız Kosova’daki müteahhitler ve dayanıklı binaların yapımındaki mekanizmada yer alan diğer yükleniciler  ve denetçiler hata yapmazlar…

Kurallara saygı gösterilmemesi ya da kuralların hafif uygulanması intikam alır mı sorarsanız, evet alır. Hem de en feci şekilde. Kurallar uygulanmak için varlar, diye boşuna denmez.

Ercan Kasap

03.03.2023

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

YALNIZ DEĞİLSİN TÜRKİYE…

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
jojobetCasibom GirişJojobet Giriş YapcasibomMeritking Girişholiganbet girişbaywincasibom güncelcasibom girişdeneme bonusuCASİBOM GÜNCELcasibom girişcasibomgrandpashabet giriş