a
b
b

MERDİVENLERİ AĞIR AĞIR ÇIKMAK…

Hayatımız boyunca farklı merdivenlerden devamlı çıkıyor aynılarından inmek zorunda kalıyoruz. Merdiven inip çıkmak soluk alıp vermek gibi hayatın adeta bir parçasıdır derken, genelde günlük hayatımızda ihtiyacımız olan bir gereç olduğunu biliriz…Sözlük anlamı dışında merdiven insanların hayatları boyunca yaşadıkları iniş ya da çıkış durumlarını yansıtan en doğru ve net bir metaforik nesnedir…Merdivenler hep bir adım üste çıkmamıza yardımcı olduğunu düşünür, ne var ki çıkarken basamak sayısına bakmadan ilerlerken, aşağılara inmemiz için de  yarayacağını çok nadir hatırlarız. Aslında bir yerlere ulaşmak için kullandığımız merdivenlerin,  emniyetine emin olmamızın, yukarılarda daima kalmanın mümkün olmadığı için inişlerin çok daha önemli olduğunu sık sık unutur “havamıza bakarız”…Merdiven çıkarken çok defa yardımcılarımız olur, destek ister ve görürüz, oysa yukarılara ulaştığımızda, hep yanlız halde olduğumuzu fark eder, kendi becerimiz ve yaşam mücedelemizde tek başımıza kaldığımızı ve destekçilerimizin “inişlerimizin koşullarıyla” pek ilgilenmediklerini, unutkanlığı bahane ettiklerini görürüz…Bu yüzden merdivenleri “çıkmaya” hazırlanırken, hafife almadan önceden tedbirli davranmamız, buna göre adımlarımızı denk almamız, yanlız iken inişlerde çok daha tehlikeli durumlara maruz kalabileceğimizi daima hesaba katmamız, nasıl çıktıksa aynı yöntemi takip etmemiz, iki gözümüzü dört etmemiz, ellimizi tutacak kişilerin, ihtiyaçlarına göre umursanacağımızı, korku ve iç dünyamızla ilgilenmeleri için “vakit bulamayıp”, duyarlılıktan mahrum kalabileceklerini, kendi kendimize yetmemiz gerektiğini şart bilerek,  adil ve uygun bir strateji belirlememiz gerekir…En önemlisi ise, her çıkışın bir gün mutlaka aşağya inişi de olacağını asla ve asla unutmamamız…

Yıllarca önemli kurumlarda emekçi olarak çalışırken, hayatımızda merdivenlerin önemini yakından izleme ve hissetme fırsatım olmuştur…Bu yüzdendir belki yükseklik “korkum” olmuş, tutumumdan asla pişman olmayacağımı ve pas vermeyeceğimi bilmiş, kimselere özenmemiş, çelme atmayı aklımdan geçirmemiş, zorlu patika yollarından hedefime ulaşmakla hoşnut olmuş, meyvelerinin tadına varmış ve beni hiç yarı yolda bırakmamış, semalara göz dikmektense, sağlam zeminleri tercih etmiş de olabilirim…Yaşam ve iş dünyamız için mendivenlerin bu kadar önemli olduğunu hiç düşünmemiş de olabilirim ancak, tecrübe edindikçe ister istemez herhangibir merdiveni çıkarken, hep nasıl inileceğimi de, yukarlarda geçen sürenin, inişlerimin kalan ömrüm boyunca keyfimi nasıl etkileleceğini düşünmüş ve hissetmişimdir. Bir üst kata çıkarken rast geldiğim kişilerle genelde, ne hikmetse inerken de karşılaştığımı, benim onlara gösterdiğim ilgi ve saygınlığa denk gelen halleriyle sık sık karşılaşmışlığım olmuştur…Çoğunun,  merdivenleri çıkmadan önce tarafımca gördükleri muameleye göre tebessüm ettiklerine de emin olmuş, halime şükretmişimdir…Sık sık “haddimi aşmış ve zorlanmış olduğum halde” gücüm kuvvetim yettiği kadar yukarıya çıkanlara basamak dayamaya çalışmış, dilimi değil elimi uzatmış, bunu asalet unsuru bilmiş, hiç böbürlenmemişimdir…Belki yıllarca sergilediğim bu “durgun” halimden yararlanmış olanlar da  olmuş, bildiğim halde çizdiğim tavırdan vaz geçmemeyi seçmiş de olabilirim!..Bu arada, hiç hak etmediğim muamele ve sima ifadeleriyle yüz yüze geldiğim de olmuştur…Ama bu kişilerin yukarılara çıkmakla uğraştıklarını, daha kısa ve elverişli yolları aramakla meşgul olduklarını, benim duygu ve hallerimle, korkularım ve güvenimle ilgilenmenin, çıkarları ve hayalleriyle ilgisi olmadığını, artık bende medet görmeyecekleri için davranışlarını maruz görerek, belki bir gün benim bulunduğum zemine inerken gene göz göze geleceğimizi umarak suskunluğu seçmiş, şikayet edecek kadar mendiven altında gizlenmek zorunda kalmamak için, bu nesnenin işlevliliğini bilmedikleri veya unuttuklarını düşünerek, dudak altı güldüğüm de olmuştur…

Hamdolsun ki, inmemi gerektiren dönemlerde de mesleğim beni ne yanlız  ne aşsız bırakmadı, ancak yanıbaşımdakiler merdivenleri çıkmakla meşgul her kimden ise, hiç olmassa aralarından ayrılırken güle güle deme beklentilerime karşılık gelmediği için biraz kırgınım, o kadar…

Oysa yukarlarda uzun süre kalmak istenirse “Merdivenleri çıkarken herhangi bir basamağa takılmamak için gözlerin gökyüzüne değil aşağıya dikilmesi şart”…Bir gün mutlaka soluklanarak, yorgun ve halsizliğe düşmeden, merdivenleri, gelinen  zeminleri unutmayarak ağır ağır çıkmak, aşağıya inmekten bir gün ürkmemek

için borcumuzun  “çam sakızı çoban armağanı” kadar olsa bile , bir gün bu diyarda kaçınılması mümkün olmayan belli yaşlara gelindiğinde, o kişiye nazik ve adil davranmanın, gönül almanın, hal hatır sormanın, merdivenlerin çıkardığı yüksekliklerin verdiği esenlik ve iç huzurun yine zeminlerde yaşandığını unutmamak asıl marifettir…”Göklerin yolu gönüldedir” deyimini denk alarak, aşağıya inen merdivenlerin inişlerde,  “çöplüğe” değil “bahçelere” açılan kapılara denk gelmesini seçmemiz elimizde…

Mevlana’nın “Göklere değil huzura merdivan dayamalıyız” deyimiyle, “borçlu olanlara” da huzur diliyorum..

Gülten Nobırda

20.02.2022

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

İLK CEMRE HAVAYA DÜŞTÜ

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
casibomjojobetCasibom GirişJojobet Giriş YapcasibomCasibomMeritking GirişBets10holiganbet girişbaywingrandpashabet giriş