a
" alt="b">
" alt="b">

DOSTUMUN ANISINA…

muhammed ustaibo

40 senedir çeşitli türde yazı yazdım, dönemin gelmiş geçmiş politikacılarıyla, bilim adamlarıyla, edebiyatçılarıyla… Röportajlar hazırladım. Beğenileni de vardı, beğenilmeyeni de. Nitekim bugün yazacağım yazı-anı, en yakın dostuma hasredildiği için ,korkarım ki içimdeki duyguları, her şeyi üzerinde yazılmasını izin veren şu beyaz kâğıt kabul edebilecek mi? Kusuruma bakma kardeşim. İçimden geleni yazacağım. 

Yıl 1961.Sen Lise ikide, ben de Prizren’den Priştine’ye gelen ufak-tefek lise iki öğrencisi. Yani Sen Türkçe öğrenim gören ilk, ben de rahmetli Süreyya Yusuf’un ikinci nesil öğrencisi. Her ikimiz de “popüler”.Sen Sporcu, ben de başarılı öğrenci: Prizren’den gelen” tada”.Ve yollarımız birleşti.Bu yolculuğun ,beraberliğin,arkadaşlığın,dostluğun 5o sene süreceğini kim tahmin edebilirdi ?.Hem de koskoca  bu yolda neler neler göreceğiz,neler neler yaşayacağız 1969 yılında Piştine Radyosu Türkçe programı bölümünde çalışmam için mülakata katılmam için uygun görüldüğümü söyledin.Üniversite öğrencisiydim.İstemedim.Rahmetli eşim,kız arkadaşımdı o zamanlarda,kabul etsen iyi olurdu dedi,Nasılsa gazeteci,radyocu olmak güzel bir şeydi.Ve böyle başladı.Enver Bakinin hazırladığı Çocuk programlarını hazırlamaya başladım.İlk adım,ilkFikir ayrılığı. Bu hep böyle gitti. Hep kalite uğruna fikir ayrılıklarımız oldu. Programın genişlemesi için savaş vardı. Verilmiyor. İstenilmiyor. Çünkü programın bu bölümünden öyle istekler hiçbir zaman yetkililere arz edilmemiş ki… Şimdi iki kişi olduk. Gençlik yayınının olmasını, haber programının genişlemesini istiyoruz. Delillerimiz var.100 den fazla gencimiz Priştine Üniversitesinde öğrenim görüyor. Amaçlarımıza yavaş yavaş ancak sağlam adımlarla ulaşıyoruz. Toplantılardan çıkıyoruz olmadı… Olmadı. Görecekler. Diye mırıldanıyorduk. Sonraları da birbirimize sanki suçluymuşuz gibi sert sert bakıyorduk. Sonraları, sonraları ayrı bir hikâye. Ancak, Radyodaki beraberliğimiz kısa sürdü. Sen, ilkin askerlik görevine sonraları da Priştine TV’sine 

geçtin. Zor bir işe sokuldun. Nitekim sana karşı gelecek bir kişi yoktu ki. Tavrın, davranışın, dürüstlüğün her şeyden üstün geliyordu.İlkin,kadro seçimi…Prizren…Üsküp yolculukları..Daha geçleri de yıllar sürecek Belgrad stüdyosundan hazırlanan yayınlar için arkadaşlarınla yolculuklar.Hiç üşenmedin,yorulmadın.Reportajlar,kısa uzun yayınlar.Ancak her şeyden önce kültürümüze,gelenek ve göreneklerimize özel önem vermesine,verilmesine dikkat ettin.Ve bunu her gazeteci arkadaşından da istedin.Sen,değerli kardeş bu yayınlarla kendini büyüttün,büyüledin.Sen,bu yayınlar için aileni bile kurban ettin.Sen,kültürümüzün gelişmesi,tanıtılması için Doğru Yolun’ da Gerçeğin de Yarının da Birliğin de Aşık Ferki’nin de faaliyetlerine doğrudan doğruya katılan bir şahsiyettin.Bilmem hatırlıyor musun ? TV de çocuk yayınlarının hazırlanması için aleni tartışmalar sürdürülüyordu. Her yerde çocuk yayınlarının da Türkçe de hazırlanması gerekliliği ortaya atılıyordu. Tabandan büyük destek var. Nitekim yönetim pek de sıcak bakmıyordu. Günler, haftalar aylar süren toplantılarda söz aldın, tartıştın, ancak kimsenin şahsiyetine dokunmadın istedin. Yolundan caymadın. Yönetim yine hayır dedi. Bu defa Kosova idarecilerine söz uzadı. Evet dendi. Bu haberi öğrenince Senden mutlu kişi yoktu. Zaten bütün başarıları Sen kardeşim bu şekilde yaşıyordun. Acıları ise içine soka soka kalbinden Ameliyat masasına yatıverdin. 

