a

BİR ASIRLIK BÜYÜK TAARRUZ…

Tarihte nice yüzyıllar vardır ki, dünyayı şekillendiren buluşlarıyla damgasını vurmuş, nice yüzyıllar vardır ki bir milletin, azmini, kahramanlığını ölümsüzleştirmiştir.

Tarihte nice yüzyıllar vardır ki, dünyayı şekillendiren buluşlarıyla damgasını vurmuş, nice yüzyıllar vardır ki bir milletin, azmini, kahramanlığını ölümsüzleştirmiştir.

100’üncü yılını dolduran Büyük Taarruz, bu tanımı taşıyan tarihi bir özgürlük mücadelesinin simgesidir.

Cumhuriyet tarihinin parıldayan bu başarısını Zafer Bayramı olarak kutluyoruz.

Zafer bayramı deyince, Büyük Taarruz’un zafere uzanan inanılmaz hikayesi akla gelir. Bu hikayeyi yazan tüm şehit,  gazi ve kahramanları saygı, minnet ve rahmetle anmak duygusunu içimizde en sıcak şekliyle hissederiz.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin destanı, Türk insanını öyle bir gururlandırır ki…

Tam 100 senelik mazisi olan bir destan…Unutulmayan, unutulmayacak bir efsanevi zafer…Dünyanın, Türk’e kefen biçilemeyeceğini anladığı büyük yengi…Emperyalist güçlerinin, Türk’ün asla ve asla esareti kabullenmeyeceğini sezdiği zaferdir… Türk’ün özgürlüğünü kanını dökerek savunacağını dünyaya gösterdiği destandır…

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, Türk milletinin her bir ferdinin verdiği bağımsızlık mücadelesinin şanlı bir destana eriştiği Büyük Zafer’in 100 ‘üncü yıldönümünü coşkuyla kutladık. Çünkü Büyük Taarruz, her milletin yazamayacağı bir destandır, her milletin anlatamayacağı kahramanlık hikayesidir, Türk milletinin vatanseverliğinin ispatıdır, bağımsızlığın mührüdür, özgürlüğün nişanesidir, Yüce Atatürk’ün dahiliğidir…

Dahi lider Atatürk, kendi çağını aşan vizyonu ile bir askeri deha olarak, kısıtlı imkanların baş gösterdiği ancak vatan için çarpan yürüklerin canlarını feda ederek özgürlüğün nasıl kazanıldığını gösteren çok önemli bir yıldönümüdür Büyük Taarruz’un 100’üncü yılı…

Büyük Taarruz ve bu taarruzu taçlandıran Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın son safhasını ve zirvesini teşkil etmekle birlikte, Türkiye’nin  işgalcilerden kurtulmasını sağlamıştır.

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın,  Kosova’da da Türkler ve Türkiye’yi sevenler arasında seçkin bir yeri var. Bu bayram Türklerin yaşadığı belediyelerde kültürel  etkinliklerle kutlanmaktadır.

Bu etkinliklere Kosova’da 1999 yılından bu yana barış ve istikrara katkıda bulunan Türk askerleri de katılmaktalar.

Türkiye’nin Priştine Büyükelçiliği tarafından düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda da sayın Büyükelçi  Çağrı Sakar’ın da ifade ettiği gibi, “ Askerlerimiz, Kosova başta olmak üzere Azerbaycan’dan Bosna-Hersek’e, Somali’den Libya’ya dünyanın dört bir tarafında barışa katkıda bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, başlangıcından beri katkıda bulunduğu KFOR’a desteğini sürdürerek, Kosova’ya, NATO’ya ve bölgemize taahhüdümüzü somut şekilde hayata geçiriyor; ayrıca ikili işbirliğimiz çerçevesinde Kosova ordusuna da destek veriyor.

Prizren’deki Türk Temsil Heyeti Başkanlığımızın dost ve kardeş Kosova’da üstlendiği görev de bu anlamda büyük bir öneme sahip. Mehmetçiklerimizin buradaki varlığı ile yürüttüğü projeler, sadece Kosova’da ve bölgede barış ve istikrarın sürdürülmesine katkı sağlamıyor, ayrıca iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik bağını da pekiştiriyor. Başta Mehmetçiklerimiz olmak üzere buradaki tüm Türk kurumlarının temsilcileriyle birlikte, Kosova halkı ve kurumlarıyla işbirliği içinde, ilişkilerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz.”

Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile aziz şehitlerini rahmet ve minnetle anıyoruz.

Dileriz, bir asır geçse de aynı şekilde yanan özgürlük ve bağımsızlık meşalesi ilelebet Türkiye’yi aydınlatsın…

Ercan Kasap

01.09.2022

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

DOSTLUKLAR…

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
casibomJOJOBETbahsegelcasibom girişjojobet giriş