a
" alt="b">
" alt="b">

SAAT KAÇ ?

Saat genel erkek takısı anlamındadır bura topraklarda. Bayanlar takar , takmaz değil ama bilizikler yüzükler derken saat son tercihleridir.

Her mekanda duvar saati vardı , tücarda , bakalda , esnafta , kahvede , her dükkanın duvar saati var. Evlerde  antika duvar saatleri , 15 günde bir kurulan saatlerdir. Olmazsa olmazdı saat  buralarda 2005- lerin sonuna kadar.

Peki 2012 –de saatlere ne oldu.

Ortalıkta yoklar , markette yok , kafeteryada yok , butikte yok , evlerde salonlarda bile yok..Sol elin kaçınılmaz takısı ,  ( rivayete göre sağ elinde de taşıyanlar var , bekarlık işareti anlamında taşıyormuşlar zamanında.) yok .

Saat ne işe yarar ,?

Canın sıkılır bakarsın sol elindeki saatine , acelen varsa iki dakikada bir yoksa sırf bakmak olsun diye bakarsın.

Darwil marka saatler meşurdu zamanında ardından Omikron gelirdi hele hele Seiko 5 olanı ceketin kolarını bile sürekli yukarıya doğru çeker hava atarlardı..Mezun olurdun okuldan sana saat alırlardı. Sünet olurdun saat alırlardı , askere giderdin saat alırlardı , evlenirdin saat alırlardı , emekliye ayrılırdın şirketin sana saat alırdı.Her akşam kurulanları vardı , ardından otamatik kendisi kurulan saatler  geldi , dijitaller de eksik olmazdı . Zamanla hepsi otomatik oldu pil yada pilsiz ama yine de  sol elin kaçınılmaz takısıydı saat.

Cep saati , kol saati , duvar saati , büyüğü küçüğü , taşlısı taşsızı ( Rubin sayısı bakılırdı saatlerde , nekadar rubini varsa okadar değerliydi ) , altın kaplamalısı , tayyare ( uçak ) camlısı , su geçirmeyeni , hepisinden vardı hepiminiz imkan – ceplerimize göre , ama saatsızı yoktu gibi . Olmazsa olmazıydı saat hayatımızın.

Saatin modeli , biçimi  çoğunlukla seni anlatırdı , kimsin nesin kimdensin , karekterin nedir . Yalanı dolanı , iyisi kötüsü , aslısı – sahtesi hepsinden vardı.  Vardı bizlerin saat kaç olduğunu bilmemiz amacına.

Şimdi yoklar , yada  orta yaş jenerasyonlarda var . Bu jenerasyon mutlu çünkü saat kaç biliyor. Bilmezse de etrafına bakınıyor  neler oluyor neler dönüyor görünce saat kaç olduğunu anlıyor .

Saat kaç bilincide olmak çok önemli insanoğluna , saatli yada saatsiz SAAT KAÇ bilmek zorundasın bu dijital –teknolji ile çepeçevre sarılmış dünyada.Telefononuna ,       I-phonuna da bakabilirsin  ama saat kaç olduğunu anlamak zor olur , Telefonuna baktın saat kaç diye o anda seni birileri arar kaçırırsın . SAAT KAÇ anlamadan yer yada yedirirsin karşındakine. O anda mesaj gelir  mutlu yada mutsuz olursun ama SAAT KAÇ olduğunu farkında değilsin , sonrasında farkına varırsın saat kaç olmuş görürsün de , anlarsın da ama senin  saatin kaçmış senin  zamanın geçmiş , senin zamana  , beş dakikana  ulaşamasın.

“…. tarlada yaşlı amca çalışıyor  , yanından geçen genç :

–          Kolay gelsim amca saat kaç diye soruyor

Yaşli adam elindeki kazmasıyla  cevap vermeden çalışmasına devam ediyor.

Genç şaşkınlık içerisinde tarlasında çalışan yaşlı amcaya  sesleniyor.

–          Amca diyor , kolay gelsin dedim Eyvallah demedin , saat kaç sordum  cevap vermedin.

Yaşlı amca başını kaldırarak Eyvallah der.

Genç  yaşlı amcaya :  kolunda saat var  saat kaç olduğunu söyle bari.

Çalışmaktan ter içinde  kalan yaşlı amca :

–          oğlum saat kaç sordun  , sana  saat kaç olduğunu söyleseydim , sen nasıl da olur amca yalnız bu yaşta tek başına taralada çalışıyon oğuların yok mun senin soracaktın , bende yok deyecem oğularım yok iki kızım var deyecem. Sen de kızların büyük mü ne yapıyorlar nerdeler soracan. Bende söyleyecem . Kaç yaşındalar soracan ben söyleyecem. Gidip annene babana  anlatacan benim söylediklerimi annenler beğenecek kzızımı ,sende beğenecen kızımı , kızım da beğenecek seni ve ben kızımı sana vermek mecburiyetinde kalacam. Hepsi iyi de  ama ne yapayım ben kolunda saati olmayan damadı , Kolunda saat olmayan SAAT KAÇ bilmeyen  damada ben mi ömür boyu SAAT KAÇ olduğunu söyleyecem.  Yoluna devam oğlum  nasıl olsa SAT KAÇ olduğunu anladın.

SAAT  KAÇ olduğunu bilmemiz umutlarıyla .

 

Raif BUŞ

Haziran 2012

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Sıradaki haber:

PATLİCAN (DOMATES) EKMEK, TUZ

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............