a
b
b

150 YIL SONRA KOSOVA’YA AYAK BASAN PRİŞTİNE MATİÇANLI GÜNEŞ AİLESİ

Çok uzun yıllardan sonra atalarının doğduğu topraklara ayak basmanın nasıl bir duygu olduğunu, sadece bu hissi yaşayan bilir.

Atalarının doğup büyüdüğü toprakları hayal etmenin bile heyecan dolu olduğunu düşünmek yeterli.

Bu toprakları görmek, bu toprakların insanlarıyla bir araya gelmek, bu toprakların havasını teneffüs etmek, insan farklı tutkuyu oluşturmaz mı?

İstanbullu Güneş ailesi, bu duygularla hareket ederek, bir hafta önce Priştine’ye geldi.

Baba ve oğul büyük bir heyecan içinde ilk kez dedelerinin doğduğu toprakları ziyaret etti.

Prof. Dr. Ali Tahsin Güneş ve oğlu Orkan Güneş, Kosova, dolayısıyla Priştine’yle ilk kez tanıştı.

TRT Avaz’ın “Kayıp Türkler” belgeselindeki röportajımı Youtube de izlemeleri vesilesiyle irtibata geçerek, Priştine’de tanıştık. Bilinen klasik deyim olan sanki 40 yıldır tanışıyormuşuz gibi birbirimize sarıldık…

Mütevazilikleri  ve kibarlıkları kitaplarda okuduğumuz  eski İstanbul ailelerini anımsatıyor. Sarılmanın verdiği samimiyette de , Kosova için yıllardır hep özlem içinde yaşadıkları heyecan, bugünü sabırsızlıkla bekledikleri duygusu vardı.

Kosovaport’ta ağırladık.

Hayat hikayeleri o kadar ilginç ve duygu yüklü ki beni benden aldı.

Priştine’nin yakın geçmişte bir köyü daha sonra civar semti olan, şimdi ise artık başkentin büyük bir semti konumundaki Matiçan’dan bir Türk ailesinin Türkiye’ye göç ettiği konusunda hiçbir bilgim yoktu, en azından bir duyum almamıştım.

Kosova’da Şahin soyismindeki Güneş ailesinin hayat serüveni ta 1870’li yıllarında başlıyor. Bu serüveni Prof. Dr. Ali Tahsin Güneş’ten dinliyoruz:

KOSOVA’YI GÖRDÜK ÇOK MÜTEHASSİS OLDUK

“Evet bugün Priştine’ye geldik, dedelerimizin toprakları. Biz Matiçan’lıyız. 1800’lerde giden bir ailenin bir ferdi olarak özgür, bağımsız Kosova devletini görmeye geldik. Çok mütehassis olduk.

Ailem Matiçan’dan Hasan Tahsin bey, 1870’lerde doğuyor.Üsküp İdadisi’nde liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fizik bölümüne giriyor. O bölümü bitirdikten sonra İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk özel ilkokul, ortaokul ve lisesi olan Şemsül Takibi kuruyor. Şemsül Mekatib’i kuruyor. Şemsül Mekatib 1950’lilerin ortasına kadar etkinliğini gösteriyor. Cumhuriyet döneminde adı, Okullar Güneşi’ne dönüşüyor ve biz soyadımızı da Okullar Güneşi’nden esinlenerek Güneş olarak alıyoruz.

Babam meşhur ressamlardan Hasan Sadi Güneş, Galatasaray Lisesi hocalarından biri idi. Ben 1950 İstanbul doğumluyum. Hekimim. İzmir’de Ege ve Dokuz Eylül  Üniversiteleri’nde hocalık yaptım, kürsü başkanlığı yaptım. Oğlum İstanbul’da ünlü bir firmada finans müdürlüğü yapıyor.

“KOSOVA BENİ ÇAĞIRIYOR”

Yaşamamızda belli bir yere geldik. Dedik ki, köklerimiz, topraklarımız nasıldı, neydi… Ve büyük bir zevk ve heyecan içerisinde buraya geldik. Sultan Murad’ın türbesini görmek, Matiçan’ı görmek, Priştine’yi gezmek, burada görebildiğimiz Türkçe konuşan insanlarla tanışmak heyecanıyla buraya geldik.

Yolculuğa çıkmadan evvel Ercan Kasap beyin Youtube’deki bir röportajını dinledim. Ondan sonra bu heyecanım giderek arttı. Ben 20 senedir gözleri sulanmayan bir insanım. Ercan beyin o röportajından sonra gözlerim sulandı… O kadar büyük bir heyecan duydum ki, “Kosova beni çağırıyor” dedim. Kosova beni çağırdı… ve şu anda buradayız.

İnsanlarla tanışmak çok büyük bir mutluluk olacak, ama bu toprağa gelip yere basmak ve bu kokuyu bu havayı koklamak, bir heyecan ve mutluluk verdi bize.

ORKAN GÜNEŞ: BU TOPRAKLAR İLHAM VERİCİ

Kosova yolculuğunda babası Prof. Dr. Ali Tahsin Güneş’e eşlik eden ve bu gezide teşvik edici rol oynayan Orkan Güneş de, heyecanını gizlemeyerek, Priştine’ye gelmekten son derece büyük bir mutluluk duyduğunu belirtiyor. Sözleri de bunu kanıtlıyor:

“Büyük dedemin Kosova ve Priştine’den İstanbul’a geldiğini biliyordum. İnternetten de çok araştırma yaptım. Bu araştırmamın sonucunda gerçekten bu topraklar ilham verici, bu topraklarda çok güzel şeyler var. Hem geçmiş hem günümüzde de var. Bir çok edebiyatçılar var. Hasan Mercan ve diğer yazarlar. Bunları araştırınca edebiyat dergilerine rastladım. Onlar ilham veriyor. Birçok dernek var. Folkloru var, şarkıları var. Bunlara internette rastladım. Bunları dinledim. TRT Avaz’ın kültürel belgeselleri var. Gerçekten bunları hepsini birleştirince çok ilham verici oldu. Araştırınca çok detaylara vardım. Arkasında daha güzel bir geçmiş var. Kosova ve Balkan tarihi ile ilgili kitaplar da okudum.

DEDE TOPRAKLARINDA OLMAK ÇOK GÜZEL BİR DUYGU

Dede topraklarında olmak çok güzel bir duygu. Havası bile aslında çok güzel. Heyecan verici bir duygu. Bu bağları daha güçlü bir şekilde kurmak, daha güzel şeyler ortaya çıkartmak gibi bir hissiyat var. Buradaki değerli Türk hemşerilerimizle bağlarımızı güçlendirmeyi çok büyük manevi zenginlik olarak görüyorum.

Prizren’i de gezen ve çok beğenen Güneş ailesi, Kosova’ya tekrar geleceklerini, buranın havasını tekrar teneffüs etmek niyetinde olduklarını sözlerine eklediler. /Ercan Kasap-Kosovaport/

0 1 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

ARAÇ PLAKALARI KONUSUNDA ANLAŞMA OLMADI

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............
casibomcasibomjojobet girişHOLİGANBETjojobetCasibomCasibom Girişcasibomjojobet girişCasibomholiganbet girişcasibom girişCasibomjojobetcasibomcasibomcasibom giriş