Kosova Demokratik Türk Partisi KDTP Genel Başkanı ve Meclis Başkan Vekili Fikrim Damka, Sırbistan ile olası bir anlaşmada topluluk temsilcilerinin de görüşünün alınması gerektiğini belirtti.
Sırbistan ile diyalog sürecinin görüşüldüğü Meclis Genel Kurul oturumunda yaptığı konuşmada Damka, Türk toplumunun vekilleri olarak, sınırların değişimi öngören ve olası bir anayasa değişikliğinde topluluk haklarının ihlal edileceği bir anlaşmaya evet demeyeceklerine vurgu yaptı.
Meclis Başkan Vekili Damka konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Kosova ve Sırbistan müzakereleri yıllardır Kosova siyasetinin ana gündeminnde yer teşkil etmiş ve bugünden sonra da devam etmesi muhtemeldir.
Kosova’nın bağımsızlığından bugüne kadar komşu ülke Sırbistan ile ilişkilerimiz her iki ülke tarafından istenilen seviyeye gelemediği için, tam 9 yıldır iki ülke arasında ilişkilerin normaleşmesi için çaba sarf edildiğini, bu konuda dost ülkelerin de arabulucu rolünde ayrı bir çaba sarf ettmesine rağmen halen bir sonuca ulaşmamış olmamızın herkesin umudunu da tüketme durumuna getirdiğini görmekteyiz.
Balkanlar’daki istikrarsızlık elbette ki tüm Avrupa’yı da etkilemektedir; bu yüzden de Avrupa Birliği, Kosova ve Sırbistan arasında kalıcı bir barışın sağlanması konusunda ciddi yaklaşımlar sergilemektedir.
Diğer yandan, Amerika Birleşik Devletleri Kosova’nın bağımsızlığından bugüne dek Kosova’ya ciddi destek sunmuş, bunun en güçlü kanıtı da yakın tarihte atamış olduğu özel temsilci ile Kosova ve Sırbistan arasında kalıcı bir çözüme ulaşılması için ard arda toplantılar düzenlemekte ve 27 Haziran’da Washington’da iki ülke devlet başkanları ve başbabakanlarını bir araya getirerek çözüme ulaştırmayı hedeflediğini görmekteyiz.
Bu bilgiler ışığında, bizleri en fazla ilgilendiren asıl konu, bu görüşmelerin içeriği ve ulaşılmak istenen çözümün ne olacağıdır.
Halihazırda en önemli konu, şu anda ne yazık ki göremediğimiz ve bizleri de en fazla endişelendiren durum, tarafımızı temsil edecek büyük Arnavut partilerin arasında ortak bir platformun ve uyumun olmamasıdır.
Tarihi ve kalıcı bir çözüm olması açısından meclisin ortak bir düşünce ve ortak bir tutumda buluşamaması, siyasi cekişmeler, daha fazla siyasi puan kazanıma düşüncesinde olan, siyasetin dışına çıkan anlayış ve tutumlar, açıkçası bizleri de endişelendirmektedir.
Başbakanın davetlerine yanıt vermeyen 2 büyük siyasi parti, yine zamanında heyetler oluştururken, şimdi iktidarda olan partinin de destek vermediğini biliyoruz.
Değerli vekiller, siyasi parti liderleri; bu nereye kadar böyle devam edecek?
“Yürütmede ben olmazsam, oyunda ben yokum” siyasi yaklaşımı özellikle bizler için tarihi nitelik taşıyan bir olay olan Kosova ve Sırbistan müzakerelerinde olmaması gereken tutumlardır.
Sürecin iyi işletilememesi durumunda elbette ki muhalefet bu sürecin gidişatını eleştirecektir. Lakin, muhalefetin pusuda bekleyerek, “bu işi yürütecek olan hata yapsın da biz eleştirelim” mantığı, muhalefet açısından kabul edilebilir bir davranış olsa da, zor ve bu denli önem arz eden süreçte bu şekilde bir davranışın doğru olmadığı kanısındayım.
Burada atılacak imzaları ve anlaşmaları sonradan eleştirmek, halkımızı biribirine daha fazla düşürmekten öteye götürmeyecektir. O yüzden, çok geç olmadan herkesin masa etrafında olmasının ve herkesin Kosova tarafının kırmızı çizgilerinin belirlenmesinde katkısını sunmasının son derece gerekli olduğu düşüncesindeyim.
Türk toplumu milletvekileri olarak, Sırbistan ile yapılacak görüşmelerin, bölgede kalıcı barışın sağlanması için vesile olacağı düşüncesine dayanarak, katkımızı sunmaya hazır olduğumuzu ve bunu tüm iktidarlara açıkça belirttiğimizi ve bundan sonra da gerekli desteği sunmaya devam edeceğimizi bildirmek isterim.
Elbette ki, olası bir anlaşmada bizlerin de düşüncelerin alınması gerektiğini ve her ne olursa olsun oyumuzun evet olacağı anlamına gelmeyeceğini de vurgulamak isterim.
Türk toplumu vekilleri olarak Kosova’nın sınırlarının değişimi konusundaki bir anlaşmaya evet demeyeceğimizi ve bizlerin de kırmızı çizgimizin olduğunu şimdiden açıkça belirtirim.
Olası bir anayasa değişikliğinde topluluk haklarımızın ihlal edileceği ve sadece bir topluluğa pozitiv ayrımcılık sağlayacak anlaşmaya da evet demeyeceğimiz açıkça ortadadır.
Anlaşma her iki ülkenin birbirini tanıması ile sonuçlanır ise bölgede kalıcı bir barış sağlanmış olacaktır. Aksi takdirde bu iki ülke arasında sorun devam edecektir ve zaman geçtikce de daha fazla derinleşecektir.
Avrupa’nın ve Amerika’nın anlaşma sağlamak için göstermiş olduğu çabaya hep birlikte Kosova tarafı olarak da destek olunarak, Avrupa ve Amerika’nın bölgemizin kalkınması için ciddi ekonomi desteği sunmasının, Avrupa’nın bir an evvel Kosova’ya vize serbestisi sağlamasının ve bölgede Kosova’ya uygulanan çifte standartan vazgeçilmesinin önü açılmalıdır.
Sonuç olarak Kosova halkının geleceği için, muhalefetin ve iktidarın birlik olma zamanı olduğunu ve daha geniş çerçeveden bakarak, bu tarihi fırsatı kaçırmamak için birlikte hareket ederek, geleceğimize yön vermek zorunda olduğumuzu belirtir, herkesten de bu konuda daha duyarlı olmasını temenni ederim.”
ESNAF DERNEĞİ, DÜĞÜN SALONLARININ 1 TEMMUZ’DA AÇILACAĞINI DUYURDU
ARNAVUTLUK’TA AKRAN ŞİDDETİ PROTESTOSU
BALKANLAR’IN GELECEĞİ TİCARETLE ŞEKİLLENECEK
İSTANBUL EĞİTİM ZİRVESİ 2024 DÜZENLENİYOR
ÜSKÜP’TEKİ FESTİVALDE TÜRK ÇAYI TANITILDI