Sen ne kadar çalışkanmışsın meğer: Hatırlıyor musun? Radyo evinden Merkeze doğru gidiyorduk. Eski Bölge Komitesi önünde bizi tanıdık bir ses durdurdu. Gençler bekleyin be dedi. Baktık ki bu tanıdık ses rahmetli hocamız Süreyya Yusuf. Gençler dedi bir şey danışacam. Biliyorsunuz Yeni Hayatı etkinleştirmeye çalışıyorum. Ne dersiniz adını nasıl koyalım. Bu arada Enver Baki ile Kadri Kahaya da geldiler. Çünkü randevulaşmıştık. Bizden değerli hocamızın düşünce istemesi büyük bir şerefti. Ondan 

sonra her şey yolunda akıp gitti. Yeni Hayat, diğer Priştineli aydınların düşüncelerini aldıktan sonra Gerçek adıyla çalışmalarına devam etti. Orkestra ile ne olacak? Rasim Salih ve arkadaşları en büyük yardımı da Emin Mecihan sunacaktı. Konserden konsere, başarıdan başarıya senin ruhun mevcuttu. 

Hatırlıyor musun TRT ile YRT arasında ilk işbirliği protokolünün imzalanması olayını. Başta Genel Müdürümüz rahmetli İsmail Bayra olmak üzere sen ve ben 1977 yılında Ankara ziyaretinde bulunduk. TRT genel Müdürü rahmetli Karataş Bey Efendi ve ekibiyle uzuz süren görüşmelerden sonra iki kuruluş arasında işbirliği protokolü imzaladık. Ondan sonra yollarımız açıldı. Programlar, ziyaretler hep bu işbirliği protokolünce gerçekleşti. Çünkü sonraları ikinci ve… Protokoller geldi. Bunları hep gözyaşı ile heyecan izledi. 

Kusuruma bakma kardeşim, son yıllarda gönlü kırılmış Kosova aydınlarından yorgun olan Kosova’mızda yaşayan Türklerin haklarının korunması, tanıtılmasında yorulmak nedir bilmeyenlerden biri Sen,bir gazeteci,politikacı,kültür işçisi olarak bu toplumu borçlu kılanlardansın.Biliyoruz,ölüm Allahın emri.Bugün,sen,yarın da bizler,her hangi başka biri…Bundan kaçış yok.Önemlisi Öbür dünyaya nasıl gideceğiz.İnşallah güzel bir ölüm yaşamışsındır.Zaten ölüm güzel olmamış olsaydı Peygamberimiz ölmezdi.Kardeşim Allah mekanını cennet kılsın.Toprağın gani gani olsun.Her zaman Rahmetle anılacaksın.Ailene,başsağlığı. 

Muhammed Ustaibo 

30.06.2012 İzmit

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Sıradaki haber:

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ KOSOVA’DA AÇIK ÖĞRETİM İÇİN İLK ADIMLARI ATTI

KÖŞE YAZISI

TÜM YAZARLAR
erkasap
ERCAN KASAP
“Karanlıktan korkan çocuğu kolaylıkla hoşgörebiliriz.Yaşamdaki asıl trajedi,yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır” (Platon) 60 yıldan bu yana kesintisiz Türkçe eğitimin yapıldığı Priştine’nin tek ilköğretim okulu “Elena Gjika” okulunun müdür yardımcısı görevine uzun yıllardan sonra bir Türk öğretmen seçildi, tam da güzel oldu, hak yerini buldu derken, Türk topluluğunu derinden sarsan tatsız bir olay yaşandı. “Elena Gjika” okulunda görev yapan Arnavut öğretmenler, ne hikmetse, müdür yardımcılığına Türk öğretmenin seçilmesini hazmedemedi.K ararı, derslere girmemekle boykot etti. Ardından Arnavut öğrenciler Türk öğretmen ve öğencilerine sataştı, tartakladı ve çirkin hareketlerde bulundu. Anlatıldığna göre Arnavut örencilerinn tepkisi tam bir mlliyetçilik gösterisine dönüştü. Holiganlık davranışları sergileyen Arnavut öğrenciler, Türk öğretmen ve öğrencilerine adeta terör estirdi. Esir kaldıkları sınfların kapıları tekmelendi, camlar kırıldı,”burası Arnavutlarındır” sloganları atıldı. 65 yaşında bir Türk öğretmeni 13- 14 yaşındaki Arnavut öğrenciler tarafından tartaklandı. (9’uncu sınıf Türk öğrencilerinin toplu olarak imzaladıkları mektupta, biyoloji ve fizik derslerini veren kıdemli öğretmen Abdullah Bırvenik’in Arnavut öğrenciler tarafından koridorda etrafının sarıldığı, tartaklandığı, Arnavut bayrağıyla sarılarak, sataşmalara maruz kaldığı ileri sürülüyor). Sebep, sadece ve sadece müdür yardımcılığına seçilen öğretmenin Türk olması!
b
b

SIZIN KÖSENIZ

TÜM YAZARLAR
konukyazar
SİZİN KÖŞENİZ
Sizin Köşeniz bölümünde siz değerli okuyucularımızın .............